Kolaylaştırıcılığını Yeşiller'in tarım çalışma grubu sözcüsü Dr. Süleyman Yılmaz'ın üstlendiği panelin konuşmacıları Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi başkanı Ahmet Atalık ve İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr Kenan Demirkol'du.
Atalık, tarım ilaçlarına, kimyasal gübrelere ve yeni sulama sistemlerine, genetiği değiştirilmiş organizmalara dayanan yeşil devrimlerin açılığa çözüm amacıyla geliştiğini ancak kültürlü tarıma, ilaç kullanımının artmasına, çiftçilerin bağımlı kılınmasına, kimyasalların insan sağlığına zarar vermesine ve yoğun üretimin çevre tahribatına yol açtığını söyledi.
Yılmaz: Altı milyarın 850 milyonu aç
Yılmaz açılış konuşmasında insanlığın iki milyon yıldır yiyeceğini aradığını ve hâlâ bu en temel ihtiyacına bir cevap bulamadığını, 6 milyar insandan 850 milyonunun açlıkla boğuştuğunu, bir diğer 850 milyonunun ise obez olduğunu ve geri kalanların çok büyük bir kısmının özellikle bebeklerin ve çocukların sağlıksız beslendiğini belirtti.
Demirkol: Yılda 10 kişiden 3'ü hatalı seçilen besinden ölüyor
Demirkol konuşmasına, endüstriyel tarımın ve hayvancılığın küresel ısınmayı arttırdığını gösteren bilimsel verileri sunarak başladı.
Demirkol, "İçgüdüsel olarak ve önceki kuşaklardan aktarılanlara doğru beslenirken nerede hata yaptık da beslenme bilimine ihtiyaç duyar hale geldik?" sorusunu çarpıcı örnekler vererek ve karmaşık bilimsel süreçleri gıda tüketim alışkanlıklarımızdan hareketle açıklayarak cevaplamaya çalıştı.
Şeker örneği üzerinden giden Demirkol, 1747'de şeker pancarından şeker üretilmesinin bir dönüm noktası olduğunu, İngiltere'de 1815 yılında 6,5 kilo şeker tüketilirken bugün bu rakamın 70 kiloya çıktığını ve şeker tüketim artışı ile hastalıkların artışının doğru orantılı olduğunu söyledi.
ABD'nin son 40 yıldır mısırdan şeker elde ettiğini, ülkemizde de mısırdan şeker üretecek beş fabrika kurulduğunu, bununla bağlantılı olarak şeker yasasının çıkartılarak şeker pancarı ve şeker üretiminin kısıtlandığını söyledi.
Besin seçiminde büyük hatalar yapıldığını, yıllık yaşam süresi kayıplarının yüzde 35'inden fazlasının beslenme alışkanlıklarından kaynakladığını ifade eden Demirkol, "niçin ne ile besleniyoruz?" sorusunu daha çok sormamız gerektiğinin altını çizdi.
Ulusal beslenme, ulusal tarım ve ulusal hayvancılığın bütünleşik bir sistemle düzenlenmesi gerektiğini savunan Demirkol insanların ve hayvanların ekolojik gıdayla beslenmesi gerektiğini ekledi.
Atalık: "Yeşil Devrimler" insan sağlığına zarar verdi
Atalık, tarımın tarihsel sürecini özetleyerek gıda güvenliği ile ilişkisini irdeledi.
Atalık, tarih boyunca nüfus artışı ve tarımsal üretim artışının paralel gittiğini, 14. yüzyılda Hollanda'da alternatif yöntemler bulunarak tarım devriminin gerçekleştirildiğini, bunun Sanayi Devrimine yol açtığını ve sonra da seri ve en ucuz yolla üretime dayanan endüstriyel tarımın ortaya çıktığını belirtti.
1940-1960 yılları arasında açlığa çözüm bulma iddiasıyla ortaya çıkan ve tarım ilaçlarına, kimyasal gübrelere ve yeni sulama sistemlerine dayanan 1.Yeşil Devrime tanıklık ettiğimizi fakat bu sistemin verimi görece arttırsa da tek kültürlü tarıma, ilaç kullanımının artmasına, çiftçilerin bağımlı kılınmasına, kimyasalların insan sağlığına zarar vermesine ve yoğun üretimin çevre tahribatına yol açtığını örneklerle anlattı.
2. Yeşil Devrimin yine "açları doyuracağız" diyerek bu sefer genetiği değiştirilmiş organizmaları (GDO) öne sürdüğünü belirten Atalık, GDO'ların verimliliği artırmadığını, insan sağlığına zararlı olduklarını ve tüketicinin bu konuda yeterince bilgilendirilmediğini söyledi.
İlkbahar yağışlı geçmezse tarımda kayıp büyür
Küresel ısınmayı gıda güvenliği açısından değerlendiren Atalık, şu an hububat üretiminde yüzde 20'lik bir kayıp olduğunu, ilkbahar yağışlı geçmezse dışalımın artacağını belirtti.
Tarım arazilerini ve su kaynaklarımızı korumanın elzem olduğunu söyleyen Atalık endüstriyel üretimden yavaş yavaş vazgeçilip doğayla uyumlu ekolojik tarıma ağırlık vermemiz gerektiğini vurguladı.
Organik Tarım Derneği başkanı Yalçın Engiz, organik tarım üzerine kısa bir sunuş yaptı. Panelin sonunda salonda bulunanlar kaygılarını, taleplerini ve önerilerini dile getirdiler.
Değinilen konulan arasında tarımsal arazilerin korunması, organik tarıma geçişte karşılaşabilecek sorunlar, ülkemize uygun üretim modelleri, tarımsal üretime getirilen kotalar, yeni neslin eğitimi, organik pazarlar ve tabii ki nasıl daha iyi besleniriz sorusu vardı. (BGB/EZÖ)