Fotoğraf: Özge Elif Kızıl / Suruç-AA
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi, 2010 yılının mart ayı itibarıyla her ay düzenli yaptığı 'Barometre'nin 100'üncüsünü gerçekleştirdi.
KONDA, çok merak edilen konulardan biri olan "Suriyeli sığınmacılara bakış" sorusuna verilen yanıtları kamuoyuyla paylaştı.
2 bin 651 kişiyle yüz yüze yapılan araştırmaya katılanlara "Suriyeli sığınmacılarla ilişkiniz hangi seviyede olabilir?" diye soruldu.
Şubat 2016'da Suriyelilerle ilişkisi seviyesinin aynı evde olabileceğini söyleyenlerin sayısı yüzde 14'ken Temmuz 2019'da bu sonuç yüzde 7'ye düştü.
"Suriyelilere dair olumsuz bir imaj üretiliyor"
KONDA'nın araştırmasına ilişkin bianet'e konuşan Sosyolog Feray Artar, Suriyelere dair sürekli olumsuz bir imaj üretildiğini belirterek, şunları söyledi:
"Suriyelilerin pis oldukları, paylaşımcı olmadıkları, burada keyifle vakit geçirdikleri ve ülkelerindeki savaşı önemsemedikleri gibi birçok olumsuz özellik yükleniyor. Sanırım bu nedenle insanlar, Suriyeliler yaşama konusunda çekiniyor.
"Entegrasyonla ilgili başarılı bir politika yürütülmüş olsaydı, bu sonuçlar böyle çıkmazdı. Başından beri entegrasyon politikaları uygulanmadı. Bu konuda ciddi sorunlar var. Daha çok bir yerde bir sorun yaşandığında, bir kavga olduğunda oradan Suriyelileri uzaklaştırmayı tercih ettik.
"Hayatları, umutları, kaygıları var"
"Ben bugün Suriyelerle ilgili bir çalışma yaparken; hep onların bizim gibi insanlar olduğunu gösterecek bir şey yapma çabası içine giriyorum. Aslında bu bilimi amacı değildi. Ama bunun aciliyetini hissediyor ve böyle bir şey yapıyoruz.
"O insanların da evleri, hayatları, umutları, kaygıları var. Bunu bir şekilde anlatma derdi içine giriyoruz. Çünkü onlardan insanlık dışı yaratıklarmış gibi söz ediyoruz.
"Bu nedenle karşılıklı anlamayı sağlayacak, duygusal paylaşımları arttıracak faaliyetler yapılabilir. Bu anlamda sivil toplum örgütlerine sanırım büyük görev düşüyor.
"Medya negatif algıyı daha da arttıyor"
Göç Araştırmaları Derneği'den (GAR) Gülay Uğur Göksel de toplumda Suriyelilere dair yanlış bilgilendirmenin çok fazla olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Yüzde 14 de iyi bir oran değil ama bununda yüzde elli düşmesi bence ekonominin düşmesiyle doğru orantılı olabilir. Aynı zamanda vatandaşlık veriliyor söylemleri, milliyetçi kesimde daha negatif bir algıya yol açtığını düşünüyorum. Bu anlamda medyada çıkan haberlerde negatif algıyı daha da arttırıyor.
"İnsanlar Suriyelilerin kayırıldığını düşünüyor"
"Suriyelilere dair yanlış bilgilendirme çok çok yüksek. Toplum bu konuda çok bilgisiz ve gri bir alanda. Bu yanlış bilgiyi genelde medyadan ediniyor. Fakat resmi birimlerden de doğru bilgileri alamıyor.
"Toplumun bir kesiminde devletin; Suriyelileri, hastanede, eğitimde, üniversitelerde ve daha birçok yerde kayırdığını düşünüyor. 'Biz ikinci sınıf vatandaşa düştük. Suriyeliler bizden daha çok haklara sahip' şeklinde yanlış bir bilgi de var.
"Devletin ve medyanın dili değişmeli"
"Türkiye toplumu çoğu şeyde anlaşamıyor ama Suriyelilerle birlikte yaşamama konusunda çok iyi anlaşıyor. Kutuplaşmış bir toplumda insanlar Suriyelileri bir ortak nokta olarak bulabiliyor.
"Toplumu doğru bilgilendirmek noktasında hem sivil topluma hem de merkezi devlet teşkilatına görevler düşüyor. Fakat bunu hak, eşitlik ve demokratik temeller üzerinden yapmak gerekiyor. Devletin resmi söylemi, medyada ve okullarda söylem tamamen değişmeli."
Yapılan anketin sonuçları şu şekilde:
* Görseli büyütmek için üstüne tıklayın