Ancak dünyada yılda 180 milyar dakikayı geçen sesli mesaj trafiği, toplanan bilgilerin nasıl işleneceğini sorununu gündeme getiriyor.
Ağırlık "telekulak"ta
"Önemli maç başlıyor", "yarın saat 0 olacak". Bu iki cümleciği, Amerikan Ulusal Güvenlik Merkezi (NSA) ile batılı bir başka istihbarat örgütü dinleme sonucunda 10 Eylül 2001'de tespit etmişti. Oysa, NSA bunların anlamını ancak ABD'yi vuran 11 Eylül saldırılarının ertesi günü çözebilecekti.
Bu durum, El Kaide'nin ABD'ye saldırısında NSA, FBİ ve CİA arasında süren iletişimsizlik tartışmalarını alevlendirse de, bunun ortaya çıkardığı bir başka anlam da, terörle mücadelenin faaliyetlerini bugün sadece haberleşme takibi üzerine yoğunlaştırılmış olmasıdır. Kalkı ki, bu tür dinlemeler faciayı önlemede yeterli olmadığı gibi, planlanan saldırının türü ve yeri konusunda fikir vermekten de uzak.
Bazı önemli saldırılar önlendi
Uluslar arası Telekomünikasyon Birliği'ne göre, dünyada sesli iletişimlerin toplam hacmi 2003'te, 180 milyar dakikayı - ki bu 340 yıllık bir süre demek-geçti. NSA ise, bunun yüzde 10'unu dinleyebiliyor. Bu oranın henüz tahmin edilemeyen bir bölümü, "işleniyor" yani kesilerek inceleniyor.
Uzman birimlerce yapılan bu iletişim dinleme çalışmaları, 2001'den bu yana bazı saldırıların önlenmesini sağladı. Bir uzmanın anlatımına göre, bunlardan üç "önemli" saldırı girişimi Endonezya ve Suudi Arabistan'da; üçü de Avrupa başkentlerinde önlendi.
Avrupa'da bu yönde yapılan ortak çalışmalar, Mart 2003'te, Usame Bin Laden'in emrinde olan ve Manhattan saldırılarının beyni Khaled Şeyh Muhammet'in Pakistan'da yakalanması ve Karaşi'de El-Kaide ile doğrudan bağlantılı şebelerin çökertilmesine yol açan binlerce telefon numarasının ortaya çıkarılmasını sağladı.
"Mutfak hazır"
Şebekenin başka bir kadrosu da, saldırı hazırlığı ile ilgili görüşme yapıldığı sırada 1999'da Yemen'de farkedildi. Ocak 2004'te ise, Pakistan Devlet Başkanı Peervez Müşerref'i öldürmeyi planlayan İslamcı bir örgütün bir bölümü, bazı telefon görüşmelerinin tespit edilmesiyle çökertildi.
Telefon dinlemeleri, bazen yanlış ihbarlara da yol açabiliyor. 2003 İlkbaharı'nda, batı istihbarat örgütleri, uzman Matthew Aid ve Cees Wiebes'in dediğine bakılırsa, bazı şüphelilerin "bayram" başlatmaları, dolayısıyla "mutfağın inşasının tamamlanması" mesajları ile büyük saldırıların başlayacağını düşünüyorlardı ancak öyle olmadı.
Şu an ise, uzmanlar Bin Laden'in kendisinden kaynaklanan zorluğu gizlemiyorlar. O da, kendisine sadık kişiler ve korumalarce etrafı çevrilen Laden'in her tür telefon ve radyo iletişimi keserek adamları aracılığıyla haberleşmeyi sağlamasıdır.
Haberleşme denetlenemesin diye El-Kaide örgütünün beyni, daha önce telsiz telefonlarını kullanırdı ki, bunların etkisi hem çok zayıftı hem de son yıllarda batılı istihbarat örgütlerinin takibinin buna yoğunlaşmasına yol açmıştı.
Son yıllarda kaydedilen teknolojik gelişmeler sayesinde, terör örgütlerinin yeni durumlara uyum göstermesi önlenebiliyor artık. Bir Alman uzman, "Ancak gerçek zorluk bilgi toplandıktan sonra başlıyor" diyor. Gün geçtikçe artan veri hacminin yanında, çeviri ve inceleme için gerekli zaman ve olanaklar bugün ABD uzmanlarının bile elinde yok.
30 bin çalışanı ve çok tartışılan meşhur Echelon ağı ile her tür bilgiyi yakalama yeteneğine sahip NSA, her gün 10 milyonlarca veri oluşturmayı başarabiliyor ki, Fransız uzman Alexis Debat'a göre, bunun sadece yüzde 10'unu işleyebiliyor.
Bugün, Ajans içerisinde 2 bin kadro boş bekliyor, 115 dil kullanılsa da, Pakistan ve Kafkas dilleri için olduğu gibi kadroların ancak yüzde 30'u dolu.
(Le Monde gazetesinden kısaltarak çeviren Erol Önderoğlu)