Sanatçı ve aktivistler tarafından aktivizmden güç alan sanatçılar için tasarlanan sanat projesi TAPA’nın (Aktivistler için Dönüştürücü Sanat Projesi) 13 Temmuz – 26 Ağustos tarihlerinde gerçekleşen rezidans programının çıktıları 4 Aralık günü Barın Han’da açılacak “TABİATIMIZ” sergisi ile sanatseverlerle ve hak savunucularıyla buluşacak.
4 Aralık – 3 Ocak arasında her hafta Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri, 14.00 – 19.00 saatleri arasında gezilebilecek sergide; rezidans programa katılan ve Göç/ Mültecilik, Kadın, LGBTİ+, Sakatlık/ Beden, Türcülük/ Ekoloji başlıklarında çalışan 10 sanatçının programda ürettiği işler sergilenecek.
Kolektif çalışma yürüttüler
Programa katılan sanatçılar Erinç Seymen, Kevser Güler, Kültigin Kaan Akbulut ve Tuba Kocakaya’dan oluşan jüri tarafından yapılan değerlendirmenin ardından Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen başvurular arasından belirlendi.
TAPA 2020 Sanatçıları Asya Leman, Berfin Alyeşil, Cansu Yıldıran, Emre Özfetiş (e.x.e.e.e.a.a.), Eşref Yıldırım, İbrahim Alam, Kadir Kayserilioğlu, Kristina Golubkova, Özge Özgün ve Yağız Gülseven oldu.
Enstalasyon, fotoğraf, performans, resim, ses enstalasyonu ve video dahil olmak üzere farklı disiplin ve konular üzerine çalışmalar yapan isimler, 45 gün boyunca kent karmaşasından uzak, doğayla iç içe bir alanda birlikte yaşadılar ve üretimlerine kolektif olarak devam ettiler.
Küratöryel süreci de sanatçılar üstlendi
Sanatçıların 45 gün boyunca birlikte yaşadığı programda, rezidans sırasında ve sonrasında ürettikleri işlerin yer alacağı serginin küratörlüğünü de yine sanatçılar üstlendi. Aynı zamanda serginin kavramsal metnini de sanatçılar oluşturdu.
“İnsanı konumlandırdığımız yeri sorgulamak”
Metinde şu ifadeler yer aldı:
Transformative Art Project for Activists (TAPA) geçtiğimiz Mart ayında yaptığı açık çağrı sonrası Marmara Bölgesi’nde şehirden uzak, ormanların ve şelalelerin olduğu nispeten yalıtılmış bir yaşam alanında bir topluluğu bir araya getirdi.
Sanatla, aktivizmle ve içinde bulundukları yapılı ve yapılı olmayan çevreyle farklı ilişkilenen bu topluluk birlikte kırk beş gün geçirdi. Toplama dahil olanlar kırk beş gün boyunca kolektif yaşam adına bir aradalığın yöntemleşmesine yönelik irade gösterebilirken, bir yandan da kişisel alanların içinde işlenen derdin ne kadar devredilebildiğini deneyimlediler.
Ortaklaşmanın ölçüsünü iş bölümü ve “benzerlikler” belirlemedi. Katılımcılar, birlikte davranabilmenin asli koşulu olarak yekpare bir bütün olmayı zorlamadılar. Tek tek her unsurla biçimlenen, katılma, ekle(n)me, ayrışma, üstlenme gibi halleri hem dahil edip hem serbest bırakan, hem dağınık hem de birbirinden haberdar işlerle sonuçlanmış olan bu süreç, Tabiatımız sergisi olarak izleyicileriyle buluşuyor.
Tabiatımız her şeyin ötesinde ve her şeyi kapsayan bir başlangıç noktası olarak teolojinin, sınanabilir ama evrensel kanunlar ve karakterlerle açıklanan bir saha olarak da bilimin konusu olan doğayı kapsıyor.
Aynı zamanda insan eseri olmama haline işaret eden, insanın ve insana ait olanın karşısına konumlanan doğa fikrini de içerirken, Marmara Bölgesi’nde bir köyde karşılaşılması vaat edilen, yeşille özdeşleşebilen bayağı bir doğa imgesini de tartışmaya dahil ediyor.
Tabiatımıza doğa üzerinden yüklenen, tabii olana dair bu kalıplaşmış nitelemelerin ötesinde; bizlerin tabi oldukları da şekil veriyor. Göç, bürokratik tahakküm ve temsiliyet, bellek tahribatı, ilaç toplumu bağlamında tıp ve beden ilişkisi, internet kültürü kaynaklı cinsiyet tanımlamaları, tanık olunan travmalar ve şahitliklerimiz…
Tabiatımız, tüm bunlardan hareketle, yerleşik insan kimliğini ve insan-dışı varlıkların dünyasında insanı konumlandırdığımız yeri sorgulamaktan geçiyor.
Tabiatımızı kurarken var saydığımız her mühür, damga ve iz, bağımlı olmasak bile bağlı olduğumuz komşuluklardan, alanlardan, kurumlardan ve bizim tabi olduğumuzu ifade edebileceğimiz dolaşıklık hallerinden, oluşlardan, yıkılacak, kurulacak veya güncellenecek yeni tabiiyetlerden bağımsız değil.
TAPA Aralık ayında Barın Han’da gerçekleşecek olan ilk sergisinde misafirlerini Tabiatımız’ın tanıkları olmaya davet ediyor.
TAPA hakkında
Proje, sanat pratiğini bir aktivizm yöntemi olarak belirlemiş sanatçıları birbiriyle temas ettirmek, farklı savunuculuk alanlarından ve sanat disiplinlerinden insanları bir araya getirerek sanatın dönüştürücü etkisini arttırmak amacıyla yürütülüyor.
Rezidans süreci olarak tasarlanan TAPA, belirlenen sürede bir arada yaşam ve üretme deneyimi yaşayacak sanatçıları politik, kişisel ve sanatsal yönden desteklerken aynı zamanda sürece dahil olan sanatçılarla da şekillenecek ve güçlenecek bir ağ olma hedefi de taşıyor.
Kültürlerinin etkisiyle şekillenen duygularını, fikirlerini, deneyimlerini sanatsal süreçlerine yansıtan sanatçıların; başka bir "kültür" yaratarak yeni deneyimlere ortak olması amacıyla yola çıkan TAPA, diğer birçok rezidans sürecinden farklı olarak sanatçıların bir arada yaşam pratiğini yeniden yaratmalarını amaçlıyor.
Sanatçıların diğer sanatçıları dönüştürecek etki yaratmalarını, diğer sanatçıların etkisiyle dönüşmelerini ve dönüşüm süreçlerini sanatsal üretimlerinin odağına koymalarını bekliyor.
İletişim
* TAPA ile ilgili gelişmeleri aşağıdaki internet sayfası ve sosyal medya hesapları üzerinden takip edebilirsiniz.
(TP)