Öztürk, Guiness Rekorlar Kitabı'na girmek için başvurdu, başvuru için 12 Aralık tarihini bilerek seçtiğini söylüyor ve sözlerini şöyle devam ettiriyor.
Başımızdakiler hukukçu ama bu nasıl bir hukuk?
* Ben bir yayıncıyım. Benim 41 tane basılı kitabım toplatıldı. Bu bir yayıncı için bitiş demektir.
* Bir buçuk yıl "kitap cezasından" cezaevinde yattım. Çıktıktan sonra zaten yayınevimiz neredeyse batmıştı. O yüzden boş bir alan olan mitolojiye yöneldik. Mitoloji konusunda kitap yayımlamaya başladık. Yakında çocuk kitapları yayımlayacağız.
* Başbakan Gül "Biz üstümüze düşeni yaptık" diyor. Eğer üzerine düşeni yaptıysa neden benim kitaplarım neden hala yasak?
* Avrupa Birliği'ne ilişkin son düzenlemeler en çok demokrasiye ihtiyacı olan bizlere hiçbir şey kazandırmadı. Bizimle ilgili hiçbir düzenleme yok.
" Bana karşı siyasi tavır alınıyor "
* Demokratikleşme ile ilgili birtakım adımlar atacaklarını söylüyorlar. Ama bizim gibi muhaliflerin fikrine hiçbir şekilde başvurulmuyor.
* Beni bir gazete yayın müdürü gibi yargıladılar. Oysa ben bir şirket sahibiyim. Kitap basıp satıyorum. Bu çok ciddi bir çelişki. Cumhurbaşkanı bir hukukçu. Başbakan Yardımcısı ve Meclis Başkanı da hukukçu. Onlara soruyorum, bu ne biçim hukuk devleti?
* Eğer hukuklarına güveniyorlarsa, beni çağırsınlar ve ben onlara kendi durumumu, kendi mağduriyetimi açıklayayım. Ama eminim çağırmayacaklar ve ilgilenmeyecekler.
* Başıma gelen her şey ideolojiktir. Bana karşı, bize karşı siyasi bir tavırdır.(NK)