İklim değişikliğinin şiddetlendirdiği kuraklık, su varlıklarının azalması ve kirlenmesi gibi etkenlerle Türkiye’de gittikçe büyüyen bir su sorunu var.
15-20 yıl içinde su fakiri bir ülke olmamız bekleniyor. Son 60 yılda Marmara denizi büyüklüğünde sulak alan yok edildi.
Örneğin, dünyanın içilebilir nadir sularından Sapanca Gölü kirletilmeye devam ediyor. Musluk suyu kirlenince de ambalajlı su kullanımı artıyor. Ancak bunun ekolojik maliyeti çok yüksek. 1 litre ambalajlı su için 3 litre su harcanıyor. Pet şişelerin dörtte üçü 400-1000 yıl doğada çözünmeden kalıyor.
Herkesin erişebilmesi gereken bir hak olan su fiyatı gittikçe yükseliyor. Örneğin İstanbul’da suyun fiyatı son yedi yılda yüzde 135,5 arttı. Ankara’da su faturası bedeli 10 yılda yüzde 500 arttı.
Altyapı yenilensin, ücretsiz su verilsin
İşte bu sebeple Su Hakkı Kampanyası, “Susarak Yaşanmaz, susuz hiç yaşanamaz” isimli imza kampanyası başlattı.
Temel talep, yerel yönetimlerden musluklardan temiz ve içilebilir lezzette su akması için, su hizmeti altyapılarını (apartman içindeki borular da dâhil) kamu kaynaklarıyla yenilemeleri ve temel ihtiyaçlar (içme, beslenme ve temizlik) için gerekli olan suyu hanelere ücretsiz sağlamaları.
Kampanyada “Su, parası olanın satın alabileceği, şirketlerin para kazanabileceği, devletlerin gelir elde edebileceği bir meta değil” denerek hem su varlıklarını koruyan hem de tüm canlıların eşit ve adil biçimde suya erişimini sağlayan piyasa dışı kolektif çözümlerin bir an önce hayata geçirilmesi talep ediliyor.
Kampanyada toplanan imzalar 2016 yılı içerisinde; İSKİ, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve TBMM’ye iletilecek.
Bu kampanya ile nihai hedef, suyu insan hakkı olmaktan çıkaran, suyun metalaşmasına ve ticarileşmesine olanak tanıyan yasal düzenlemelerin ortadan kaldırılması. (NV)