"Türkiye kişibaşı karbondioksit salımı düşük, ancak salım yoğunluğu yüksek bir ülke. 2006 karbondioksit salım değerleri kıyaslandığında Türkiye 30 Avrupa ülkesi arasında yedinci sırada yer alırken bunu nüfusa bölünce sondan bir önceki sırada. "
Boğaziçi Üniversitesi'nden Doç. Dr. Gürkan Kumbaroğlu ile Sabancı Üniversitesi'nden Doç. Dr. Yıldız Arıkan'ın Açık Toplum Enstitüsü'nün desteğiyle gerçekleştirdiği "Farkındalık ve Fark Yaratmak: Türkiye'nin Karbonsioksit Salımları" başlıklı çalışmanın tespitlerinden biri bu.
Akdemisyenlerin çalışmalarını yeniden gündeme getirmelerinin nedeniyse Türkiye'nin Kyoto anlaşmasına taraf olması. Geçen Ocak ayında TBMM'de onaylanan kararın kesinleşme süresi doldu. 1997'de Japonya'nın Kyoto şehrinde Birleşmiş Milletler'in (BM) düzenlediği çevre toplantısında katılımcı hükümetler tarafından kabul edilen anlaşma; ülkelerin sera etkisi yaratan gazların salınımını 2008 - 2012 yılları arasında yüzde 5.2 düşürmelerini öngörüyor.
"Klima yerine tavan fanı"
Arıkan ve Kumbaroğlu çalışmalarında önerilerini sıralıyorlar:
"Bu tehdidin önlenebilmesi için salım yoğunluklarını düşürücü politikaların geliştirilmesi ve uygulanması sağlanmalı. Bu çerçevede enerji verimliliğinin arttırılması, enerjinin rasyonel kullanımı ve tasarruf sağlanması, elektrik enerjisi üretiminde, tüm ürün ve hizmet üretimlerinde çevre dostu yeni teknolojilerin ve yaklaşımların yaygınlaştırılması için özendirici politikaların uygulamaya konması ve ayrıca mevcut veya yeniden tasarlanabilecek yaptırımların üzerine gidilmesi gerekli."
Çalışmaya göre Türkiye'deki toplam karbondioksit salımının coğrafi bölgeler bazında gösterdiği farklılıklar ise bölgelerin iklimsel, demografik ve yapısal özellikleri ile ilişkili.
Ulaşım kaynaklı kişibaşı yıllık salım miktarlarında Ege Bölgesini sırasıyla İç Anadolu, Marmara, Karadeniz, Akdeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu Bölgeleri takip ediyor. Ekonomik faaliyetlerin ve gelir düzeyinin yüksek olduğu Batı Anadolu'da salımlar daha yüksek çıkarken, şehirlerarası yolculuklardan kaynaklanan bölgesel kişibaşı karbondioksit salımlarında özel araçların katkısı Batı bölgelerinde Doğu'ya göre 2-3 kat fazla.
Ev yaşamından kaynaklanan karbondioksit salımları ise en düşük Akdeniz, en yüksek İç Anadolu bölgesinde görülüyor.
Raporda yer alan diğer öneriler şöyle:
* Televizyonu kumandasından değil de düğmesinden kapatarak, bir yıl boyunca 32.91 kg daha az korbondioksit salımı elde edilebilir.
* LCD televizyon kullanarak karbonsioksit salımını yüzde 25 azaltmak mümkün.
* Masaüstü bilgisayar, dizüstü bilgisayara oranla beş kat daha fazla korbondioksit salımına neden oluyor.
* Gaz salımı en yüksek elektrikli ev aletleri ise çamaşır kurutma makinesi, fırın ve su ısıtıcı.
* Enerji verimli ampulle salım yüzde 70 oranında azalıyor.
* Klima yerine tavan fanı kullanılması halinde ise yüzde 91’lik karbondioksit salımının azalışı öngörülüyor.
* Rapora göre kömür kullanan aileler ise doğalgaz kullanabilseydi, binlerce kilogram daha az gaz salımına sebep olacaklardı.
* Ulaşım sektöründe toplu taşımacılığın özendirilmesini ve yaygınlaştırılmasını sağlayacak; kaliteli, kolay ve ucuz toplu taşım için altyapının geliştirecek önlemler merkezi ve yerel yönetimler tarafından öncelikle alınmalı.
* Araçlarda salımları azaltıcı teknolojik gelişmeleri destekleyen ve uygulamayı sağlayan düzenlemeler yapılmalı, enerji verimliliği düşük eski model binek ve nakli araçların hurdaya çıkartılarak yeni teknoloji yüksek verimli araçlarla değiştirilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılmalı.
* Çamaşır ve bulaşık makinelerini tam dolulukta kullanmak gibi ev hayatında konfordan ödün vermeden kolayca değiştirilebilecek bireysel alışkanlıklarla hanebaşı yılda 250-300 kg salım azaltımı gerçekleştirilebiliyor.
* Yakıt değişiklikleri de gerçekleştirilebilirse 18 milyon haneli Türkiye'de 28.28 milyon ton karbonsioksit azaltılabilir. Bu rakam 2006 yılı toplam salımlarının yaklaşık yüzde 10'una denk geliyor. (EZÖ)