Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), uyuşturucu ve alkol bağımlılarının tutulduğu merkezde yaşanan bir cinsel taciz olayını haberleştirdiği için tazminata mahkum olan DV gazetesi çalışanı Erla Hlynsdottir’in açtığı davada İzlanda’yı mahkum etti.
Uyuşturucu ve alkolle mücadele için açılan merkezin müdürü ve eşinin, merkezde kalanlara cinsel taciz uyguladığı ve cinsel ilişki yaşadığı iddialarını 2007 yılında eski bir hastadan aktaran gazeteci, eğitmen yardımcısı olan müdür eşinin de tacize katıldığı yönündeki suçlamaları eleştirilerle birlikte gündeme getirince tazminata mahkum oldu.
Gazeteciye tazminatı iade edilecek
Şubat 2000’de İzlanda Yargıtayı, eğitmen yardımcısı olan müdür eşinin de hastalarla cinsel ilişkiye girdiği açıklaması ve “Bu okulda ne işi var” tespitiyle ilgili cezayı iptal etti. Ancak yüksek mahkeme “Eşi için ava çıkan birinin ilkokulda çalışması uygun değildir” şeklindeki “ceza gerektiren bir tutum içerisinde olduğu”nu ima eden teyit edilmemiş kanaat nedeniyle cezayı onadı.
AİHM, dün (21 Ekim) açıkladığı bir kararda, İzlanda’yı ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine oybirliğiyle karar verdi. İzlanda, gazeteci Hlynsdottir’e 5 bin 500 avrosu manevi tazminat ve ödemek zorunda kaldığı tazminatın karşılığı olarak da 2 bin 200 avro ödemeye mahkum edildi.
“Eşi için ava çıkma” ifadesi ceza getirdi
AİHM, İzlanda yargısının kararda, “eşi için ava çıkma” ifadesindeki “ava çıkma”nın ne anlamda okurlarca ceza gerektiren bir eylem olarak algılandığının anlatamadığını ve “ava çıkma”nın da hangi suç ve yasal düzenlemeye karşılık geldiğini belirtmediğini bildirdi.
İzlanda ülke gündemine yerleşen olayla ilgili haber yapmadan önce okul müdürüyle ve avukatlarıyla da görüşmek isteyen gazeteci bu amacına ulaşamamıştı.
İfade özgürlüğü/kişi itibarı dengesi gözetilmedi
Haberin olgusal temelde bir gerçeğe işaret ettiğini kaydeden AİHM, İzlanda yargısının tarafların görüşüne başvurmak için harekete geçen gazetecinin kötü niyetle hareket ettiğine dair bir sonuca varmak için belirgin ve yeterli bir gerekçeye ulaşamadan karar verdiğini savundu.
Ayrınca Yargıtay’a da, gazetecinin ifade özgürlüğü ile müdür eşinin kişisel itibarını koruma haklarını aynı denge içerisinde göz etmediği gibi bir eleştiri yöneltildi (EÖ).