Peki aradan geçen yıllarda kadınlar için neler başarabildik? Yeteri kadar değil.
BM de dahil olmak üzere, yönetim kademelerinde ve karar makamlarında kadınların hala yeterince yer almadığını görmekten üzgünüm. Gelecek UNICEF Direktörü'nün de kadın olması beni memnun ediyor ama bu az sayıdaki örneklerden biri sadece.
10 yıllık UNICEF deneyimimin ardından kadınların tüm kalkınma çabaları içindeki önemi üzerine birkaç düşüncemi aktarmak istiyorum
Erkekler savaşıyor
Kadınlar, onların durumu direkt olarak aileleri ve çocukları etkilendiğinden dolayı UNICEF'in görev tanımı içinde önemli bir yer tutuyorlar. Görevim boyunca, kadınlar ve kızlar hakkında, onların hakları, bu hakların nasıl ihlal edildiği ve bu durumun yarattığı sonuçlar üzerine konuşmadığım tek bir gün bile olmadı.
1990'dan bu yana, çatışmalarda hayatını kaybedenlerin yüzde 90'ını siviller; onun yüzde 80'ini de kadınlar ve çocuklar oluşturdu. Çatışmaların ortasında kalan siviller hastalıklar, yetersiz beslenme, yetersiz sağlık ve barınma hizmetleriyle boğuşmak zorunda kalıyor.
Fakat deneyimler kadın ve erkeklerin çatışmalardan farklı etkilendiğini gösteriyor. Erkekler ve oğlanlar savaşmaya ve öldürmeye zorlanıyor. Oğlan çocukları asker olmaya, insanlık dışı şiddet görüntülerine tanık olmaya itiliyor. Çocuk askerliği konusu tüm dünyanın gündeminde ve hala çözülmeyi bekliyor.
Kadınlar tecavüze uğruyor
Ya çatışmanın ortasında kalan kadın ve çocuklar?
Son 20 yılda, tecavüz ve cinsel şiddetin bir savaş taktiği olarak, toplulukların moralini bozmak ve aşağılamak için kullanımı aşırı derecede arttı. Silahlı çatışma durumlarında kadınlar ve kız çocukları sistematik olarak tecavüze uğruyor, satılıyor, fuhuşa zorlanıyor, köle olarak tutuluyor, istenmeyen gebelik ve düşüklerle karşılaşıyor. Ve bu konular hakkında ancak konuşmaya başladık.
Beş yaşındaki kızların ya da 85 yaşındaki kadınların sistematik olarak tecavüze uğramasının önlenmesini istemek doğru ve haklı bir taleptir; radikal bir görüş değil. Hükümetlerden, BM Barış Gücü'ne gönderdikleri askerlerini sorumlu tutmalarını istemek haklı bir taleptir. Ve çatışmalardan etkilenen kadın ve çocuklara destek olmak: Bunlar temel insani değerler; "radikal" talepler değil.
"Radikal feminizm" gibi etiketler bol keseden dağıtılmaya başlanınca, sonuç insanların ayrımcılık karşısında konuşmaktan tereddüt etmesi oluyor. Fakat, eğer kendi seslerini duyuramayan marjinalize olmuş, ayrımcılığa maruz kalmış ve sömürülmüş gruplar adına konuşmayacaksak kimin adına konuşacağız?
Yıllar boyunca, Kongo, Doğu Avrupa, Darfur gibi sorun yaşanan bölgelere gittiğimde, birçok defa kadın ve kızlar bana tecavüzü ailelerine bile anlatamadıklarını söyledi. Fakat tecavüzün yankıları kasaba seviyesini aşıyor ve çok daha yükseklere, iktidarın yüksek mevkilerine ulaşıyor.
Orada karşılaştığı ise çok daha zarar verici: vurdumduymazlık. Dünya üzerindeki onlarca çatışma bölgesinde, hükümet yetkilileri binlerce kadın ve kızın tecavüze uğruyor olmasını ve suçluların cezasız kalmasını umursamıyor.
Artık, çatışma bölgesinde kadın ve kız olmanın ne demek olduğunu korkmadan konuşabilmemiz lazım. Bu zalimce suçun uygulayıcıları erkekler olabilir ama bu konuda adım atması gereken yetkililer hem erkekler hem de kadınlardan oluşuyor. Artık kadın ve çocukların hakları için konuşmaktan korkmamaları lazım.(CB/EÜ)
* UNICEF Direktörü Carol Bellamy'nin kobnuşmasını Erhan Üstündağ Türkçeleştirdi.