Sakman: Tecridi yaşamışlardan ve yaşıyor olanlardan özür diliyoruz
Dün (Çarşamba) saat 12:00'de İstanbul Barosu Stajyer Eğitim Merkezi'nin (SEM) tecrit odalarına çevrilen salonunda başlayan oyun on iki saat sürdü. Oyun boyunca F Tipi cezaevi koşullarının yaşatıldığı atmosferde tecritte tutulanları aydınlar, sanatçılar oynadı. Katılımcılar oyunun tecridin nasıl olduğunu anlamaya ve onu kamuoyuna aktarabilmeye yönelik olduğunu ifade etti.
Oyunun sonunda yazılan izlenimlerden oluşan dilekçeler Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e bir heyet aracılığıyla iletilecek.
İzlenimler şöyle:
Sevim Belli: Bizim yaşadığımız zamanlardan daha baskıcı bir hava. Bir an gerçekten o düşmanca ortamda yaşadığımı, gerçekten yaşadığımı sandım ve bunaldım. Aslı korkunç olmalı. Tüm halkımızdan ilgi ve dayanışma bekliyorum.
Dr. Şebnem Korur Fincancı: Bu alanda çalışan bir hekim olarak hastalarımla empati kurabildiğimi sanıyordum, yanılıyormuşum. Bu bir oyun içinde dahi olsa, yaşamak tanıklık etmekten çok başka, çok daha ağır. Tecrit bir işkence ve bu işkencenin yeryüzünden silinmesi için elbirliği, yürek birliği yapmaktan başka çaremiz yok.
Aktrist Ayla Algan: Türk tiyatrosu kurucusu Muhsin Ertuğrul seyirci için der ki; 'Seyirci oyuna alnında beyaz bir kağıtla gelir. Oyun bittikten sonra beyaz kağıt görünen, görünmeyen notlarla doludur.' İşte böyle yararlı notlarla bilinçlendim. Çok yararlıydı.
Müzisyen Vedat Sakman: Geçmişte tecridi yaşamış ve bugün ne yazık ki hala yaşamakta olan kardeşlerimizden özür diliyoruz. Yaşadığımız sürece insanlık adına her zaman onların yanında olduğumuzu bilmelerini istiyoruz.
Sağlam: Geriye on saatim kaldığını biliyordum peki ya bilmeseydim?
Sanatçı Hasan Sağlam: Yaklaşık iki saatlik bir tecrit denemesi ya da oyunu: son on saat kaldığı için vaktimi doldurmaya çalıştım. Ancak bir an sonrasının hiç olmayacağını düşünmek korkunç. Düşünün ki uçurumun başındasınız ve sonunun ne olacağını kestiremiyorsunuz, sakat kalabilir hatta ölebilirsiniz...
İnsan hayal edebilir. İnsan ev sahibi olmayı, iş sahibi olmayı hayal edebilir. Ama cezaevine girmeyi hayal etmez. Mücadele etmek kişinin insanlık onuru için özel tercihidir. Ama tecrit asla tercih değildir. Elbette kazanacağız.
Tiyatro yönetmeni Emre Koyuncuoğlu: Çok heyecanlandım. Çok etkilendim. Düşündüğüm bir sürü şeyin somut halini gördüm. Bu birlikte ve çok seslilikle çok daha fazla insanlarla paylaşılabilir olacak. Öyle gözüküyor.
Meriç: En güzeli yaşatarak anlatmak
Müzisyen Atilla Meriç: Bu insanlık dışı davranışı bir birey olarak yaşamak beni bu konuyla ilgili daha duyarlı bir hale getirdi. Bu konuyla ilgili mücadelenin istikrarlı bir biçimde devam etmesini umuyorum. Kendi adıma her türlü katkıyı sunmaya devam edeceğim. Çok iyi bir anlatış biçimiydi. En güzeli, yaşatarak anlatmaktır. Umarım en kısa sürede bir netice alınır, mücadelemizin devamını diliyorum.
Aktör Metin Coşkun: 'Tecrit' denen duyarsızlık örneğinin ne anlama geldiği hakkında artık daha fazla fikrim var.
Grup Yorum'dan İnan Altın: Bugün burada sanatçı dostlarımızla "tecrit" uygulamasını temsili olsa da yaşadık. Temsili olanı bile bize pek çok duyguyu yaşattı. Tecrit uygulaması, bir yandan da doğal bir direniş süreci başlattı. Oyun kurgulanırken olmasa da, doğal bir direniş geliştirildi. Katılımcılar onurlu bir adım attılar. Bu onuru taşımak mutluluk veriyor.
Ergündoğan: Yaşayınca 'insanlık onuruna aykırılığı" fikri somutlaştı
Birgün Gazatesi yazarı Yalçın Ergündoğan: F Tipi Cezaevi ve "tecrit" uygulamasının farkındaydım. Ama bu farkındalığım, şu anda bizzat yaşadıklarımla somutlaştı. Gerçekten bu uygulama "insanlık onuruna" aykırı. Hiçbir canlıya baskı, eziyet ve kötü muamele yapılmamalı. Gerekçe ne olursa olsun.
Dr. Cem Cemal İşyapan: F Tipi hapishanelerin dehşetini yaşamadan anlamak mümkün müdür? Ben pek öyle olabileceğini sanmıyorum. Ancak bu etkinlik her şeyiyle farklıydı. Altı yıldır ülkemizde devam eden F Tipi hapishane veya hücre karşıtı mücadele sürecine çok önemli ve özgün bir katkı sağladığına inanıyorum.
Aktrist Gülsen Tuncer: Türkiye'de ve dünyada bu anlayış değişmeli.
Müzisyen Mehmet Gümüş: Hayatımın önemli bir dönemi cezaevlerinde geçti. İnsanca yaşama hakkını savunan herkesin tecride karşı olması ve bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğine inanıyorum. Tecrit insanları yalnızlaştırmak ve haklı talebinden uzaklaştırmaktır. Yani insanları yok etmenin bir başka biçimidir.
Pamir: Sonunda bütün rollerden sıyrılmayı başardık
Mimar Tülin Güven: İnsan görmeden yaşamak, onlar yokmuş gibi hareket etmek ve eşya olarak görülmek insanlık dışı bir uygulama. F Tipini anlamak için bir saatte olsa onu yaratanlara yaşatmak gerekiyor.
Sanatçı Özerk Sonat Pamir: Bu performans, insanların kendi özlerinden feragat edip onlara biçilen rollerle özdeşleşmeyi seçtiklerinde sonuçların ne kadar vahim olabileceğini göstermesi bakımından çok önemli bir çalışma oldu. Sonunda bütün rollerden sıyrılmayı başardık.
Karikatürist Ali Başboğa: Tecridi sadece kelime olarak tanımlayabiliyordum. Şimdi ise bu oyunla tecridi daha iyi anlayabildim. Duygularımı çizgilerime ve resimlerime yansıtarak toplumla daha çok paylaşmayı düşünüyorum. (EZÖ/KÖ)