1982 Anayasasının 32 inci maddesinde de "cevap ve düzeltme hakkı" düzenlenmiştir. kişilerin haysiyet ve şereflerine dokunulması ve kendileriyle ilgili gerçeğe aykırı yayınlar yapılması hallerinde tanınan bir haktır.
Cevap hakkı; diğer başvuru yolları saklı kalmak koşuluyla; onuru, şerefi, adı ve özel hayatı medyada ihlal edilen herkesin hakkıdır. Bu hak medyaya karşı kullanılır.
Bir başka deyişle kişilik hakları ihlal edilen veya hakkında gerçeğe aykırı yayın yapılan kişinin, aynı olanaklardan yararlanarak kendisi hakkındaki gerçekleri medya yoluyla düzeltmesidir.
Yalanma metinlerinin yayınlanmasını bu hak sağlar. Yayınlanmış "hatalı" bilgi varsa sadece "düzeltme" için yine bu hak kullanılır. Tekzip hakkını kullanmak isteyen kişilerin de haklarını kötüye kullanmamaları gerekir. Hakların kötüye kullanılmasını hukuk korumaz.
Medya, yıllarca tekzip hakkına gereği gibi saygı gösterip korumadığı için yasa koyucu bu günkü yasal düzenlemeleri ve ağır yaptırımları kabul etmiştir. Cevap ve düzeltme hakkına saygı göstermeyi içine sindirmiş yayın organları dahil tüm medya; artık yeni yasal düzenleme ile kişilerin cevap ve düzeltme hakkını kötüye kullanma olasılığı ve alışkanlığı ile karşı karşıyadır.
26.6.2004 tarihinde yürürlüğe giren yeni 5187 sayılı Basın Yasasının 14 üncü maddesinde "düzeltme ve cevap hakkı" düzenlenmiştir. Süreli yayınlarda kişilerin şeref ve haysiyetini ihlâl edici veya kişilerle ilgili gerçeğe aykırı yayım yapılması halinde, bundan zarar gören kişinin yayım tarihinden itibaren iki ay içinde tekzip metnini göndermesi gereklidir.
Bu metinde "suç unsuru" bulunmamalı, "üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı" olmamalıdır. Yani kişi, hakkını kötüye kullanmamalı tekzip metni, yayınlanan yazıyla ilgili olmalıdır.
Düzeltme ve cevap, ilgili yazıdan uzun olamaz. Düzeltme ve cevaba neden olan eserin yirmi satırdan az yazı veya resim veya karikatür olması hallerinde düzeltme ve cevap otuz satırı geçemez
Cevap ve düzeltme yazısını alan sorumlu müdür hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, günlük süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç üç gün içinde, diğer süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren üç günden sonraki ilk nüshada, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlamak zorundadır.
Düzeltme ve cevapta, buna neden olan eser belirtilir. Süreli yayının birden fazla yerde basılması halinde, düzeltme ve cevap yazısı, düzeltme ve cevap hakkının kullanılmasına sebebiyet veren eserin yayımlandığı bütün baskılarda yayımlanır.
Düzeltme ve cevabın gösterilen sürelerde yayımlanmaması halinde yayım için tanınan sürenin bitiminden itibaren, onbeş gün içinde cevap ve düzeltme talep eden kişi, bulunduğu yer sulh ceza hâkiminden yayımın yapılmasını isteyebilir.
Eğer tekzip yasada gösterilen şekil kurallarına aykırı yayınlanmış ise yine Sulh Ceza yargıcına başvurarak yasa hükümlerine uygun olarak yayınlanmasına karar verilmesini isteyebilir. Sulh ceza hâkimi bu istemi üç gün içerisinde, duruşma yapmaksızın karara bağlar. Sulh ceza hâkiminin kararına karşı acele itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz üzerine Asliye Ceza yargıcı üç gün içinde itirazı inceleyerek karar verir. Bu karar kesindir.
Görüldüğü gibi hem sulh ceza hem de asliye ceza yargıcının yapacağı iş bellidir. Yargıç talebin zamanında yapılıp yapılmadığına, şekil şartlarının uygun olup olmadığına, tekzip metninin suç unsuru içerip içermediğine veya üçüncü kişilerin haklarını ihlal edip etmediğine bakacaktır. Yargıca başka bir denetim yolu tanınmamıştır. Düzenleme hukuka aykırıdır.
Oysa yürürlükten kaldırılan 5680 sayılı Basın Yasasının cevap ve düzeltme hakkını düzenleyen 19 uncu maddesinin (III) bendinde Sulh Ceza yargıcına tanınan bir başka hak daha vardı. tekzip metni yayınlanmayan kişi Sulh Ceza yargıcına başvurduğunda yargıç öncelikle tekzip metninin suç teşkil edip etmediğini, yayınla ilgisi bulunup bulunmadığını ve şekil şartlarını inceleyecektir.
Yani buraya kadar yeni Basın Yasası eski yasadaki koşulları korumuştur. Ama eski yasanın 19/III fıkrasında Sulh Ceza Yargıcı ayrıca tekzip metni üzerindeki tüm incelemelerini bitirdikten sonra; cevap ve düzeltme metninin aynen yayınlanmasına veya uygun göreceği değişiklikleri yaparak yayınlanmasına karar verebilecektir.
Yeni basın yasasında tekzip metni üzerinde Sulh Ceza Yargıcına uygun göreceği herhangi bir değişiklik yapma veya bir kısmının yayınlanmasına karar verme gibi bir seçenek tanımamaktadır. Dolayısıyla yeni yasa yargıç denetimini kısıtlamıştır. Artık yargıcın uygun göreceği bir değişiklikle tekzip metninin yayınlanmasına karar verme olanağı kalmamıştır.
Bu yasal düzenleme "hakların kötüye kullanılmasına" neden olacaktır. O yüzden yargıçlar suç teşkil eden tekzip metinlerinin yayınlanması isteklerini reddetmelidir.
Tekzip metinleri üzerinde uygun gördükleri değişiklikleri yaparak cevap ve düzeltmelerin düzeltilmiş haliyle yayınlanmasına karar verme hakları olduğu görüşündeyim.
Aksi takdirde tekzip edenler; "yasal cevap ve düzeltme hakkımızı kullanıyoruz" diye diye laik, demokratik hukuk düzeninin altını oymaktan geri durmayacaklar. Yargı bu isteğe geçit vermemelidir. (Fİ/BA)