Women Who Tech’in raporuna göre, #MeToo etiketinin özellikle iş yerinde cinsel tacizin olduğunu göstermek çabasıyla 2017’de sosyal medyada yayılmaya başlamasından bu yana teknoloji çalışanı veya kurucusu olan kadınların yüzde 40’ından fazlası yakın zamanda bir patron veya yatırımcı tarafından taciz edildiğini açıkladı.
Teknoloji alanındaki çeşitliliği ve finansmanı artırmak için kadınların liderliğindeki girişimler ve yatırımcılardan oluşan bir ağ içeren sivil toplum kuruluşu Women Who Tech yaptığı araştırmayla, teknoloji endüstrisindeki birçok kadının, çalışanlar ve kurucular olarak deneyimlerini etkileyen toksik çalışma kültürleriyle hala karşı karşıya olduğunu tespit etti.
esitlikadaletkadin.org'dan Gamze Düşmez'in cnbc.com'dan yaptığı çeviriye göre, Kuruluş, 1000’den fazla teknoloji kurucusu, çalışanı ve yatırımcıyla yaptığı ankette, bugün teknoloji çalışanı olan kadınların yüzde 48’inin iş yerinde tacize uğradığını ve yüzde 42’sinin tacizin bir amiri tarafından yapıldığını söylediğini ortaya koydu. Ankete göre, kadınların yüzde 43’ü tacizin cinsel olduğunu ve hatta bazıları terfi karşılığında seks teklifi aldıklarını belirtti.
Women Who Tech’in kurucusu Allyson Kapin, CNBC Make It’e yaptığı açıklamada, teknoloji endüstrisinin, geçmişte şirket liderlerini ve yatırımcıları sadece devam eden cinsel taciz eylemlerinden değil, aynı zamanda cinsel ayrımcılıktan sorumlu tutmayarak kötü bir iş çıkarmasından dolayı bu rakamlara şaşırmadığını söyledi.
Sümen altı edilmek isteniyor
Kapin, #MeToo hareketinin bir sonucu olarak, şirketlerin uzun süredir sümen altı ettikleri meselelerden sorumlu tutmaya zorlayan daha fazla cinsel taciz vakasının ön plana çıktığını gördüklerini belirtti. Kapin bu konuda en iyi örnek olarak Google’ı verdi.
Şirket, Android’in yaratıcısı Andy Rubin’e kendisinin reddettiği hakkındaki cinsel taciz suçlamalarının ardından 2014 yılında şirketten ayrıldığında 90 milyon dolarlık bir tazminat ödedi.
Hissedarlar da 2019 yılında, Rubin aleyhindeki iddialar da dahil olmak üzere cinsel istismar vakalarını örtbas ettiği ve kötüye kullandığı iddiasıyla Google’ın ana şirketi Alphabet aleyhine dava açtı. Alphabet bu yılın başlarında, yöneticilerin cinsel taciz nedeniyle soruşturma altındayken artık tazminat alamayacaklarını kabul ederek davayı çözdü.
Kapin, hissedarların Rubin’in durumuna tepkisinin #MeToo hareketinin etkisinin doğrudan bir sonucu olduğunu söylüyor. “Ama,” diye başladığı sözünü Kapin, “kitlesel ölçekte taciz azalmadı. Aslında taciz hücreleri arttı” diye bitirdi.
Aslında Kapin, bu hareketin teknoloji alanındaki bazı kadınlara seslerini duyurma ve taciz edenlere karşı harekete geçme cesareti verirken, sektördeki hesap verme sorumluluğu eksikliğinin diğer kadınların sessiz kalmasına neden olduğunu vurguladı. Tacize uğrayan kadın teknoloji çalışanlarının kabaca yüzde 45’i, olayı üst düzey yöneticilere bildirdiklerini söylemesine rağmen bu rakam, Women Who Tech’in 2017 anketinde bu olayları bildirenlerin yüzde 55 olan oranının altında çıktı. Kapin, bu süregelen sessizliğin, kadınların yüzde 67’sinin şirketlerinin taciz iddialarını nasıl ele alacağına pek güvenmemelerinden ve işverenlerinin yanıt yöntemine inanmamasından kaynaklandığının altını çiziyor.
“Taciz kültürü hoş görülemez”
Kapin, insan kaynakları departmanlarının bu dinamiği değiştirmek için tacizle mücadele atölyelerinin ötesine geçmeleri gerektiğini, çünkü bunun tek başına sorunu çözmeyeceğini kaydederek, şunları söyledi:
“Sorun, zehirli bir taciz kültürünü hoş görmediğiniz ve şirkette çalışan kişilerin taciz olaylarını güvenli bir şekilde bildirmek için gidebilecekleri misilleme kültüründen ve tacizde bulunan gerçek kişilerin sorumlu tutulacağından korkmayacakları bir yere sahip olduğu bir kültür ve değerler dizisi yaratmaktır.”
Kadın kurucuların taciz edilmesi
Şirket liderlerini sorumlu tutan insan kaynakları departmanlarına ek olarak Kapin, teknoloji endüstrisinin, yatırımcıları kadın kuruculara karşı cinsel ayrımcılık ve cinsel istismardan sorumlu tutma konusunda da daha iyi bir iş çıkarması gerektiğini belirtti.
Women Who Tech’in anketine göre, bugün kadın kurucuların yaklaşık yüzde 44’ü teknoloji sektöründe tacize uğradığını bildirdi. Tacize uğradığını söyleyenlerin yüzde 43’ü tacizin son 12 ay içinde gerçekleştiğini ve birçok kadın kurucunun, yatırım fonu ve tanıtım karşılığında açıkça seks teklifi aldığını açıklamasıyla yüzde 40’ı tacizin özellikle bir yatırımcıdan geldiğini ortaya koydu.
Ankete göre, kadın kurucuların yaklaşık yüzde 50’si erkek olsalardı daha fazla para toplayacaklarının kendilerine iletildiğini ve yüzde 55’i “özellikle kadın olmaları nedeniyle fon toplarken farklı muamele gördüklerini” düşündüklerini bildirdi.
İnternet üzerinden yayın akışı hizmeti veren kweliTV’nin CEO’su ve kurucusu DeShuna Spencer, bir yatırımcı tarafından cinsel tacize uğramamasına rağmen, para toplama yolculuğunu etkileyen birçok cinsiyetçi yorum aldığını anlattı.
“Bir yatırımcı bana çok genç göründüğümü ve 28 yaşını doldurduktan sonra kadınlara yatırım yapmanın zor olduğunu, doğru bir yaşta olduğumu söyledi” diyen Spencer, aynı yatırımcının belirli bir yaştan sonra “tüm kadınların yapmak istediği tek şeyin çocuk sahibi olmak ve işi o kadar da önemsemeyeceklerini söylediğini” de kaydetti. Spencer, bu duyguların benzer bir başka yatırımcı tarafından da dile getirildiğini ve kendisine bir kadın olarak bu işte yaşını asla söylememesini tavsiye ettiğini, çünkü 30 yaşın üzerindeyse yatırım yapmakta zorlanacağını gerekçe gösterdiğini ifade etti. Spencer, bugüne kadar yaşını halka açık olarak paylaşmayı reddettiğini de itiraf etti.
Spencer, küratörlüğünü yaptığı bağımsız filmler, belgeseller, web dizileri ve etkinlikler aracılığıyla küresel olarak Siyah hikayeleri paylaşmaya odaklanan bir platform olan kweliTV’nin 2017 lansmanından bu yana, yatırım için sadece 100 bin ABD doları topladığını, ancak bu yılın başlarında faaliyete geçen Quibi yayın şirketinin yaklaşık 2 milyar dolarlık fon sağlamasına rağmen yeteri kadar abonesi olmadığı için altı ay sonra kapandığını belirtti.
Spencer, sermaye artırmada karşılaştığı zorlukların, diğer kadınların, özellikle de beyaz olmayan kadınların sektörde karşılaştığı zorluklardan farklı olmadığını bildiğine dikkat çekti. Verilere göre, 2019’da risk sermayesi finansmanının sadece yüzde 2,7’si yalnızca kadınların kurduğu şirketlere gitti. Risk sermayesi yatırımlarının sadece yüzde 0,64’ü 2018 ile 2019 arasında Siyahi ve Latin kökenli kadınlar tarafından kurulan şirketlere verildi.
"Firmaların yüzde 65'inin kadın ortağı yok"
Kapin, sorunun bir kısmının, yatırımcı kararlarında önyargıya ve cinsiyetçi yorumlar veya uygunsuz davranışlar için çok az hesap verebilirliğe yol açan yatırımcı alanının hala çoğunlukla beyaz erkeklerle dolu olması olduğuna inandığını söylüyor. Bu yılın başlarında, kadın kurucuların ve fon sağlayıcıların başarısını hızlandırmaya odaklanan bir kar amacı gütmeyen kuruluş olan All Raise, 2019’da her zamankinden daha fazla kadın sermaye riski ortağı olurken, sermaye riski firmalarının yüzde 65’inin hala bir kadın ortağı olmadığını ortaya koydu.
Sektörün çeşitlilik sorununu çözmeye yardımcı olmak için Kapin, teknoloji lideri Kate Brodock ile birlikte 2019’da W Fund’ı başlattı.
Kapin, şunları söyledi:
“Paramızı alıyoruz ve yeterince temsil edilmeyen girişim kurucularına doğrudan fon sağlıyoruz. Ve ihtiyacımız olan şey bu. İşleri dürüstçe yeniden organize edecek ve farklı şekilde yapacak risk sermayesi dünyasına gelen büyük yatırımcılara ihtiyacımız var. ”
Endüstrinin şu anda, çoğunluğu beyaz erkek olan risk sermayedarlarının kendilerine benzeyen ya da elit okullara gitmiş kişilerce kurulmuş şirketlere yatırım yaptıkları eski bir okul zihniyeti olan “şekil tanıma” altında faaliyet gösterdiğini belirten Kapin, Brodock ile birlikte başlattıkları yatırım fonundan tatmin olsa da, teknoloji endüstrisinin ve diğer endüstrilerin gelip işleri düzeltmek için kadınlara ve beyaz olmayan insanlara güvenmesi gerektiğini söylüyor. (EMK)
Görsel: Pixabay