İşkence mağdurlarının tedavisine yardımcı olmak ve işkencenin belgelenmesi için çalışan TİHV mensupları Cinkılıç ve Antmen, "cürüm belgelerini saklamak ve özel belgede tahrifat yapmak" iddiasıyla çıkarıldıkları mahkemede, sözkonusu suçlamanın vakfın ve çalışanlarının amaçlarıyla bağdaşmayan ve eşyanın doğasına ters bir durum olduğunu söylediler.
İşkence mağdurundan suç duyurusu
Şükrü Bayav, Adana'da, 18 Şubat 2003'te yapılan Irak Savaşı'na Hayır Şenliği 'nde gözaltına alınarak tutuklandı.
10 gün boyunca Kürkçüler Cezaevi'nde kalan Bayav daha sonra, cezaevine götürüldüğü sırada işkence gördüğü gerekçesiyle TİHV Adana Temsilciliği'ne tedavi olmak üzere başvurdu.
Vakıfta muayene ve tedavisi yapılan Bayav, işkence bulgularının yazılı olduğu raporların fotokopisiyle cezaevi görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunması üzerine de Adana Cumhuriyet Savcısı Mehmet Taştan soruşturma başlattı.
Taştan, soruşturma kapsamında TİHV'den, Bayav'ın işkence gördüğüne dair doktor raporlarının orijinalini istedi. TİHV Temsilcisi Av. Cinkılıç ve Dr. Antmen, savcılıkça istenen belgelerin vakfın genel merkezine gönderildiğini ve ancak TİHV Genel Merkezi'nden alınabileceğini iletti.
Bunun üzerine Savcı Taştan, Dr. Antmen'in ifadesine başvurulmasına karar verdi.
Doktor ve avukatı gözaltında
Dr. Antmen, 16 Eylül 2004 tarihinde çalıştığı sağlık ocağından gözaltına alınarak Cumhuriyet Savcılığı'na çıkarıldı. Antmen'in savunmasını üstlenen Av. Cinkılıç da, müvekkiliyle görüşmek için gittiği savcılıkta gözaltına alındı.
Savcılıktaki ifadeleri sonrasında tutuklanmaları istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilen avukat ve doktor hakkındaki talep, mahkemenin savcılıkça istenilen belgenin olayın yürütülmesi için zorunlu olmadığına hükmetmesi üzerine reddedildi.
Ancak Sorgu Hakimliği, Dr. Antmen ve Av. Cinkılıç hakkında "cürüm belgelerini saklamak ve özel belgede tahrifat yapmak" iddiasıyla dava açtı.
Dava açmak kötü niyetlilik
Adana 11. Asliye Ceza Mahkemesi'nde ilk duruşması gecen hafta yapılan davada TİHV Adana Temsilcisi Av. Cinkılıç, temsilcisi olduğu vakfın işkence ve kötü muamelenin Türkiye'de son bulması için 1990 yılından beri faaliyet yürüttüğünü vurgulayarak, "Davada Cumhuriyet Savcısı bir işkenceyi delilleri ile ortaya çıkarmak için soruşturma yapan, biz de bu soruşturmayı engellemek isteyen kişilermişiz gibi gösterilmeye çalışılıyor.
Bu bizim ve vakfın amaçlarımızla bağdaşmayan ve eşyanın doğasına ters bir durumdur. Adeta işkenceyi ortaya çıkardığımız için öç alırcasına hukuki dayanaktan yoksun, mesnetsiz, ciddi hazırlıktan yoksun ve kötü niyetli olarak dava açılmıştır. Bizler savcının işkenceyi açığa çıkarmak amacında olmadığını düşünüyoruz"dedi.
Duruşma 4 Ekim 2005 tarihine ertelendi.(AŞ/EÜ)