*Fotoğraf: AA/Arşiv
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde düzenlenen törende; partiye yeni katılan 57 mahalle muhtarını temsilen, 5 muhtara rozet taktı.
Törene CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Salıcı’nın yanı sıra Kayseri Milletvekili Çetin Arık, CHP Kırıkkale Milletvekili ve İç Anadolu Masası Koordinatörü Ahmet Önal ve CHP Kayseri İl Başkanı Ümit Özer katıldı.
Kılıçdaroğlu'nun, törende yaptığı konuşmada, "Tarihimizde olmadığımız kadar kamplaştık ve kutuplaştık. Bu doğru değil. Ben herkesin inancına saygı gösteririm" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Kimlik üzerinden siyaseti doğru bulmuyorum. Yaşam tarzına saygı göstermek zorundayız. Herkesin yaşam tarzı kendisine aittir. Birlikte olmak zorundayız ve Türkiye'nin bu kutuplaşmayı aşması lazım. Çok büyük sorunlarımız var. Düşündüğünüzden çok daha büyük.
"Dün Ağrı’daydım. Ağrının nüfusunun yüzde 54’ü, 24 yaşın altında. Her taraf genç, ama hepsi işsiz. Ne olacak bu çocuklar? 1-2 fabrika varmış. Onlar da özelleştirilmiş ve sonra kapanmış. Herkes, ‘Acaba yurtdışına kapağı nasıl atabilirim?’ onun arayışı içinde. Oradan bir Kanada damarı bulmuşlar. 10 bine yakın Ağrılı Kanada'ya gitmiş oraya yerleşmiş ama sonuçta bu memleket bizim memleketimiz. Birlikte, ortak; bu memleketi aydınlığa çıkarmak zorundayız.
"Devletin geleceği tehlikede"
"Bizim bir altılı masamız var. Her birimiz ayrı partiyiz, aslında. Her birimizin programı ayrı. Ama her birimizin bir ortak görüşü var. Az önce söylediğim görüş. Türkiye'yi aydınlığa çıkarmak zorundayız, bir rayına oturtmak zorundayız. Devletin geleceği tehlikede. Bu olmaz.
"Biz bütün komşularla dost olmak zorundayız. Niye biz Suriye’nin içişlerine karışıyoruz? Neden kavga ediyoruz Suriyelilerle? Kaldı ki Ortadoğu coğrafyasıyla biz akrabayız zaten. Akrabayız yani, orada Türkmenler yok mu? Var. Burada da Türkler var, akrabayız. Orada Kürtler yok mu? Var? Burada da var, akrabayız. Orada Araplar var. Burada da var, akrabayız.
"Türkiye dominant ülke"
"Ailesinin bir kısmı burada bir kısmı orada. Barış varken, bakın Ortadoğu’da barışı sağlamak ne demek biliyor musunuz? Türkiye'nin çok hızlı büyümesi demektir, Türkiye'nin çok hızlı kalkınması demektir. Türkiye dominant ülke, dominant Türkiye. Biz ürettiğimiz malların tamamını Ortadoğu'ya satabiliriz. Ortadoğu’yu besleyebiliriz. Onlar da büyürler, biz de büyürüz.
"Bizim Avrupa Birliği’ne; tamam, demokratik standartlarını alalım. Güzel, ama biz bütün mazlum ülkelere de örnek olmak zorundayız. Biz bağımsızlığımızı ilan ettikten sonra bütün mazlum ülkelere ülkeler de bağımsızlık ilan etti. Biz cumhuriyeti ilan ettik. Bütün o Müslüman ülkelerin tamamı cumhuriyeti ilan ettiler. Dolayısıyla biz onlara örnek olmak zorundayız.
"Siyasetçi millete hesap vermek zorunda"
"Muhtar arkadaşlar olarak sizin pozisyonunuz daha farklı. Sizler toplumun kanaat önderisiniz. Seçilmiş kişilersiniz, vatandaşın en rahat ulaştığı, seçilen kişi sizsiniz. Bakana ulaşamaz, milletvekiline ulaşamaz; diğer seçimle gelen pek çok kişi… Belediye başkanına rahat ulaşamaz ama muhtarın kapısı açıktır. Kapıyı çalar, içeri girer, varsa derdini anlatır. Sizin o açıdan güçlü olmanız lazım.
"Siyasette olmazsa olmaz bir kural vardır. Siyasetçi millete hesap vermek zorundadır. Çünkü sizin paranızı vatandaşın parasını harcıyor. Ben kendi cebimden para harcamıyorum. Sizin ödediğiniz vergileri ben harcıyorum, iktidar olduğunda harcayacağım. O zaman size hesap vermek zorundadır siyasetçi. Milletin parasını harcıyorsan, millete hesap vereceksin.
"Beni en çok eşim eleştirir"
"Partiye geliyorsunuz, benim başımın üstünde yeriniz var. Ve ben eleştiriye açık bir insanım her şeyi ben bilirim demem en doğruları ben söylerim de demem. Dolayısıyla eksiğim, hatam varsa rahatlıkla söyleyebilirsiniz, rahatlıkla tartışabiliriz. O nedenle beni evde en çok eşim eleştirir. ‘Şurada hata yapıyorsun’ der, bazen düşünürüm ‘Ya doğruyu söylüyor galiba biz burada hata yapmışız.’ Dolayısıyla o çerçevede bakmak lazım. Atalardan kalan güzel bir sözümüz var. Akıl akıldan üstündür diye öyle düşüneceğiz, tartışacağız ve kararımızı ona göre vereceğiz.”
(RT)