Türkiye’de hem devlet hem de global hazır giyim markaları işçilerin sosyal güvencesi olan sigortalılığı tedarikçi küçük işletmelerin insafına bırakmış görünüyor.
Markalar bu işletmelerdeki çalışma koşullarına ve kayıtdışılığı engellemeye dair “davranış kuralları” açıklamış olmalarına rağmen ne yazık ki uygulamada çok zayıf kalıyorlar.
Yoğun ve ucuza çalışan işçiler için sigortalı çalışıp emekli olmak uzak bir hayal haline gelmiş.
Temiz Giysi Kampanyası Derneği’nin 2022 bahar aylarında yaptığı araştırmaya göre tekstil sektöründe işçilerin büyük bir kısmı kendini sigortasız çalışmaya mecbur hissediyor. Sigortasız çalışmak ve fazla mesai “normal” kabul ediliyor. Çocuk işçiliğin yaygınlığı, düşük ücretler ve yoksulluk döngüsü kayıtdışı istihdamdan besleniyor.
TIKLAYIN - "Güvencesiz olmak, hiçbir hakka sahip olmamak anlamına geliyor"
Kayıtdışı istihdamın yoğun olduğu bölgelerde 62 işçi ve 19 işverenle yapılan araştırmanın raporu, Türkçe ve İngilizce dillerinde yayınlandı.
Raporda sektörün kanayan yarası kayıtdışı istihdamın nedenleri ve sonuçları doğrudan sektörde çalışanlar ve atölye sahiplerinin deneyimlerine dayanarak tespit ediliyor.
Kayıtdışı istihdamı azaltmaya ve önlemeye ve sektörün ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak markara ve devlete kapsamlı öneriler sunuluyor.
Tekstil sektöründe resmi kaynaklara göre kayıtdışı istihdam oranı yüzde 50’ye yaklaşıyor, ancak sahada gözlenen denetim yetersizliği dikkate alınırsa bu oranın gerçekte çok daha yüksek olduğu açık.
Çocuk işçilik ve yoksulluk döngüsü
Kayıtdışı, yani sigortasız çalışmanın bu derece yaygın olması okul çağındaki çocukların eğitimden uzaklaşarak istihdama kaymasını kolaylaştırıyor. Araştırmaya katılan tekstil işçilerinin büyük çoğunluğunu genç işçiler oluşturuyor.
Araştırmanın yapıldığı 2022 bahar aylarında kayıtdışı çalışan tekstil işçilerinin çoğunluğunun maaşları 3000 - 4000 lira olurken makineci ve ustabaşı gibi kalifiye işçilerinki ortalama 5000 liraydı. Bahar aylarında dolar kuru 14-16 lira, asgari ücret ise 4253 liraydı.
Genç bir işçi şimdiye dek sigortasının olmayışı nedenin şöyle anlatıyor: ‘‘O zamanlar çocuktuk. Yaş tutmuyordu sigortaya. Mecbur öyle çalıştık işte. Başka seçenek yoktu.’’
“Davranış kuralları” uygulanmıyor
Devlet kadar, büyük hazır giyim markaları da sektördeki kayıtdışı istihdamdan haberdar. Yasaların yanı sıra markaların da tedarik zincirindeki işletmelerdeki çalışma koşullarına dair “davranış kuralları” adı verilen düzenlemeleri mevcut. Ancak denetim ve bilgilendirmenin yetersiz olduğu koşullarda ne yasalara ne de davranış kurallarına riayet ediliyor.
Markaların denetimi ürün kalitesiyle sınırlı kalırken, tedarik zincirindeki ilk halkadan sonraki alt işverenleri tümüyle görmezden geliyorlar.
İşçiler eksik ve yanlış bilgilendiriliyor
Sektörde çalışan işçilerin sigorta hakkındaki bilgileri çok sınırlı, çoğunlukla da eksik veya yanlış.
Bazı işverenlerin yanlış bilgilerin dolaşıma girmesine karşı önlem almayarak bundan faydalandığı anlaşılıyor.
Bir işçi “Sigorta isteseler de yapılmaz, atölyenin 20 işçi sınırı var; istedim. Yaparız dedi ama kaldı.” diyor. Raporda sigortalı çalışma hakkındaki birçok yanlış bilgi düzeltiliyor.
Amaca uygun denetim yapılmıyor
Sektörde denetim konusunda hem markaların hem de devletin sorumluluğu bulunuyor. Ancak denetimler çalışmanın sağlıklı yürütülmesinden çok kazancın sağlanması ve bölüşülmesine odaklanıyor.
Devlet ise vergi toplamak için işyerlerinin maliyeye kayıtlı olmasını denetliyor olsa da, kayıtdışı istihdamın önlenmesine yönelik bir denetim gerçekleştirmiyor.
Mülakat yapılan işçiler arasında bu konuda markaların veya devletin bir denetimine şahit olduğundan söz eden çalışanların sayısı, 62 işçi arasında sadece 4 kişi (yüzde 6).
Bu işçilerden biri denetimi eski bir anı olarak anlatıyor: “Sadece bir kere çok küçüktüm detaylarını hatırlamıyorum ama zabıta gelince bizi işyerinin bodrumuna indirmişlerdi.”
İşverenler denetimden rahatlıkla kaçıyor. Bir işveren “Denetim yapıldı fakat ceza yemedik, çünkü sigortasız çalışanları arka kapıdan çıkardık.” derken bir başkası, “Zaten böyle denetimlerde genelde ya para verip anlaşırsın. Bu tür durumlar her yerde oluyor. Yarın öbür gün başıma gelse ben burayı yakar kavururum. Buradan mahalleden çıksam herkesin işçilerini toplattırım.” diyebiliyor.
İşçilerin hayalleri kırık, hayatları zor
Kayıtdışı istihdam işçilerin tatil, izin, tazminat, işsizlik maaşı gibi haklarından mahrum kalmasına, günde 10-12 saati bulan çalışma saatleri ile düşük ücretli çalışma koşullarına mecbur olmasına yol açıyor.
Tekstil sektöründeki mevcut çalışma koşulları ve kayıtdışı çalışmanın “normalleşmesi” işçilerin geleceğe dair hayal kurmasını engelliyor, onları “günü kurtarmaya” mecbur kılıyor.
Araştırmaya katılan işçilerin yüzde 80’i kayıtdışı çalışmaktan kaynaklanan kayıpları arasında emeklilikten hiç bahsetmiyor, kendilerine hatırlatıldığında da umutsuzluklarını dile getiriyor.
Raporun tamamına ulaşmak buraya, Temiz Giysi Kampanyası’nın diğer raporlarına göz atmak için de buraya tıklayabilirsiniz.
(HA)