Dişlere keman çaldıran Seben pınarlarının suyunu çok özlemişlerdir çünkü. Halk, bu tadına doyulmaz suların soğukluğunu 'karpuz çatlatan' diye tanımlar.
Seben'in köylerinin hemen hemen tümünün kendi adlarım taşıyan birer yaylası var. Dereceören, Kızık, Karacasu, Solaklar, Alpagut, Gökhaliller, Keskinli, Kozyaka, Gerenözü ve Bozyer bunlardan birkaçı. Yaylaya çıkma günü köy halkı tarafından ortaklaşa belirleniyor ve yolculuk hep birlikte yapılıyor. Yaz aylannda çoğu köylerde birkaç kişi dışında kimse kalmıyor. Seben yayla evlerinin en önemli özelliği, hiç çivi kullanılmadan, çam ağaçlanndan kenetleme ve birbirine geçme şeklinde inşa edilmiş olması
Evlerin yüksek merdivenleri de ağaçtan oyularak yapılmış. Yaylaya gelişin ilk günlerinde, yoğun bir onarım süreci yaşanıyor. Devrilen çitler, eskiyen kapılar, rüzgardan uçan kiremitler elden geçiyor. Yaylaların ortak alanlarındaki işler de, imeceyle hallediliyor.
Ekmek ve tereyağı
Seben yaylaları genellikle ormanların arasındaki ya da kıyısındaki düzlüklere kurulmuş. Yazı yaylalarda geçirecek insanlardan önce, buralara göçmen kuşlar geliyor. Yaylalara yakın gölcüklere inen kuşların arasında bir tür yaban ördeği olan angutlar da var. Angutlar bu coğrafyada bir inanışın yarattığı şaşırtıcı bir özgürlüğe sahip. Sebenliler, sürekli olarak yanlarında eşleriyle dolaşan bu kuşları birbirinden ayırmamak için onları vurmuyor. Bunu yapan avcıların basma kötü şeylerin geleceğine inanıyorlar çünkü. Seben'in yaylalarım dolaşırken kuzukulağı yaprağı yiyebilir, ahşap çitlerle çevrili bahçelerdeki fırınlarda pişen köy ekmeklerinin kokusunu duyabilirsiniz
ivici, diş. cınıcyııı, RU
nuklarına sofralarım açma cömertliğini gösteren Sebenliler, size sıcak ekmek ve tereyağı sunmakta gecikmezler. Yürüyüş yollarında doğanın yüreğini adımlayan izcilerle karşılaşabilirsiniz. Kimi yaz gecelerinde bile yakılan sobaların yanında çayımzı yudumlarken, dilden dile dolaşan defineci öykülerin! dinlemeniz de olası. Yaylaların en görkemli zamanı isifl şenlik günleri. Yalnızca yaylalarda yaşayanların değil, Türkiye'nin dört bir yanından gelenlerin doldurduğu çayırlıklar insan sesleriyle dolarken, kazanlarda pişirilen yemekler de konuklara ikram ediliyor. Bu buluşmaların en büyüğü olan Kızık Yayla Şenliği'nde kalabalık beş bin kişiyi aşıyor ve horon halaya, türkü şarkıya karışıyor.
Ama ben yine de, kesilip yatırılan tomrukların ve neşeli kalabalıkların arasından geçip Seben yaylalarım terk eylemek için gecenin bitimini bekleyeceğim. Sırt çantamı yüklenip alacakaranlıkta yola çıkarken içimdeki duyguları şafağı ezgisiyle donatan bülbül dillendirecek: "Kiraz aldım dikmeden / Dallarım bükmeden / Bir armağan ver bana / Ben gurbete gitmeden..."