Yalçın, "Sömürüsüz, savaşsız toplum baskıyla kurulamaz; barışı temel alan özgür düşünceyle kurulur" diyerek, TMY tasarısının derhal geri çekilmesini talep ediyor.
"Eski TMY'den daha kötü bir uygulama"
KESK dönem sözcüsü Yalçın, tasarıyla daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından hukuka ve insan haklarına aykırı görülerek bir çok maddesi iptal edilen 1991 tarihli TMY'deki düzenlemelerden daha kötü kurallar getirilmek istendiğine dikkat çekti.
Yalçın, uluslararası ortak terör tanımının özü olan "şiddet" kavramının yasadan çıkarılarak, göçmen kaçakçılığından, çevre kirletmeye kadar onlarca suçun, terör amacıyla işlenen suç haline getirilerek "suç ve cezada kanunilik" ilkesinin yok edildiğini, Türkiye'nin, sıkıyönetim sathı haline getirilmeye çalışıldığını vurguladı.
"Sıkıyönetim hedefleniyor"
Hükümetin tasarıyla, düşünce özgürlüğünü, örgütlenme özgürlüğünü ortadan kaldırmayı hedeflediğini, asıl amacın, sendikacılar, öğrenciler, gazeteciler, yazarlar olduğunu belirten Yalçın, Tasarının 7. maddesinin doğrudan, her türlü düşünceyi cezalandırılabilir hale getirdiğini söyledi.
"Tasarıyla Anayasa Mahkemesi tarafından 1992 yılında iptal edilen avukat sayısının sınırlandırılması ve görevli yanında görüşme biçimindeki savunmaya yönelik sınırlamalar yeniden getiriliyor, avukatla şüpheli görüşü sınırlandırılıyor, savunma belgelerine el konulabilme yetkisi veriliyor."
"İşkencenin önü açılıyor"
"En fazla üç avukat bulundurabilme kuralı Anayasaya aykırı bulunmuşken sayı bire indirilerek yüksek mahkeme kararları hiçe sayılmaktadır" diyen yalçın tasarının işkencenin önünü açtığı ve işkencecileri koruduğu görüşünde.
"Düzenlemelerden biri de, yine Anayasa mahkemesi tarafından 1992'de iptal edilen, işkencecilerin, yargısız infazcıların tutuksuz yargılanmasıdır. Oysa henüz değiştirilen Ceza Kanunu'nda işkence, tutuklama sebepleri arasında kaçma şüphesi varsayımı olan hallerden sayılıyor" diyen Yalçın'ın diğer eleştirileri şöyle:
* Yargısız infazcılara paralı avukat tutulması uygulamasına devam ediliyor.
* Gözaltında avukatla görüşün yasaklandığı ve ifadenin de yasal olarak alınmadığı 24 saat süresince ne yapılacağı belli. İşkenceye tolerans, en yüksek düzeyde. Yargısız infaz yeniden yasalaşıyor Anayasa mahkemesinin 1999'da yaşam hakkına yönelik saldırı olarak değerlendirip iptal ettiği ek 2. maddede yer alan, "teslim ol" emrine uymayana karşı duraksamadan silah kullanma yetkisi tekrar getiriliyor.
* Tasarı, yazarlarını, sendikacılarını boş yere hapiste çürüten, bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince (AİHM) sürekli mahkum olan bir politikanın, denenmiş ve iflas etmiş antidemokratik rejimin yeniden tedavüle sokulmasından ibaret.
"Çözüm baskıyla değil demokratik toplumla gerçekleşir"
"Yeni Susurluk'lar, Şemdinli'lerin önü açılmak isteniyor, toplum vicdanında hapsedilenler, yasalarla aklanmaya çalışılıyor" diyen Yalçın Türkiye'nin olağanüstü hal rejimiyle yönetilmek istendiğini söyledi.
"Muhalif siyasi düşünceleri yok ederek hükümet kurmayı düşünenler, vatandaşla teröristi ayırma demagojisi arkasına sığınarak iktidarlarını sürdürmeye çabalıyorlar."
Yalçın'ın çözüm önerisi şöyle:
"Sorunların çözümü, halkı sindirme ve korkutmayı amaçlayan, 'devlet terörü' diye nitelendirilen uygulamalarda değil, örgütlü, demokratik toplumun önündeki engellerin kaldırılmasındadır." (EZÖ)