Amaç, savaş ve işgale ilişkin gerçekleri ortaya koymak, tarihe bir kayıt düşmek, kendi deyişleriyle, "Şiddetin olağanlaştırılmasına dur demek, hukuk üzerindeki haklarımıza sahip çıkmak, olup bitenleri dikkatle saptayıp yadsınamaz bir biçimde ortaya koymak".
Mahkemenin doğum yeri İstanbul, mekanı Onat Kutlar'ın bir zamanlar çalışmalarını kaleme aldığı Hanif Han.
IDM, her biri Irak işgalinin farklı yönlerini ele alan oturumlardan oluşuyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan ve 15-20 Mart 2005'te İstanbul'da yapılacak son oturumla sonuçlanacak oturumların amacı, "küresel vicdan"a seslenmek; dünya kamuoyunu harekete geçmeye çağırmak.
Nokta'nın Mahkeme'nin amaçları ve oluşumu hakkındaki sorularını yanıtlayan Ayşe Berktay ve Sanem Güner, IDM fikrinin mimarlarından ikisi.
Irak Savaş Mahkemesi tam olarak nedir?
Sanem Güner: IDM uzun süredir devam eden ve daha da sürme potansiyeline sahip olan küresel bir çaba, mahkeme adı yanıltıcı olmasın. Bu süreç içinde yer alan her kime sorsanız farklı bir cevap alırsınız.
IDM işgal sürecinde kamuoyundan saklanan ve sistematik bir şekilde "dezenformasyona uğratılan gerçekleri yerli yerine oturtma çabası olarak da tanımlanabilir. Susturulan seslerin dünyaya duyurabileceği bir kanal olmayı diliyoruz.
Bir diğer amacımız savaş sürecinde işlememeyi tercih etmiş mekanizmalara, üzerlerine düşeni yapmadıklarına dair bir mesaj vermek.
Ayşe Berktay: IDM bünyesinde yer alan insanlardan alacağınız farklı cevaplar bir keşmekeşe değil, çok sesliliğe ve renkliliğe işaret ediyor. Japonya'daki arkadaşlarımız farklı boyutlarını ele alırken Brüksel bambaşka bir konuya değinebiliyor. Bu farklı parçaların tümü İstanbul'da yapılacak olan son oturumda bir araya gelecek.
IDM olarak kendinizi ilk başta belirlediğiniz hedefe hangi mesafede görüyorsunuz?
A.B: Belirlediğimiz hedefler Irak'la ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, tarihe kayıt düşmek, tarihin galipler tarafından yeniden yazılma eğilimine karşı bir alternatif oluşturmak, savaş karşıtı harekete bir araç ve destek vermek, ABD'nin her türlü cezadan bağışıklık iddiasına karşı durmak, hukukumuza sahip çıkmaktı. Bu anlamda hedefe çok yakın durduğumuza inanıyorum. Tek sorun yaşadığımız alan basın, ama son toplantıda bunun aşılacağına inanıyorum.
Basın demişken, Türk ve Dünya basınının özellikle Irak sürecinde üstlendiği rolü nasıl değerlendiriyorsunuz?
A.B: Gerçeklere ve insanlığa karşı medyanın sorumluluklarını yerine getirmediği çok aşikar. Alternatif basın bütün çabasını gösterdi ama yaygın basın çok büyük bir suça zemin hazırlayarak ortaklık etti. Özellikle Amerika ve koalisyon ülkelerinde kamuoyunun şekillenmesinde medya önemli bir rol oynadı. Hala İkiz Kuleler'de Saddam'ın parmağı aranıyor.
S.G: Iraklılar ne düşünüyor konusunda özellikle hiç bir çaba göstermedi basın. Örneğin Irak'ta yaşanan tüm hezimete rağmen Bush'un popülaritesi gayet yerinde. Özellikle Amerikan basını "biz ve onlar" kavramını yaratarak, yadsınamaz bir suça imza attı bizce.
Uluslarötesi bir kimliğe sahip olduğunuzu vurguluyorsunuz. Bu noktaya nasıl gelindi, IDM ilk olarak nerede, kim tarafından ortaya çıktı?
A.B: IDM bu odalarda ortaya çıktı bir süre sonra anladık ki fikrin tek sahibi biz değiliz, tüm dünyada bizim gibilerden çok var. Esin kaynağımız BRussell Mahkemeleri. Hukuk bir takım politik güçlere göre şekilleniyor varsayımından yola çıkarak hukuku etkileyebilecek politik bir güç oluşturmak istedik. Zamanla küresel bir anlam kazandık.
Bundan sonrası için bir değerlendirme yapabilir misiniz, özellikle ABD yeni bir yönetimin eşiğindeyken?
S.G: Amerika'nın dış politikası her zaman belli bir eksen tarafında dönmüştür, böyle de devam edecektir kanımca. Kerry ya da Bush fark etmiyor, bizim yaptığımız iş devam edecek, yani Amerikan dış politikasının teşhiri.
Bugüne kadar kaç oturum düzenlendi ve mart ayında yapılacak olan neden son oturum?
A.B: Yaklaşık 20 oturum düzenlendi. Savaş devam ettiği takdirde çalışmalar devam edecek. İstanbul'da daha önce elde edilen sonuçlar bir araya gelecek ve önümüzde ne gibi alternatifler olduğuna göre bir tartışma ve değerlendirme yapılacak.
Irak Dünya Mahkemesi İstanbul'da yapılacak olan son oturumda, "Koalisyon hükümetleri insanlık dışı bir saldırı savaşı yürüterek, Irak halklarının yaşamını, özgürlük ve onurunu alenen ve hukuku ayaklar altına alarak bir suç işledi mi, bu güçlere çeşitli imkanlar açmış olan diğer ülke yönetimleri bu suça ortak mıdır, medya gerçekleri aktarmak konusundaki toplumsal sorumluluğunu yerine getirmeyerek suç işlemiş midir" gibi sorulara yanıt arayacak.
Güner ve Berktay adalet fikrinden feyz alan herkesi İstanbul toplantılarına bekliyor. (EE/BB)