Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) parti grup başkan vekillerine “Medyanın Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlıklı rapor sundu.
Hükümet kurulmadan önce parti başkan vekillerinden görüşen TGC gazetecilerin ve gazetecilik mesleğinin son on yılda yaşadığı sorunlarla ilgili hazırladığı, çözüm önerilerinin de yer aldığı “Medyanın Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporu siyasi partilere sunuyor.
TGC Başkanı Turgay Olcayto, Genel Sekreteri Sibel Güneş, Başkan Vekili Vahap Munyar ile Ankara Temsilcisi Taylan Erten’den oluşan TGC heyeti önce Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkan Vekili İdris Baluken ile örüştü. Baluken’in ardından Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkan Vekili Oktay Vural’a raporu sundu. TGC son olarak Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkan vekili Levent Gök ile görüştü.
10 yıldır Türkiye’de halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için görev yapan gazetecilerin yaşadığı zorluklara mercek tutan 15 sayfalık rapor “Çalışma Yaşamına Dair Sorunlar”, “Yayın Yasakları”, “Akreditasyon Uygulaması”, “Erişim Engelleme Kararı”, “Terörle Mücadele Kanunu”, “İç Güvenlik Paketi”, “Gazetecilerin İşsizlik Sorunu”, “Gazetecilerin Sendikasızlık Sorunu” ve “Gazetecilerin Tutuklanması” başlıklarından oluşuyor.
Raporda neler var?
Raporda yer alan bazı tespit ve öneriler şu şekilde:
Yargı
* Yargı; yürütmenin, siyasilerin, her türlü cemaat benzeri yapılanmaların baskısından arındırılmalı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri yeniden seçimle iş başına gelmeli, toplumda kaybolan adalet duygusu ivedilikle tesis edilmeli. Hakimler ve Savcılar basın özgürlüğü ve düşünceyi ifade özgürlüğü konusunda özel olarak eğitime tabi tutulmalı. Karar ve taleplerde basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü konularındaki evrensel kriterler göz önüne alınmalı.
* Türkiye’de son 10 yılda 300’e yakın gazeteci cezaevine girip çıktı. Şu anda aralarında dağıtımcıların da bulunduğu 21 Kürt gazeteci cezaevinde. İstisna olması gereken tutukluluk, rutin bir uygulama haline geldi. İktidar gazetecileri terörist, gazeteciliği ise “terör eylemi kapsamında” değerlendiriyor, gazetecilere eşit davranmıyor.
* İktidar özellikle Kürt medyasına, sol medyaya ve “paralelci” olarak nitelendirdiği gazetelere maddi ve manevi baskı uygulamayı sürdürüyor. Bu durum gazeteciler arasında eşitlik ilkesini bozuyor.
* Terörle Mücadele Kanunu tekrardan ele alınmalı. Sorunların kökten çözümü için kaldırılmalı. Kaldırılmıyorsa ya da bu haliyle korunacaksa, terör tanımı değiştirilmeli.
* İç Güvenlik Paketi ile yapılan değişikliklerden ivedilikle dönülmeli. Güvenlik eksenli yaklaşım terk edilmeli, özgürlük alanları genişletilmeli.
Sansür ve yasaklar
* Siyasi iktidarlar tarafından akreditasyon kavramı kullanılarak gazeteciler genellikle istenmeyen kişiler olarak ilan ediliyor, bu durum doğal olarak haber yapma özgürlüklerinde caydırıcı bir etki oluşturuyor. Bu nedenle akreditasyona son verilmeli.
* 2010 yılında 4, 2011 yılında 36, 2012 yılında 43, 2013 yılında 42 yayın yasağı uygulanmıştır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin verilerine göre 2014 yılında 30, 2015 yılının ilk 6 aylık döneminde 12 yayın yasağı kararı verildi.
* Habere ulaşmak, haberi yorumlamak ve haberi serbestçe yayınlanmak da basın özgürlüğüdür. Yayın yasakları bu hakkı zedeliyor. Yasaklama kural değil, istisnai olarak uygulanmalı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen içtihatlar özümsenmeli.
* Türkiye’de son 10 yıldır basın tarihinin en ağır işsizlik sorunu yaşanıyor. Özellikle merkez medyada, televizyon ve gazetelerde alanında uzman haberciler iktidar baskısıyla tasfiye edildi. Ajanslar aracılığıyla tek tip habercilik anlayışı yerleştirilmeye çalışılıyor.
İşsizlik ve Basın İş Kanunu
* 15 bin gazetecinin en az 5 katı kadar gazeteci medyada görev yapıyor. Bunların çoğu da kadrosuz, sigortasız ya da işçi sözleşmeleri gibi sözleşmelerle çalıştırılıyor. 5953 sayılı yasanın bütün basın iş yerlerinde geçerli olması sağlanmalı. Bazı medya organlarında alışkanlık haline getirilen gazetecilerin maaşlarının ödenmediği durumlarda Çalışma Bakanlığı’nın ve Çalışma Bölge Müdürlüklerinin sorunun çözümü için devreye girmeleri sağlanmalı.
* Gazetecinin kıdem tazminatına hak kazanmasının beş yıllık mesleki kıdeme tabi olması, gazetecilerin emeklilik halinde kıdem tazminatına hak kazanabilmesinin halen tartışmalı olması gibi basit sorunlara bugüne kadar çözüm getirilmedi.
* Türkiye’de sendikalar da gazeteci örgütleri gibi bölünmüş olması iktidara yakın sendika kurulması düşündürücü. Siyasilerin ve patronlarının baskısı olmadan gazete çalışanları kendi sendikalarını özgürce seçebilmeli.
* Yapılması düşünülen yeni Anayasa’da basın özgürlüğüne özel bir önem verilmeli. Basın İş Kanunu’na bir ek madde olarak “Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır” şeklinde bir hüküm eklenmesi gazetecilerin pratikteki sorunlarına çözüm getirebilecektir.
Raporun tümünü şuradan okuyabilirsiniz. (EA)