Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), toplu taşıma araçlarında sesli anons sistemi kurmayan Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin (ABB) ayrımcılık yasağını ihlal ettiğine hükmetti. Kurum ABB’ye en üst sınır, 141 bin 934 lira idari ceza kesti.
Görme engelli Nurşen Sunar Korkmaz’ın yaptığı başvuruda şu gerekçeler yer aldı:
- %90 oranında görme engelli olduğunu, toplu taşıma hizmeti kapsamında ABB’ye ait otobüslerde ve Belediye tarafından ruhsat verilen özel halk otobüslerinde durakların isimlerini belirten sesli anons sistemlerinin çalışmadığını,
- Konuyla ilgili olarak daha önce birçok kişi ve sivil toplum kuruluşu tarafından Belediyeye başvuruda bulunulduğunu, sorunun Haziran ayında çözüleceğine ilişkin bildirimde bulunulmasına rağmen hâlâ çözülmemiş olduğunu ve bu durumun görme engelli vatandaşların mağdur olmasına sebebiyet vererek engellilik temelinde ayrımcılık yasağına aykırılık teşkil ettiğini iddia etmektedir.
Başvuru sahibi Nurşen Sunar Korkmaz ve Ankara’da yaşayan görme engelli Burak Sarı bianet’e kararı değerlendirdi.
“Yasal bir zorunluluk”
ABB’ye defalarca kez şikayetlerini ilettiklerini ancak çeşitli bahanelerle erişilebilir hizmetin sunulmadığını belirten Nurşen Korkmaz, “Sesli anons sistemi, körler için önemli bir sistem ve aslında yasal da bir zorunluluk” dedi.
Belediyenin Haziran ayında sorunu çözeceğini bildirmesine rağmen herhangi bir gelişme olmadığını söyleyen Korkmaz, TİHEK’e bu nedenle başvurduğunu aktardı.
"Tüm belediyeler için emsal karar"
Korkmaz şöyle konuştu:
"Sorun devam edince avukat Olgun Yılmaz’la Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'na başvuru yaptık. ABB’nin ayrımcı tutumunu iletip cezai işlem uygulanması talebinde bulunduk. Geçtiğimiz hafta cuma günü karar lehimize sonuçlandı.
"Bu karar emsal bir karar. Çünkü bu sadece Ankara'da yaşanan bir sorun değil ya da sadece Ankara'yı ilgilendiren bir sorun da değil. Bütün illerde tüm toplu taşıma araçları erişilebilir hizmet sunmak zorunda.
"Bu karar da ispatı. Tüm belediyeleri bağlayan bir karar."
"Türkiye'nin her alanına gitme özgürlüğü"
Aslında Ankara’da yaşamayan Korkmaz, kararın bu açıdan da önemli olduğunu vurguladı.
Korkmaz, “Benim erişilebilirlik talebinde bulunmam için illa o şehirde yaşamama gerek yok. Herkes Türkiye'nin her alanına gitme özgürlüğüne sahip. Kişisel bir istek de değil” diye konuştu.
Ankara’da yaşayan görme engelli Burak Sarı ise sesli anons sistemlerinin almamasının bağımsız yaşamın önünde bir engel olarak nitelendirdi. Sarı, sesli anons sisteminin olmamasının sorunlarını şöyle anlattı:
"Başkasına bağımlı kalmak zorunda kalıyorsun. Sürekli soruyorsun. Durağı kaçırma tedirginliğini yaşıyorsun. Çoğu zaman eski usulleri kullanmak zorunda kalıyoruz. Kasisler, çeşitli işaretleri takip etmek zorundayız.
"Ancak o işaretler de bazen atlanabiliyor, kaçabiliyor. Şoföre soruyoruz, bizi unutmamasını söylüyoruz. Hatta bu durum şoförle polemiklere de yol açabiliyor.
"Daha önce benim durağımın adını söyleyeceklerdi unutmuşlardı, yolum uzadı."
Bir otobüsü kaç saat beklenebilir?
Ankara’da erişilebilirlik sorunlarının sadece sesli anons sistemleri ile sınırlı kalmadığını belirten Sarı, “Engelli bir arkadaşımın 2,5 saat boyunca otobüs beklediğini biliyorum. Rampa çalışmadığı ya da olmağı nedeniyle otobüse alınmadı” dedi.
Ayrıca durağa hangi otobüsün geldiğini seslendirilen bir sistemin olmamasının sorun yarattığını da söyledi ve ekledi: “Her otobüse sormak durumundayız. Aracın kimliğine dair bilgilerin erişilebilir olması da önemli.”
"CHP'li belediyeler 'Kırmızı Bayrak' alamaz"
Cumhuriyet Halk Partisi’nin düzenlediği ‘Engellilik Çalıştayı’nın ‘Kırmızı Bayrak’ çıktısına da değinen Sarı, “Ankara’da hiçbir belediyenin ‘Kırmızı Bayrak’ alabileceğini düşünmüyorum” dedi.
TİHEK kararı hangi kanunlar göre aldı?
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10’uncu maddesi:
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (…) Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
Mezkûr Kanun’un “Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı” başlıklı 3’üncü maddesi:
“Herkes, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada eşittir. (2) Bu Kanun kapsamında cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, mezhep, felsefi ve siyasi görüş, etnik köken, servet, doğum, medeni hâl, sağlık durumu, engellilik ve yaş temellerine dayalı ayrımcılık yasaktır. (…)
Ayrımcılık yasağı bakımından sorumluluk altında olan gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri, yetki alanları içerisinde bulunan konular bakımından ayrımcılığın tespiti, ortadan kaldırılması ve eşitliğin sağlanması için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.”
6701 sayılıKanun'un “Ayrımcılık yasağının kapsamı” başlıklı 5’inci maddesi: "Eğitim ve öğretim, yargı, kolluk, sağlık, ulaşım, iletişim, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler, sosyal yardım, spor, konaklama, kültür, turizm ve benzeri hizmetleri sunan kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri, yürüttükleri faaliyetler bakımından bu hizmetlerden yararlanmakta olan veya yararlanmak üzere başvurmuş olan ya da bu hizmetler hakkında bilgi almak isteyen kişi aleyhine ayrımcılık yapamaz. Bu hüküm kamuya açık hizmetlerin sunulduğu alanlar ve binalara erişimi de kapsar. (2) Birinci fıkrada belirtilen hizmetlerin planlanması, sunulması ve denetlenmesinden sorumlu olan kişi ve kurumlar, farklı engelli grupların ihtiyaçlarını dikkate almakla ve makul düzenlemelerin yapılmasını sağlamakla yükümlüdür."
(AD)