* Fotoğraf: Anadolu Ajansı (AA) - İdlib
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Suriye'deki kolera salgınına ilişkin bugün (7 Kasım) yazılı bir açıklama yaptı.
HRW, Türkiyeli yetkililerin "kolera salgınına yol açtığına inanılan ağır su krizini kötüleştirdiğini" söyledi, çatışmanın tüm taraflarını "Suriye'deki herkes için temiz su ve sağlık hakkını güvence altına almaya" çağırdı.
HRW açıklamasında, "Türkiye'nin Fırat nehrinin su kaynaklarını Suriye ve Irak ile adil bir şekilde paylaşması ve Allouk su istasyonundan ihtiyaç halindeki topluluklara derhal su sağlaması gerektiği" ifade edildi.
HRW, "Çatışmanın tüm tarafları, insani yardım görevlilerine Suriye'nin tüm bölgelerine doğrudan ve engelsiz erişim izni sağlamalıdır" dedi.
HRW açıklamasında, Türkiye ve Suriyeli yetkililerin bölgedeki eylemlerinin su krizi ve salgın üzerindeki etkisiyle ilgili şu bilgiler paylaşıldı:
"Türkiye makamları, Fırat nehrinin Suriye kontrolündeki kısmına yeterli su akışını ve kontrolleri altındaki Kuzey Suriye'de kritik bir su kaynağı olan Allouk istasyonundan Kuzeydoğu Suriye'de Kürt liderliğindeki güçlerin elinde bulunan bölgelere istikrarlı bir su arzını sağlamıyor.
"Yardımların ve temel hizmetlerin Suriye hükümeti tarafından ayrımcı bir şekilde yönlendirilmesinin yanı sıra Suriye'nin her yerinde devam eden güvenlik ve erişim kısıtlamaları, çatışmalardan etkilenen bölgelerde uygun insani yardım ve acil durum müdahalelerini engelliyor."
"Türkiye, buna derhal son vermeli"
HRW Orta Doğu Direktör Yardımcısı Coogle da "Ülkenin özellikle kuzeydoğusundaki şiddetli su sorunları derhal çözülmezse, bu yıkıcı kolera salgını Suriyelileri etkileyen son su kaynaklı hastalık olmayacak" dedi:
"Türkiye, Suriye'deki su krizini kötüleştirmeye son verebilecek durumda olup buna derhal son vermelidir.
"Suriyeliler, medeni ve siyasal hakları için 2011'de acımasız bir hükümete karşı çıktılar, şimdi, on yıldan uzun bir süre sonra, en temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyorlar."
Koleradan 81 ölüm, 24 binden fazla şüpheli vaka
Suriye Sağlık Bakanlığı, 10 Eylül'de kolera salgını olduğunu ilan etmiş, BM'nin eski insani yardım koordinatörü Imran Riza da salgını "Suriye halkı ve tüm Orta Doğu bölgesi için ciddi bir tehdit" olarak nitelemişti.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 1 Kasım itibariyle Suriye'de koleradan 81 ölüm ve 24 binden fazla şüpheli vaka kaydetti. Kolera, 1993 yılında son vakanın görüldüğü komşu ülke Lübnan'da da yayılıyor.
Bu bağlamda çalışma yürüten HRW, Suriye'de ve Suriye ile ilgili çalışan beş uluslararası yardım kuruluşundan 10 insani yardım görevlisi ile görüştü.
Görüşülenler, "etkili bir müdahalenin önündeki başlıca engeller olarak su krizini, kuzeydoğu bölgesindeki tıbbi malzeme eksikliğini ve Suriye'nin tüm bölgelerine ilişkin toplu bilgi eksikliğini" gösterdi.
HRW durumla ilgili özetle şu bilgileri paylaştı:
"Su seviyesi kritik derecede düşük"
"2020'nin sonlarından bu yana Kuzeydoğu Suriye'yi en belirgin şekilde etkileyen ağır su krizinin çeşitli etkenleri arasında Suriye'de beş milyondan fazla insanın su ihtiyacını doğrudan karşıladığı Fırat nehrinin Türkiye'deki bölümünden Suriye kontrolündeki bölümüne akan su seviyesinin tehlikeli ölçüde düşük olması da yer alıyor.
"Bu durum su idarelerinin halka hizmet etme kaabiliyetini etkilerken, sudaki kirletici madde yoğunluğunun artması hastalığın yayılmasına neden olabiliyor.
"BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından Haziran 2021'de yayınlanan bir rapora göre, Fırat'ın batı kıyısındaki 73 su istasyonundan 54'ü kritik derecede düşük su seviyelerinden önemli ölçüde etkilendi.
"Az yağışlı mevsim ve bölgedeki yüz binlerce insana hizmet veren Allouk su istasyonundaki kesintiler krizi ağırlaştırdı.
"Türkiye, su akışını kısıtladı"
"Fırat Nehri, kuzeydoğu Suriye ve ülkenin diğer bölgeleri için en önemli su ve elektrik kaynağıdır.
"Şubat 2021'den bu yana, Türkiye makamları, Türkiye ile Suriye arasındaki nehrin Suriye'nin elinde bulunan kısmına su akışını kısıtladı.
"Nehrin Suriye'deki bölümüne su akışı 1987'de yapılan anlaşmanın öngördüğü 500 metreküpün çok altında kalıyor.
"İnsan Hakları İzleme Örgütü, Mart 2020'de, COVID-19 salgınının ortasında, Türkiye'nin Allouk istasyonundan Kuzeydoğu Suriye'de Kürtlerin kontrolündeki bölgelere yeterli su tedarikini sağlamadığını belgelemişti.
"O sırada Suriyeli 49 ayrı grup, Türkiye'nin istasyondan 'suyu kasıtlı olarak kestiğini' açıklayarak durumu kınadılar.
"Türkiye güçleri ile Kürt liderliğindeki yetkililer arasında, Allouk istasyonundan, buraya muhtaç topluluklara su sağlanması karşılığında Kürt liderliğindeki bölgelerden Türkiye'nin kontrolü altındaki bazı bölgelere elektrik sağlanmasına ilişkin Rusya'nın aracılık ettiği anlaşmalar defaten başarısız oldu."
"Şam hükümeti yardımları kısıtlıyor"
HRW'nin Beşar Esad yönetimindeki Şam hükümetinin bölgedeki tutumuna ilişkin değerlendirmesi ise özetle şöyle:
"Kuzeydoğu Suriye'de Kürtlerin kontrolündeki bölgelere yardım ulaştırılmasına Şam hükümeti tarafından uzun süredir uygulanan kısıtlamalar mevcut.
"Bu kısıtlamalar, bölgede faaliyet gösteren sağlık tesislerinin ve insani yardım gruplarının, su ve temizlik işleri altyapısının yetersiz olduğu bölgelerde hızla yayılabilen bir hastalığa müdahale etmekte zorlanmalarına sebebiyet verdi." (SD)