Açıklama, Tolon'un sözlerinin hak ve özgürlükleri birer engel olarak görmenin örneği olduğunu belirtiyor:
"İnsan haklarından ve bunu savunan kuruluşların çalışmalarından rahatsızlık duyan kişi ve kurumlar, her fırsatta insan hakları savunucularını hedef göstermeye, hak ve özgürlükleri birer engel olarak görmeye devam ediyor."
"Bir tek insanımızın dahi yaşamının risk edilmemesi için çaba gösteriyoruz. Bu bağlamda, askerlerin ölmesine üzülmememiz ya da gerideki ailelerin acılarını paylaşmamamız düşünülemez. Tersi anlama gelebilecek söylemleri de şiddetle reddediyoruz."
İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) ve Uluslararası Af Örgütü'nün (UAÖ) ortak açıklaması, bugün (20 Mayıs) Ankara'da, İHD Genel Merkezi'nde yapıldı.
Tolon, 17 Mayıs günü, komando eri Selim Karabulut'un İstanbul'daki cenaze töreninde yaptığı konuşmada, "Birkaç yıl önce silahlı mücadelesini sonlandırdığımız olaylar yeniden başladı. Ülkede terör yoksa biz niçin burada şehidimizin başındayız? Ama bakın bakalım insan hakları savunucularından kaç kişiyi göreceksiniz?" demişti.
"Bu tutum saldırıları cesaretlendirir"
Kuruluşlar, Tolon'un insan hakları savunucularını bir cenaze töreninde hedef göstermesinin hukukun egemenliğiyle de bağdaşmadığını söyledi:
"Devletin yetkili ve sorumlu makamlarında olanların, bir cenaze töreninin duygusal ortamında insan hakları savunucularını hedef alan ve saygınlıklarına yönelik olarak ağır sözler sarf etmeleri, hukukun egemen olduğu bir ülkede normal görülecek bir tutum değildir.
1998 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi, devletlere insan hakları savunucularını koruma yönünde ayrıca özel bir görev de vermiştir.
İnsan hakları mücadelesinin toplumsal meşruiyetini zedeleyecek yaklaşımların ülkenin insan hakları karnesini de olumsuz etkileyeceği açıktır. Evrensel belge ve sözleşmelerle anayasada ifadesini bulan insan hakları değerleri özgür ve barış içerisinde yaşayabilmemizin teminatı olarak görülmelidir."
Son dönemde insan hakkı savunucularına yönelik tehdit ve saldırıları anımsatan açıklama, bu söylemin insan hakları savunucularına yönelik saldırıları cesaretlendireceğine de dikkat çekti:
"İnsan hakları savunucularını hedef almak, doğrudan insan hakları mücadelesini tehdit altına almakla kalmayacak, bundan sonra insan hakları savunucularına yönelik saldırıları da cesaretlendirecektir."
"Herkesin yaşam hakkını savunuruz"
Açıklamada öne çıkan kimi saptamalar şöyle:
"* Gösterilmek istenenin tersine, insan hakları savunucularının, kim tarafından ve kime yönelmiş olursa olsun, şiddete karşı tutumları, ulusal ve uluslararası kamuoyu tarafından çok iyi bilinmektedir.
* Yaşama hakkını korumakla sorumlu olanların bu konuda insan hakları savunucularını hedef haline getirecek yaklaşımlardan kaçınmaları gerek.
* Çatışmaların son bulmasını, her türlü sorunun hukuk ve demokrasi ilkeleri içerisinde çözülmesini her zaman ve her koşulda savunduk.
* Kimden ve nereden gelirse gelsin, savaşa ve şiddete karşı olduğumuzu hep yineledik. Bölgenin kara mayınlardan arındırılması konusundaki çabalarımız ve duyarlılığımız da açıktır." (TK)