"Uçak dolusu eşya taşıdı" başlıklı haberde şöyleydi:
Emekli Hava Generali Güngör Önal, Tahsin Şahinkaya'ya ilişkin olarak şunları anlattı:
Nokta: Sayın Önal, Tahsin Şahinkaya'yla çok eskiden gelen bir tanışıklığınız var. Bize o günlerini anlatabilir misiniz?
Önal: Mektep arkadaşları çok zeki olduğunu söylerler. Ama ben 1958 yılında kendisini tanıdığımda, ki o zaman binbaşıydı, silik bir subaydı. Pek tanına, bilinen birisi değildi. Albaylığının son zamanlarında zamanın Hava Kuvvetleri Komutanı'ndan generallikten vazgeçmek pahasına yurt dışı tayinini istemiştir. Selahiyetli ağızlardan duyduğumuza göre, generallik bile beklemiyordu.
Nokta: Şahinkaya'nın generallik beklemezken Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na kadar yükselmesi sürpriz mi oldu?
Önal: Ben Tahsin Şahinkaya'ya şahsen elek artığı derim. Elekten hep kaytarmıştır. Delikten düşmeden yukarıda kalmayı hep becerebilmiştir. Zaten Şahinkaya'nın üst rütbelere terfii muntazam olmamıştır. Hep birer sene atlayarak, sekerek olmuştur. Faruk Koralp ile Şahinkaya aynı sene terfi sırasına girdiler. İkisi de korgeneral. Faruk Paşa Semih Sancar tarafından Muhsin Batur'un adamı olarak bilinirdi. Rahmetli Semih Sancar da Muhsin Batur'u hiç sevmezdi. Adalet Partisi yanlısı bilinirdi. Şahinkaya'nın kendisine yaptıklarını duyduktan sonra Süleyman Demirel ne der bilmem. Faruk Koralp'in başından da talihsiz bir boşanma olayı geçmişti. Şahinkaya bunu Şura üyeleri nezdinde gayet güzel kullanmıştır.
Nokta: General olarak ilk görevi Bandırma Üs Kumandanlığıydı...
Önal: Evet. Tuğgeneral olarak, Bandırma'da ilk işini kurdu. Orada tavuk çiftliği, koyun çiftliği filan kurdu. Yine Bandırma'da olduğu yıllarda Kalebodur camiası ile ve Bandırma gübre fabrikaları camiası ile tanışmıştır. Yani Recep Gencerler, İbrahim Bodurlarla ilişkileri Bandırma Üs Komutanı iken başlar. Zaten askerlikten ziyade ekonomiye ilgi duymuştur. Özel ilgi alanıydı. 12 Eylül'den iki ay kadar evvel Hava Kuvvetleri karargahında bir öğle yemeğinde 8-10 general oturuyoruz, "Yahu" dedi, "Bu enflasyon aldı yürüdü. Parayı altına mı, dolara mı, bankere mi yatırsak? Çocuklar siz ne yapıyorsunuz?" Donup kalmıştım. Şahsi olarak hep böyle ekonomik araştırmalar içinde olmuştur.
Nokta: Siz Harp Okulu Kurmay Başkanı iken de beraberliğiniz olmuş.
Önal: Evet. Evet. Çok güzel bir noktaya temas ettiniz. Ben Harp Okulu Başkanı iken, altı daireli bir lojmanda otururduk. Harp Okulu Komutanı, Kurmay Başkanı, Harp Okulu Alay Komutanı gibi. Bu altı daireli lojmanın alt katı altı dairede oturan insanların ambalaj sandıklarını, fazla eşyalarını koyması için ayrılmış, birer bodrum odasından ibaretti. Bu odaların dördü Tahsin Şahinkaya tarafından işgal edilmişti. Şahinkaya'nın o zamanki görevi CENTO temsilcisiydi. Ankara'daydı ya, o zaman CENTO'nun merkezi. Senede 5 seyahatleri vardı. Amerika'ya, İngiltere'ye, Pakistan'a, İran'a giderlerdi. Tahsin Şahinkaya ayrıca Ankara'dan İstanbul'a bir C-47 ile eşyalarını getirirdi ve o alttaki bodruma koyardı. Hatta bir defasında, rahmetli Semih Sancar Harp Okulu'nu ziyarete gelmişti. Lojmanın üst dairesini ona misafirhane olarak hazırlatmıştık. Harp Okulu Komutanı da Tevfik Fikret Aslan'dı. Semih Sancar'ı dairesine çıkarmak için binaya girdik. Kesif bir koku yayıldı. Sancar, "nedir bu koku, buna bir bakın" dedi. Biz aşağıları, tuvaletleri kazdırdık, baktık. Bir şey yok. Sonunda anladık ki, Şahinkaya'ya ait kilitli bodrumlar, "böcekler fareler eşyalarımı yemesin" diye ilaçlanmış ve koku oradan kaynaklanıyor. Dört tane oda, lebaleb eşya doluydu. Bunlar yurtdışına her gittiğinde oradan aldığı gümrüksüz eşyalardı. Bir defasında bir C-47 dolusu eşya taşıdılar.(BB)