Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı “iç güvenlik paketiyle” ilgili açıklama yaptı. Vakıf getirilmesi planlanan düzenlemeleri, “yaşam hakkının, işkence yasağının ve ifade özgürlüğünün açıkça ihlal edileceğinin ilanı” olarak tanımladı ve paketin geri çekilmesini talep etti.
TİHV’in açıklaması özetle şöyle:
Olağanüstü hal
“6 - 8 Ekim olayları sırasında gerçekleşen bir yandan başta yaşam hakkı, işkence yasağı, toplantı ve gösteri özgürlüğü olmak üzere ağır insan haklarına yol açan, barış ve çatışmasızlık ortamına büyük zarar veren şiddet sarmalından büyük bir kaygı duyduğumuzu belirtmiş, başta hükümet yetkilileri olmak üzere herkesi duyarlı ve sorumlu davranmaya davet etmiştik.”
“Kuşkusuz bizim kast ettiğimiz sorumluluk ve duyarlılık, toplumu ‘güvenlik mi, temel hak ve özgürlükler mi’ ikilemi ile karşı karşıya bırakarak ‘olağanüstü hal’ uygulamalarına başvurmak ve demokrasiden vazgeçmek, hatta kolluk kuvvetlerinin yetkilerini arttırıp daha fazla şiddete başvurmalarını sağlamak değil.”
Kolluk şiddeti
“Kendisine yönelik eleştiri ve itirazlara karşı tahammülsüzlüğü her geçen gün daha da artan ve otoriterleşen AKP iktidarı, kolluk şiddetini, kendisine muhalefet eden tüm toplumsal kesimlere yönelik olarak her fırsatta kullanıyor.”
Gözaltı yetkisi
“Yeni güvenlik paketinde özellikle toplumsal olaylara ve gösterilere müdahale sırasında polis amirlerinin talimatı ile kolluk kuvvetlerine 24 saat gözaltı işlemi yapılabilme yetkisi verileceği belirtildi.”
“Gözaltı yetkisinin bu biçimde genişletilmesinin mutlak karaktere sahip işkence yasağının ihlalinden başka bir sonuç doğurmayacağı çok açık.”
Silah kullanma yetkisi
“Yeni düzenlemede kolluk kuvvelerinin silah kullanma yetkisinin de arttırılacağı ifade edildir. 14 Haziran 2007’de Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda (PVSK) yapılan değişikliklerle zaten polisin yetkileri genişletilip keyfileştirildi.”
“TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin belirlemelerine göre o tarihten bu yana polisin silah kullanması sonucunda 175 kişi yaşamını yitirdi. Bu tür ölüm olaylarının ardından sorumlular hakkında açılan davaların büyük bir bölümü ise cezasızlıkla sonuçlandı. Hal böyle iken kolluk kuvvetlerinin yetkilerinin daha da arttırılmasının doğuracağı sonuçları düşünmek bile istemiyoruz.”
Makul şüphe
“Yeni güvenlik paketinin en kaygı verici kavramlarından biri ise “makul şüphe” kavramı. Böylesi belirsiz ve esnek bir kavrama dayanarak verilecek arama ve tutuklama kararları, diğer düzenlemeler ile birlikte düşünüldüğünde iktidarın elinde muhaliflere karşı nasıl güçlü bir baskı ve sindirme aracı haline geleceğini öngörmek çok güç olmasa gerek.” (AS)