Tarihçi, "Meclis görüşmesi bende biraz travma etkisi yarattı. İçeri girerken, yarım saat, dört beş kere, nerdeyse tacize varacak kadar arandık" diyor.
Töre/namus cinayetleri komisyonuna bir arkadaşıyla birlikte gittiğini söyleyen Tarihçi, "Yanımda siyasi nedenlerle hayatını kayıp etmiş değerli bir arkadaşımın resmini unutmuşum ve bu resmi alıkoydular. Sanki bir konuda bilgimiz alınacak kişiler değil de, muhtemel bir çatışmanın karşı tarafı gibi bir tutumla karşılanmayı anlayamadım" diyor.
Tarihçi'yi şaşkınlığa düşüren bir başka konuda, normal yaşantısında uzak kaldığı ağır bürokrasi olur.
Töre/namus komisyonunun meclis çalışmalarıyla ilgili izlenimlerini bianet'e değerlendirmesini istediğimiz Salime Tarihçi'nin verdiği bilgiler, bu kadarla sınırlı değil.
Gazi Hastanesi Kadına Dönük Şiddeti Önleme Çalışma Grubu Sorumlusu Tarihçi, "İçeri girdiğimizde ilk konuk gitmişti. Bizden elektronik ortamda bir sunum istemişlerdi ama, bilgisayar çalışmıyordu. İçerde konuyla ilgisi zayıf, aşağı yukarı 20 kişilik bir yuvarlak masa vardı. Kısaca kendi grubumuzu tanıttım. Büyük bir kamu kurumundaki başlangıcın önemli olduğunu düşünüyordum ama, kimse ne yapmak istediğimizle hiç ilgilenmedi" diye konuştu.
"Daha çok benim namus nedir, konusundaki tanımlamam ve test eder nitelikte sorular soruldu" diye konuşan Tarihçi, "Bizim emek verdiğimiz, doğru bir konumda ve örnek olabileceğini düşündüğümüz bu kurumsallaşma onları çok ilgilendirmedi" dedi.
Tarihçi, AB müzakerelerinin işaret ettiği kadın sorunlarıyla ilgili çok önemli bir görevi olan araştırma komisyonu üyeleriyle ilgili izlenimlerini, bir hayal kırıklığı olarak değerlendiriyor:
"Benden sonra Nazik Hanım konuştu. O konuşurken başkan zaman zaman yorumlar yaptı. Canan Arıtman bir soru sordu ve hemen yanındaki bayan uyudu. Bir erkek milletvekili eliyle örterek cep telefonuyla konuştu, vs. Yani sizin anlayacağınız bu görünüş beni sadece üzmedi, bir de hayal kırıklığı yarattı. Sonuçta iyi bir şeyler çıkabilir ama, bu sonuç, kadın kuruluşlarının girişimleriyle olur." (AD)