"Kaynaklar kullanılmadan, yenilebilir enerji kaynaklarını değerlendiren yatırımın yapılmadan, dışa bağımlı, pahalı bir kaynağın Türkiye'ye getirilmesi, bu kaynağın atık sorununun çözülmemesi, kimseye konuyla ilgili bilgi verilmemesi nedeniyle nükleer enerjiye de ihalesine de karşıyız."
Nükleer santral, değişen her hükümetle yaklaşık 37 yıldır Türkiye'nin gündeminde. Ancak ilk kez santarlin kurulmasına dair somut adımlar atılıyor. Nükleer Karşıtı Platform'dan (NKP) Mehmet Atay'la ihale sürecini konuştuk.
Nükleer ihalesinin uygunsuz olduğunu söyleyen NKP'nin hükümete cevaplaması talebiyle yönelttiği bazı soruları şöyle:
- Rus-Türk ortaklığı karşısında ihaleye teklif veren neden başka bir grup yok? Tek teklif gelmesine rağmen ihale neden iptal edilmiyor?
- TAEK‘in değerlendirmesinde, Uluslararası Atom Enerji Ajansı‘nın (IAEA), Avrupa Birliği Enerji Komisyonu‘nun, Batı Avrupa Nükleer Enerji Denetleme Birliği‘nin (WENRA) kriterleri dikkate alındı mı?
- Bulgaristan‘daki Belene Nükleer Santralı ihalesini Rus Atomstroyexport (ASE) şirketi kazandığı halde, Avrupa Enerji Komisyonu neden hala projeye nihai onayı vermedi?
- Performansı henüz ispat edilmemiş ve 2006 yılına kadar da Batı ülkelerinde dizayn sertifikası dahi alamamış bir teknoloji nasıl kabul edilebilir?
- Dünyada ilk defa, deniz sıcaklığının hava sıcaklığından daha yüksek olduğu bir bölge olan Akkuyu‘da kurulacak 4 tane VVER-1200 santral nedeniyleher gün milyonlarca ton deniz suyunda çözülmüş nitrojen, sülfür gibi sera gazlarının/tuzlarının atmosfere karışacağı ve bölgedeki asit yağmurunu tetikleyerek bu bölgenin tarım sanayisini ve insanların sağlığını 10 yıl içinde nasıl etkileyeceğini biliyor musunuz?
Nükleer santral için önesürülen kaynakların yetersiz olduğu argümanına Atay "Yenilebilir kaynakları kullanmıyoruz. Örneğin suyun sadece yüzde 30'unu kullanıyoruz. Üstelik, güneş, rüzgar, su sağlam yatırımlarla, doğru yöntemlerle kaçak elektrik kullanıma, verimsiz su kullanımına son vererek santralden çok daha uzun vadede verimli olacaktır" yanıtını veriyor.
Atay'ın verdiği bilgiye göre 2007 sonu itibarıyla, 40.836 MW olan kurulu gücün yüzde 66,7'si termik, yüzde 33.3'ü hidrolik ve yenilenebilir kaynaklardan oluşuyor.
Nükleer karşıtı mücadelenin yönünü sorduğumuz Atay şöyle diyor:
"Yıllar önce başlayan mücadele son yıllarda yavaşlamış, katılım azalmış olabilir. Ancak bu mücadelenin olmadığı anlamına gelmez. Sonuçta çok uzun erimli bir mücadeleden bahsediyoruz. Üstelik önümüzde santral süreciyle uzun yıllar var. Geri çekilme mücadelenin sürmesini engellemiyor. İnsanlar süreci değerlendiriyorlar."
Doğalgazda yurtdışına, özellikle Rusya'ya bağlılığa değinen Atay yine enerji kaynağında çeşitlilik diye lanse edilen nükleerde de dışa bağımlılığın asla güven verici olmadığını söylüyor.
"Nükleer ihalede Rus grup çok yüksek bir fiyat verdi. Hani ucuz enerjiydi? Pahalı bir yatırımı borçlu olan bir ülkede yabancı bir firmaya yaptırmaya çalışmak kabul edilemez." (EZÖ)