İki oturum şeklinde yapılan konferansın moderatörlüğünü İklim İçin Kampanya Koordinatörü Özgecan Kara gerçekleştirdi. Kara, konferansın açılışını Kasım ayında İstanbul’da yapılacak İklim Forumu, Antalya’da iklim değişikliği konusunda belirli rol oynayacak 20 ülkenin liderlerinin katılımıyla düzenlenecek olan G20 toplantısı ve Paris’te 30 Kasım-11 Aralık’ta gerçekleştirilecek olan İklim Zirvesi’nden bahsederek yaptı.
Konferansın birinci oturumunda ilk konuşmayı İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı Ümit Şahin, “Enerji Politikaları ve İklim Değişikliği” hakkında yaptı. Türkiye ve dünyadaki kömür santrallerinin durumunu anlatan Şahin, karbon salınımının hangi boyutlara ulaştığını ve bunun nasıl önlenebileceğini görseller ile sundu.
Konferansın devamında İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ahmet Atıl Aşıcı söz aldı ve fosil yakıt teşvikleri ve kömürün ekonomisinden söz etti. Aşıcı, fosil yakıtlara verilen teşvikler ile birçok kömür santralinin yapıldığını ve Türkiye’de enerji ihtiyacının üzerinde bir yatırım olduğunu dile getirdi.
İlk oturumun son sözünü ise Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Ful Uğurhan aldı ve termik santrallerin halk sağlığına etkisi hakkında konuştu. Kömür santrallerinin canlı yaşamına çok ciddi etkilerinin olduğunu söyleyen Uğurhan, bu konuda bireysel adımların atılması gerektiğini vurguladı.
Konferansın ikinci oturumunda ise yerel iklim mücadeleleri konuşuldu. Bu oturumun ilk konuşmasını ise Mezopotamya Ekoloji Hareketi Amed Ekoloji Meclisi’nden Önder Özbey gerçekleştirdi.
Özbey, yerel kömürlü termik santral mücadeleleri hakkında konuştu. Diyarbakır’da yapılan ve yapımı hala devam eden kalekolların kaya gazı çıkarmak için yapıldığını ve bunun şehirde bıraktığı tahribatı görseller aracılığıyla sundu.
Oturumun son konuşmasını ise Adana Çevre Platformu’ndan Yaşar Gökoğlu gerçekleştirdi ve Adana’da kömür santralleri hakkında konuştu.
Adana Yumurtalık’ta 11 km içerisinde birbirine çok yakın mesafede 11 tane kömür santralinin yapılmak istendiğini belirten Gökoğlu, “İşsizliği çözeceği söylenen santraller işsizliği çözmedi. Balıkçılar eskiden kıyıdan balık tutabiliyordu. Çevre zarar gördü. Şimdi balıkçılar aynı balığı tutabilmek için açıklara gitmek zorunda kalıyor. Bu mazot demektir, daha fazla para demektir. Halk zor durumda ve bu santraller ile başlarına bela yağacağını biliyor dedi.
Gökoğlu konuşmasının son kısmında ise “Bu durumdan ben de dahil hepimiz sorumluyuz. Biz dilekçeler verdik çok uğraştık ama bir karşı çıkış yaratamadık. Sesimizi duyuramadık. Az değil 11 tane santral. Umarım buradan sonra bir karşı çıkış yaratabiliriz ve buna engel oluruz” sözleriyle dinleyenleri İklim Forumu’na davet etti. (HÖ/EKN)