Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’ne (TTM) açılan iki ayrı davadan biri olan “derneğin feshi” davasının ilk duruşması bugün görüldü.
İki ayrı "fesih" davasından biri, 14 Nisan'da görülmüştü.
TIKLAYIN - "Valilik, Fatma Şahin'in ziyaret ettiği Tarlabaşı Toplum Merkezi'ne yok diyor"
Duruşmaya İçişleri Bakanlığı, Aile Bakanlığı avukatları katıldı. Tarlabaşı Toplum Merkezi’ni 20’yi aşkın avukat savundu.
İçişleri Bakanlığı’nın avukatı, derneğe dair hazırladıkları raporu sundu. Rapora göre, derneğinin faaliyetlerinin hukuka uygun olmadığını iddia etti. Derneğin feshini istedi.
Şunları iddia etti:
"Basın Kanunu’na göre aykırı hareket ettiler, dergileri kanuna aykırı bastırdılar. Eğitim faaliyetleri için izin başvurusu yapılmadı. Defterleri usule uygun tutulmadı.
"Basın kanuna aykırı olarak dergi çıkarttılar. Eğitim Kanunu’na aykırı davrandılar. Dördüncü olarak Tarlabaşı’nda yaşayan çocukların cinsel kimliklerini etkilemek istediler. LGBTİ+’ları normalleştiriyor. Tarlabaşı’nda yaşayanlar derneğin amaçlarını anlamayacak ailelerin çocuklarına başka görüşle empoze etti. Dernek kuruluş amacından uzaklaştı. Bu nedenle feshini istiyoruz."
"Bakanlıkların müdahilliği hukuki değil"
Derneğin avukatlarından Buse Karataş, usule ilişkin konuştu. Karataş, “Birkaç usule aykırılık var. İhbar konusundan başlayalım. İçişleri Bakanlığı vekili bakımından ihbarın koşulları oluşmadı.
“Yargılamaya müdahale edebilir, kararı etkileyebilir, bakanlığın ihbarının hukuka uygun olmadığını görüyoruz.
“Aile Bakanlığı’nın da feri müdahil* beyanda bulundular. Bakanlık bu davanın tarafı değildir. Bu daranın tarafı olmaları mümkün değil, taraf konumunu kazanamaz. Bu nedenle bakanlıkların bu davaya müdahil olma hakları yoktur."
“İçişleri Bakanlığı hakim gibi davranıyor”
Avukat Cansu Demir de bakanlıkların dilekçelerinin (İstinaf ve müdahillik taleplerine dair) kendilerine tebliğ edilmediğini belirterek, şunları söyledi:
“Valiliğin isteği ile İçişleri Bakanlığı, adeta savcı gibi sosyal medyadaki düşmanca paylaşımları kullandığını ve böyle denetim yaptığını sonrasında da bakanlığın hakim gibi bir karar kurduğunu görüyoruz.
"Şimdi de son olarak bu davada ‘karşı taraf’ olarak görüyoruz. Burada adil yargılanma hakkına ilişkin ağır bir müdahale var. Bu durum hiçbir derneğin yargılanmasında bakanlığın tarafsız olmayacağı konusunda kaygı yaratıyor. İçişleri Bakanlığı zaten denetimleri yapmıştır bu şekilde hukuk sınırlarında kalmalı.
"Her iki bakanlık neden bu dernek burada olmalı diye bakarsa birçok şey görebilir. Aile bakanlığı burada olmak yerine mahallede dayanışma çalışmaları yapabilirdi. Ayrıca tüm iddialara ayrıntılı savunma yapmak için süre talep ediyoruz.”
“Hukuken bu dava açılamaz”
Avukat Sevgi Kalan Güvercin de AYM kararlarını örnek olarak gösterdi, şunları söyledi:
“Cumhuriyet savcısının bu davayı açma yetkisi yok. Davanın usulden reddi talebimiz var. Dava, örgütlenme özgürlüğüne müdahale anlamına geliyor. Biz bu davayı kabul etmiyoruz.”
İçişleri Bakanlığının avukatı da avukatların savunmasına itiraz ettiğini söyledi.
Kararlar
Mahkeme, savcılığa ve Dernekler Masası’na davaya konu denetimde geçen savcılık dosyaları dışında soruşturma dosyası olup olmadığının sorulmasına karar verdi.
Bakanlıkların müdahale taleplerinin celse arasında değerlendirilmesine karar veren mahkeme, dernekler mevzuatıyla ilgili bilirkişi raporu alınmasına kara vererek, gerekçeli olarak açıklayacağını söyledi. Hakim, sonraki duruşmayı, 2 Kasım 2022'ye bıraktı.
Duruşma öncesinde açıklama: Derneğimizi kapatmayın
İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşma öncesinde TTM Dayanışma Grubu Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde bir basın açıklaması yaptı.
Son bir senedir bazı medya kuruluşlarının kendilerini hedef gösterdiğini belirten TTM Dayanışma Grubu 'kapatma davasının' bu hedef göstermelerin ardından geldiğini belirtti.
Kapatma davasının gerekçesinin, derneğin 'kanuna ve ahlaka aykırı hale geldiği' iddiası olduğunu ifade eden TTM Dayanışma Grubu açıklamasını söyle sürdürdü:
"Örgütlenme özgürlüğünün gerilemenin bir sonucu"
"Senelerdir yaptığı her türlü faaliyette çocuğun üstün yararı ilkesini önceleyen bir derneğin kanuna ve ahlaka nasıl aykırı geldiği sorusunun cevabı dosyada mevcut değil, çünkü TTM için böyle bir olasılık dahi mümkün değil.
"TTM örneğinde yaşananlar esasen Türkiye’de örgütlenme özgürlüğü alanındaki gerilemenin doğal bir uzantısı olduğu tespitimizi doğruluyor.
"Geçen bir aylık sürede yine bazı kesimlerin sistematik hedef göstermeleri sonucu ve yine 'kanuna ve ahlaka aykırılık' gerekçesiyle Türkiye’nin pek çok farklı ilinde kadın cinayetlerinin son bulmasına yönelik yaptığı çalışmalarla bilinen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne de kapatma davası açıldı. Hemen akabinde, tam 50 senedir özellikle eğitim olanaklarından yoksun çocuklarla çalışan Nesin Vakfı’nın da hesaplarına el konulduğunu öğrendik.
"Kısa sürede yaşanan bu gelişmeler, Türkiye’de ifade ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırıların ardı ardına gelen kapatma davaları ve finansal olarak faaliyette bulunamaz hale getirme çabaları ile yeni bir aşamaya geldiğini gözler önüne sermekte.
"TTM Dayanışma Grubu olarak / TTM ile dayanışan sivil toplum örgütleri olarak, adil, insan haklarına saygılı ve kapsayıcı bir toplumun ancak güçlü bir sivil toplumla birlikte inşa edilebileceğine inanıyor, örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırıların durdurulmasını ve sivil topluma yönelik baskılara bir an evvel son verilmesini istiyoruz.
"Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’ne açılan davaların düşürülmesini ve Derneğe yönelik nefret söylemi ve hedef göstermelerin önüne geçilerek Derneğin bir an önce güvenli bir şekilde çalışmalarına devam edebilmesini talep ediyoruz.TTM bizimdir, TTM kapatılamaz."
TIKLAYIN - Tarlabaşı Toplum Merkezi'ne kapatma davası: "Öfke, üzüntü, direnç"
(EMK)