"Toplum bize eşitsizliği dayatıyor, biz mücadele edelim"

Engelli kadınlar, toplumda hem engelli olmaktan hem de kadın olmaktan kaynaklanan çok yönlü ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor. Eğitimden istihdama, barınmadan şiddetle mücadele mekanizmalarına kadar pek çok alanda eşit haklara erişmekte zorlanıyorlar.
Kadın hareketi içinde görünürlükleri giderek artsa da hala erişilebilirlik, bağımsız yaşam ve cinsiyetsizleştirme gibi konularda önemli mücadeleler veriyorlar.
Engelli Kadın Derneği’nden klinik psikolog ve aktivist Dr. Beyza Ünal ile engelliliğin yanı sıra kadın olmanın getirdiği ayrımcı tutumların ve kalıplaşmış yargıların baskısı altında olan engelli kadınlar üzerinde toplumsal cinsiyet dayatmaları sonucu doğan cinsiyet eşitsizliklerini konuştuk.
"Engelli kadınlar çok yönlü ayrımcılığa maruz kalıyor"
Türkiye'de engelli kadınların neler yaşadığından bahseder misiniz?
Engelli kadınlar ve kız çocukları çok yönlü ayrımcılığa maruz kalıyor. Hem engelli olmaktan hem de kadın olmaktan kaynaklanan bu durum, toplum içinde karşılaştıkları dezavantajları katbekat artırıyor. Yani hem engelli olmayan kadınlara hem de engelli olmayan erkeklere oranla daha fazla eşitsizlikle karşı karşıya kalıyorlar. Dolayısıyla hayatın pek çok alanında eşit bir şekilde var olamaz hale geliyoruz.
Eğitim hakkından eşit şekilde yararlanamıyorlar. Engelli kız çocukları çoğunlukla çok daha erken yaşlarda okulu bırakmak zorunda kalıyor ya da hiç okula gönderilmiyor. Eğitim alanındaki bu eşitsizlik, istihdamı da doğrudan etkiliyor. Eğitim düzeyleri düşük oldukça, engelli kadınların iş bulma olasılıkları da aynı oranda düşüyor.
Bunun dışında barınma gibi alanlarda erişilebilirlik problemleri çok fazla. Ayrıca toplumda kadınların yalnız yaşaması ya da ailelerinden ayrılması zaten bir problem olarak görülürken, engelli kadınlar bunu çok daha ağır bir şekilde yaşıyor. Üstelik yaşayabilecekleri alanlar da erişilebilir değil.
"Şiddetle müdahale mekanizmaları erişilebilir değil"
Kadına yönelik şiddet her geçen yıl arttıyor. Kadına yönelik şiddetin artması engelli kadınları nasıl etkiliyor?
Kadına yönelik şiddetin yıllar içinde arttığını ve buna karşı mücadele mekanizmalarının yetersiz kaldığını sıkça konuşuyoruz. Engelli kadınların ise aslında görünmeyen ama çok daha yoğun bir şekilde şiddete maruz kaldığını söylemek mümkün.
Az önce bahsettiğim erişilebilirlik problemleri nedeniyle, şiddet ortamında bulunan bir engelli kadının farklı bir yere gidebilmesi, bağımsız bir birey olarak var olabilmesi çok daha zor oluyor. Eğitim ve istihdam gibi alanlarda yaşadıkları zorluklar nedeniyle ekonomik özgürlükleri de kısıtlı. Bu da onları şiddet ortamından uzaklaşamaz hale getiriyor.
Ayrıca, kadına yönelik şiddetle müdahale için var olan mekanizmalar da engelli kadınlar için erişilebilir değil. Sığınma evleri çoğu zaman engelli kadınlar için uygun değil ya da çeşitli sebeplerle onları kabul etmiyor. Devletin onları farklı yerlere yerleştirmek zorunda kaldığını, ancak bunun da gizlilik ve güvenlik gibi açılardan sorunlar yarattığını biliyoruz. Yani engelli kadınlar için var olan destek mekanizmaları, çoğu zaman onların ihtiyacını karşılayamıyor.
"Engelli kadınların bir kadın olarak görülmüyor"
Bir de toplumda engelli kadınlara yönelik bir “cinsiyetsizleştirme” söz konusu. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Toplumun engellileri "cinsiyetsizleştirmesinin yansımaları neler?
Cinsiyetsizleştirme genel olarak sık yapılan bir şey. Engelli kadınların bir kadın olarak görülmemesi, sadece "engelli" kimlikleriyle tanımlanması ve sahip oldukları cinsiyetin toplum tarafından yok sayılması. Bu durum, erkekler için de geçerli olabiliyor; yani engelli erkekler de bazen erkek olarak görülmüyor. Ama özellikle engelli kadınlar açısından bu durum, daha küçük yaşlardan itibaren başlıyor ve ilerleyen yıllarda birçok alanda sorun yaratıyor.
Toplumsal cinsiyet normlarına karşı duruyor ve onları sorguluyoruz. Ancak engellilik söz konusu olduğunda, kişinin cinsiyetinin yok sayılması, toplumda var olma mücadelesini daha da zorlaştırıyor. Bu, özellikle sağlık alanında büyük sorunlara yol açıyor. Örneğin, engelli kadınlar cinsel sağlıkla ilgili bir sorun yaşadığında, doktorlar bunu cinsel sağlıkla ilişkilendirmeyebiliyor. Çünkü engelliler toplumda daha “çocuksu” görülüyor. Oysa bir kadın cinsel sağlık problemi yaşadığında, bunun gerçekten bir sağlık sorunu olup olmadığı bile sorgulanmıyor.
Benzer şekilde, aile planlaması gibi konular da engelli kadınlar için büyük bir mesele. Çocuk sahibi olmak istediklerinde, yetişkin bir kadın olarak değil, çocuk bakamayacakları düşünülen bir birey olarak görülüyorlar. Yeterlilikleri ve becerileri sorgulanıyor. Bu önyargılar, engelli kadınların yaşamlarını doğrudan etkileyen en büyük bariyerlerden biri.
“Herkes özgür olmadan kimse özgür değildir”
Kadın hareketinin engelli kadınlara bakış açısı nedir? Kapsayıcılık açısından kadın hareketinde neler yapılıyor?
Engelli kadın hareketinin içinde olduğum sürece şunu gördüm: Kadın hareketi, engelli kadınlara yönelik geçmişe kıyasla çok daha kapsayıcı ve farkındalığı yüksek bir noktada. Artık birçok kadın, “Herkes özgür olmadan kimse özgür değildir” bakış açısıyla meseleye yaklaşıyor. Engellilik ve sağlamcılık konularıyla daha yakından ilgileniyorlar ve bu gerçekten umut verici bir gelişme.
Ancak, kadınların söz hakkına sahip olduğu ve birlikte mücadele ettikleri ortamların, engelli kadınların da katılımına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Etkinliklerin ve toplantıların ne kadar erişilebilir olduğu, engellilik durumlarının ne kadar göz önünde bulundurulduğu ve engelli kadınlarla nasıl bir iletişim kurulduğu önemli. Sadece tahminler üzerinden değil, doğrudan engelli kadınlarla iletişim kurarak onların neye ihtiyacı olduğunu anlamak gerekiyor.
"Bizi güçlü kılan şey, birbirimizle kurduğumuz dayanışma"
8 Mart’a giderken engelli kadınlara bir mesajınız var mı?
Hepimiz, yaşadığımız eşitsizliklerin ne kadar zorlayıcı olduğunun farkındayız. Ancak bizi güçlü kılan şey, birbirimizle kurduğumuz dayanışma. Mümkün olduğunca, hak temelli çalışan örgütlerle iletişim kurmak, kendimizi ifade edebileceğimiz alanlar yaratmak çok önemli.
Toplum, bize sürekli olarak eşitsizliği dayatıyor. Ama ona karşı durabilmek, kendimizi eşit bireyler olarak görebilmek ve haklarımız için mücadele edebilmek için birlikte olmaya devam etmeliyiz. Hak temelli örgütlerin sayısı arttı ve bu çok sevindirici. Biz de hem kadın hakları hem de engellilik alanında çalışan bir örgüt olarak her zaman kapımızın açık olduğunu söyleyebiliriz.
(AD)
Otistik aktivist Devrim Nesin: Sağlam beden algısı, patriarkanın parçası

Cadde boyunca sağlamcı reklam: "Duymamak bir güzellik ölçütü değil”

ÖĞRENCİLERİN MÜCADELESİ SONUÇ VERDİ
Marmara Üniversitesi, İsrail'in Hayfa Üniversitesi ile işbirliğini sonlandırdı

FİZİKSEL ENGELLİ ANNE ANLATIYOR
'Yapamazsın' diyenlere bir çift söz: "Ben başardım"

DÜNYA NADİR HASTALIKLAR GÜNÜ
Fenilketonüri: Bir tabak yemek, bir ömür planlama
