Türkiye Belediyeler Birliği Encümen Üyeleri ortak imzalı bir bildiriyle Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı "Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak da dahil cezai sonuç doğuracak bir onama kararı[nın] yerel demokrasimizi zedeleyeceği gibi, halkın vicdanını kanataca[ğını] ve toplumsal barışımıza zarar verece[ğini]" açıkladılar.
Bildiriyi Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı A. Serra Bucak Küçük, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Ayşe Ünlüce, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Adıyaman Belediye Başkanı Av. Abdurrahman Tutdere, Artvin Belediye Başkanı Bilgehan Erdem, Edirne Belediye Başkanı Av. Filiz Gencan Akın, Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Ari, Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem, Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan, Selçuk Belediye Başkanı Av. Filiz Ceritoğlu Sengel imzaladı. Eylül başında Yeniden Refah Partisinden istifa eden encümen üyesi Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı M. Kasım Gülpınar bildiriyi imzalamadı.
Basına ve Kamuoyuna
Bizler Türkiye Belediyeler Birliği Encümen Üyeleri olarak kamuoyunda uzun süreden beri tartışmaya açılan, Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu hakkında devam eden ve istinaf aşamasında bulunan dosya ile ilgili görüş ve değerlendirmelerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Önemle altını çizmek isteriz ki, soruşturma ve yargılama ilk aşamasından bu yana haksızca ve hukuka aykırı bir şekilde devam etmektedir.
Göreve seçimle gelen Sayın Ekrem İmamoğlu’nun, yargı eliyle siyasetten uzaklaştırılmaya çalışılması asla kabul edilemez.
Ülkemizin gerçek gündemi açlık, yoksulluk, işsizlik, gelir adaletsizliği, deprem ve belediyelerin mali açıdan yaşadığı sorunlardır. Bu sorunların tartışılması ve çözülmesi gerekirken, davanın belli odaklarca bilinçli olarak gündemde tutulması toplumun tamamında büyük bir rahatsızlık yaratmaktadır.
Hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacak ve siyasi saiklerle verilecek kararlar, demokrasimizi, birlik ve beraberliğimizi derinden yaralayacaktır.
Türkiye Belediyeler Birliği Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak da dahil cezai sonuç doğuracak bir onama kararı, yerel demokrasimizi zedeleyeceği gibi, halkın vicdanını kanatacak ve toplumsal barışımıza zarar verecektir.
Yargı organlarımızı siyasi saiklerle değil, anayasa, yasa, adalet duygusu ve ceza hukukunun evrensel ilkeleri doğrultusunda bir an önce karar vermeye çağırıyor, toplumun bütün kesimlerini hassas olmaya davet ediyoruz.
Birinci derece mahkemesince verilen hukuka aykırı kararın istinaf aşamasında, toplumun beklentileri doğrultusunda beraatle sonuçlanmasını umut ediyoruz."
Ne olmuştu?
2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin tekrarı için AKP'nin yaptığı başvurunun Yüksek Seçim Kurulunca (YSK) kabul edilerek Ekrem İmamoğlu'nun kazandığı seçimin iptali üzerine İmamoğlu'nun, iptal kararını eleştirirken yaptığı bir açıklamada, kendisine yönelik eleştirilerde bulunanlara hitaben kullandığı iddia edilen "ahmak" ifadesi YSK üyelerine hakaret olarak yorumlanmış ve kendisine karşı dava açılmıştı.
Dava sonunda ilk derece mahkemesi, İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay hapis cezası ve siyasi yasak getirmişti.
İmamoğlu davasında karar: 2 yıl 7 ay 15 gün hapis
Karar halen istinaf mahkemesinde ve onandığı takdirde hem İmamoğlu'nun hapis cezası kesinleşecek hem de siyasi yasak kararı dolayısıyla anketlerde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olması halinde iktidar adaylarını yenmesinin kuvvetle muhtemel olduğu görülen İBB Başkanı'nın siyasal geleceği engellenmiş olacak.
Ekrem İmamoğlu'nun "ahmak davası" bağlamında yargının bağımsızlığı ve iktidarın yargıyı etkileyip etkilemeyeceği konusunda farklı görüşler var.
İmamoğlu, davasını "yargısal taciz" olarak nitelendirerek, siyasi bir yasak getirilmesi ihtimalinin halkın tepkisini çekeceğini ve erken seçim olasılığını gündeme getireceğini savunuyor. İmamoğlu, yargıya güvenmek istediğini ancak dava sürecinin siyasi olduğuna inandığını ifade ediyor. Ayrıca, davanın hukuki olmaktan çok siyasi bir baskı aracı olarak kullanıldığını öne sürüyor.
İmamoğlu’ndan “ahmak” davası yorumu: Sefillik
Buna karşılık, iktidara yakın bazı yorumcular, İmamoğlu'nun bu durumu siyasi malzeme haline getirdiğini ve yargıya saygı göstermediğini iddia ediyorlar. Örneğin, Mahmut Övür, davanın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte aldığı cezayla kıyaslanmaması gerektiğini ve İmamoğlu’nun yargı kararlarına saygısızlık ettiğini savunuyor.
(AEK)