Kadın bedeni üzerine kurulu bir yasa olan Türk Ceza kanunu (TCK) ve Tasarı Avrupa Birliği'nin (AB) kriterlerine uydurulmaya çalışılıyor. Genel olarak yasalarda yapılan değişikliklerin AB'ye kendimizi "demokratik, değişime açık ve insan haklarına saygılı" gösterme çabalarından ibaret olduğu ortada. Nasıl mı?
İş Yasası'nda yapılan değişiklik, sadece iş yaşamında kadın-erkek eşitliğini değil, işçi haklarını da alıp götürdü. Benzer biçimde Medeni Yasa' da yapılan değişikliklerin de altı boştu.
Erke dayalı bakış değişmedikçe
Yasa koyucuların erk'e dayalı egemen bakış açısı değişmediği sürece, hangi yasaya nasıl ve ne gerekçeyle rötuş yapılırsa yapılsın, kadın bedeni, kadın hakları, insan hakları alanlarında kocaman bir boşluk ve yanlışlık yerini koruyacak.
TCK Tasarısı, özellikleri cinsel suçları düzenleyen maddeler açısından kadın örgütlerinin itirazlarıyla karşılandı... Adalet Bakanı Cemil Çiçek TCK Tasarı ile ilgili AB'den "resmi bir eleştiri gelmediğini" söyledi...
Kadından Sorumlu Devlet Bakanı Güldal Akşit "Hedefimiz, kadınları yüzde yüz tatmin edecek bir yasa çıkarmak değil" dedi...
Tasarı ile ilgili tartışmalar bitecek gibi görünmüyor.
Geçen hafta basına yansıyan görüşlerden biri, Devlet Bakanı Güldal Akşit'in yasa değişikliklerini görüşmek üzere Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) kadın milletvekilleriyle yaptığı toplantıda söylediği şu sözlerdi:
"TCK Tasarısı'nda hedefimiz, kadınları yüzde yüz tatmin edecek yasalar çıkarmak değil. Önemli olan, toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak, hassasiyetlerini önemseyecek ve eşitsizliği ortadan kaldıracak yasalar çıkarmaktır.
"Havada uçuşan, çözüm için ileri sürdüğünüz şey çok ideal olabilir ama Türk toplumu ile uyuşmayabilir. Bunları da göz önüne almak gerekir. Arzu ediyoruz ki, hem AB standartlarına uygun olsun hem kadının her türlü hakkı korunsun, ikinci sınıf muamele görmesin ama ayakları da yere bassın. Dünyanın en mükemmel yasasını çıkarırsınız ama uygulayamadıktan sonra hiçbir kıymeti olmaz."
Kadınlarla ilgili maddeler
Güldal Akşit'in yasaların uygulandığı sürece amaca ve hedefe uygunluğuna ilişkin bu sözleri, doğru ve yerinde bir saptama. Evet, yasalar önümüzü açar ama uygulamalar önemlidir. Yasanın getirdiği olumlulukların hayata geçmesi ve uygulanması için sayın Bakan'ın gereken hassasiyeti göstereceğine inanıyoruz...
* Devlet Bakanı Güldal Akşit'e bağlı Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nce Türk Ceza Kanunu Tasarısı hakkında kadınlara yönelik çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarından alınan görüşler doğrultusunda oluşturulan metin, TBMM Adalet Komisyonu'na iletildi.
Akşit, kadın örgütleriyle yapılan toplantılarda TCK Tasarısı'nda kadınlar açısından önemli görülen maddelerin tespit edildiğini, değerlendirmelerde Birleşmiş Milletler (BM) Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW), Pekin+5 ve Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi Türkiye'nin taraf olduğu temel dokümanların da dikkate alınmasına karar verildiğini söyledi.
* Devlet Bakanı Akşit, yeni TCK'deki hedeflerini açıkladı: "İncitici olmamalı, adil ve eşitlikçi olmalı, kadın-erkek ayrımı gözetmeksizin uygulanabilmeli. Önemli olan, kadınlarla ilgili hükümlerde yapılması gereken değişiklikler. Sadece belirli maddelere yönelik olacağı için, çalışmamız daha toparlayıcı ve dar çerçevede olacak."
* TCK'nin 315, 316, 317, 318, 319, 320, 321, 325, 327 ve 330. maddeleri üzerinde düzenlemeler yapılacağını vurgulayan Akşit, sivil kuruluşların da aynı maddeler üzerinde yoğunlaştığını kaydetti. Türk toplumunun bazı değerlerinin de göz ardı edilmemesini isteyen Akşit, şunları söyledi: "Hem AB standartlarına uygun olsun hem kadının her türlü hakkı korunsun, ikinci sınıf muamele görmesin, ama ayakları da yere bassın istiyoruz. Yasanın, incitici olmaması, adil ve eşitlikçi olması, kadın-erkek ayrımı gözetmeksizin uygulanabilir olması önemli. Hedefimiz kadınları yüzde yüz tatmin edecek yasalar çıkarmak değil. Önemli olan hassasiyetleri önemseyecek, eşitsizliği ortadan kaldıracak yasalar çıkarmak."
*TCK tasarısı için toplanan alt komisyon, 'ayrımcılık' gerekçesiyle kadın tanımını, olası suçların 'örgüt suçu' anlayışıyla cezalandırılmasını önlemek için de "örgüt" tanımını metinden çıkardı.
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni Türk Ceza Kanunu Tasarısı'na 'demokrasi' rötuşu yapıldı. Olası suçların 'örgüt suçu' anlayışıyla cezalandırılması uygulamasının önlenmesi amacıyla, tasarıdan 'örgüt' tanımı çıkarıldı.
Kadın örgütlerinin karşı çıktığı kadın tanımı da, 'ayrımcılık' gerekçesiyle metinden çıkarıldı. Adalet Komisyonu'nda AKP'li Hakkı Köylü'nün başkanlığında tasarı için oluşturulan beş üyeli alt komisyonun geçen haftaki toplantısına Köylü'nün yanı sıra AKP'den Bekir Bozdağ, CHP'den Orhan Eraslan da katıldı.
Komisyonda, Tasarı'nın 'Tanımlar' başlıklı maddesi tartışıldı. Önce kadın örgütlerinin 'Kadının evli, bekâr, bakire, seks işçisi olup olmaması hukuken ayrımcılık yaratacak nedenler değildir' gerekçesiyle karşı çıktığı 'kadın' tanımı ele alındı.
Komisyon üyeleri 'Kadın: Bu deyim kızları da kapsar' şeklindeki tanımın, 'ayrımcılık' olacağı görüşünde birleşti. AKP'li Bozdağ ve CHP'li Eraslan'ın ortak önergesiyle kadın tanımı metinden çıkarıldı.
Tasarı'daki 'Örgüt deyiminden, önceden belirlenmemiş suçları işlemek üzere anlaşılmış ve birleşmiş birden çok kişinin yapılanmaları ve birleşmenin dıştan gözlemi yapılabilecek biçimde oluşturulmuş bulunması anlaşılır' şeklindeki örgüt tanımı ise, tartışma konusu oldu.
CHP'li Eraslan, bu tanımla yeni bir madde ihdas edildiğini ileri sürerek, TCK'nin yürürlükten kaldırılan 141. maddesinin örtülü bir şekilde ve daha da genişletilerek getirildiğini ifade etti.
Eraslan, "Bu tanımla her şeyi örgüt sayabilirsiniz. TCK'de ayrı bir örgüt tanımına ihtiyaç yok. İlgili maddelerde gerekli tanımlar yapılabilir" dedi. Bozdağ da Tasarı'da ayrıca 'örgüt' tanımına yer verilmesinin gerekli olmadığını kaydetti.
AKP'li Hakkı Köylü ile Adalet Bakanlığı bürokratları ise örgüt tanımının Tasarı'da yer alması gerektiği, tanımın yeniden düzenlenebileceği görüşünü dile getirdi. Ancak CHP'li Eraslan ile AKP'li Bozdağ'ın verdiği ortak önerge, bire karşı iki oyla kabul edilerek, örgüt tanımı metinden çıkarıldı.
Tasarı'da yer alan 'fiili muhasamat' ibaresi de tartışma yarattı. Askeri bir terim olan 'muhasamat' ibaresinin yerine Türkçe karşılığı arandı. Bu nedenle Türkçe sözlüklere bakıldı. Eraslan 'eylemli çatışma hali' ya da 'eylemli gerginlik hali' ifadesinin konulmasını istedi. Ancak karar alınamadı. Tasarı'nın 'yargı görevi yapan' başlıklı tanımın içine 'avukatlar' da eklendi.
*Türk Ceza Kanunu üzerinde çalışan TBMM Adalet Alt Komisyonu'nun 22 Ekim'deki toplantısına "tecavüz" ve "bekaret" tartışmaları damga vurdu. Tasarının hazırlanmasında görev alan Adalet Bakanlığı Danışmanı ve Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Soyaslan'ın "Kimse bakire olmayan biriyle evlenmek istemez" sözleri tartışmaya neden oldu.
Toplantıda kadın örgütlerinin değiştirilmesini istediği, "kaçırdığı kişiye tecavüz eden kişinin evlenmesi halinde ceza almamasını" içeren madde gündeme geldi.
AKP İstanbul Milletvekili Nimet Çubukçu toplantıda maddeyi eleştirdi. Tasarının "Türkiye'nin gerçekleri göz önüne alınarak" hazırlandığını söyleyen Prof. Soyaslan ise şunları söyledi: "Kimse, bakire olmayan biriyle evlenmek istemez. Türk toplumunda tecavüze uğrayan kıza, 'Madem başına bu iş geldi, evlen' derler. Bu toplumda, kız kardeşini kaçırıp tecavüz edeni, onunla evlenmezse takır takır vuruyorlar. Bunun aksini söyleyen de sahtekardır. Kaçıran kişi ırzına geçtiği kızla evlenince daha mı iyi olmuyor? Bekareti bozulduysa onunla evlenilmeli. Evlenince de cezadan kurtulmalı."
Soyaslan, tasarının uzun süren bir çalışma sonunda hazırlandığını belirterek "Bir tuğla çekerseniz bina yıkılır" dedi. CHP Niğde Milletvekili Orhan Eraslan ise, "Bina zaten çürük" karşılığını verdi. (NM)