Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Murat Emir, Türk Hava Kurumu'nda (THK) yaşanan çöküşe yıllar önce dikkat çektiklerini belirterek, "5 yıldır yanıtlanmayan önergelerimiz var. Yangın söndürme uçaklarını çürüten iktidar, THK'nın çöküşünü bilerek ve isteyerek planlı bir şekilde hazırladı" dedi.
TIKLAYIN - Bir Kurumun Portresi: Bakanlığın Hedefindeki THK
Ege ve Akdeniz'de beş gündür devam eden yangınlara havadan yeterince müdahale edilememesi THK'nın 3 yıldır kullanılmayan yangın söndürme uçaklarını gündeme getirdi.
CHP Milletvekili Emir, THK'nın iktidar tarafından bilinçli bir şekilde çöküşe sürüklendiğini ve 30 Mart 2016'da dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığına sundukları önergenin halen yanıtlanmadığını söyledi.
Emir şöyle devam etti:
"Cumhuriyetle ve cumhuriyetin kurduğu kurumlarla derdi olan AKP, Türk Hava Kurumu'na karşı da iktidara geldiği ilk günden beri önyargılı hareket etti ve kurumun çöküşe sürüklenmesi için elinden geleni yaptı. 'Kamu yararına çalışan dernek' statüsünde olan Türk Hava Kurumu'nun temel gelir kaynaklarının ne olduğunu, kurumda kaç kişinin istihdam edildiğini, kurumun taşınmazlarını sorduğumuzda ise yanıt vermediler. Aradan beş yıl geçti ve halen bu sorularımız yanıtlanmayı bekliyor. Bu süreçte kurumda yaşanan yolsuzluklara da göz yumuldu, hiçbirinin hesabı sorulmadı. Aynı dönemde kurumun taşınmazlarının korunmasına yönelik sunduğumuz kanun teklifleri de AKP oylarıyla reddedildi.
"Ve bugün geldiğimiz noktada Türkiye'nin elinde doğru düzgün bir yangın söndürme uçağı kalmadı. Rusya'dan kiralanan 3 uçağa da günlük 1.3 milyon TL ödemek zorunda kalınıyor, ve bu uçakların da Türkiye'nin coğrafi şartlarına uygun olmadığı ifade ediliyor. Kaldı ki, onlarca farklı bölgede çıkan yangınlara karşı da bu uçakların sayısı yetersiz kalıyor. Ormanlarımız her gün yanıp kül olurken, AKP olanı biteni izlemekle kalıyor. Kaynakları lükse ve şatafata harcayan, Saraya onlarca uçak alan iktidar, bu kaynağı THK'dan esirgedi. Cumhuriyet tarihi boyunca böyle bir basiretsizlik görülmedi ve böyle bir çaresizlikle karşı karşıya kalınmadı."
(AÖ)