Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki muhtarlar sık sık muhtarlarla biraraya gelen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a seslendi: “Çağır biz de gelelim bizi de dinle.”
Sur ilçesinde 13 mahalle bulunuyor ve bu mahallelerden altısında sokağa çıkma yasağı var. Diğer mahalleler ise abluka altında.
Evrensel’den Meltem Akyol, Melikahmet Mahalle muhtarlığının önünde Melikahmet muhtarı Ali Kızgın, Ali Paşa muhtarı Behzat Sular, Ziya Gökalp muhtarı Muhsin Sanay, İskenderpaşa muhtarı Ali Ürün, Fatihpaşa muhtarı Fatih Alçı, Abdaldede muhtarı Şefik Güler, Savaş muhtarı Ahmet Şen, Lalebey muhtarı Abdullah Çelik ile konuştu.
Meltem Akyol’un haberine göre, çatışmaların sona ermesini isteyen muhtarlar, halkın yaşadığı sıkıntılara dikkat çekerken, çatışmalarla bir yere varılamayacağı görüşünü 40 yıllık geçmiş dönemleri örnek göstererek savunuyorlar.
Kızgın: Hiçbir yere gitmeyeceğim
“Melikahmet’te bin 535 hane ve yaklaşık 13 bin nüfus var. Bu insanlar yasaklarla göçe zorlanıyor.
“Şu an bir binada beş tane ev bulamazsın. Herkes kendi kapısını kapatmış.
“Mahalleye giriş-çıkışlarda üst araması ve kimlik kontrolü yapılıyor.
“Biz muhtarlar olarak bu halkın içinde her şeyi kendi gözümüzle görüyoruz.
“Melikahmet caddesinden, Urfakapı’ya kadar yasak olmayan bölge sözde. Yaklaşık 20 sokağımız var. Gündüz üç civarı hepsi gaz dolu, hiçbir eylem yokken, hiçbir insan bir şey yapmamışken de gaz atıyorlar. Gaz atıp insanları bıktırmaya çalışıyorlar.
“Biz burada muhtarlar olarak çok rahatsızız. Sözde muhtarlara değer veriyorlar, Saray’da muhtarları topluyorlar. Buraya da gelsinler. Sur’un içerisindeki muhtarların halini görsünler, bizi de bir dinlesinler.
“Vatandaşlar evlerinde yaşayamaz hale geldi. Mahalleden ayrılmak zorunda kaldılar.
“Kimse evini terk etmesin. Biz burayı terk ettiğimiz zaman onlar daha beter üstümüze gelecek. Hayır, biz hiçbir yere gitmeyeceğiz. Ölürsek kendi evimizde öleceğiz.”
Sular: Barışın yolu müzakereden geçer
“Mahallede ne esnaf iş yerini açabiliyor, ne de kimse dışarı çıkabiliyor.
“Bunun bir an önce bitmesini istiyoruz. Her iki tarafın da ateşkes sağlamasını istiyoruz.
“Biz birbirimizin kardeşi sayılırız. Eğer onlar da kardeşliği bilirlerse biz el ele verir bu işi bitiririz.
“Önce barış diyoruz, barış, barış, barış. Barışı sağlamanın yolu ise müzakereden geçer.”
Sanay: İki kişi gazdan öldü
“Yatalak hastalar var. Bunların raporları elimizde ve altı saatten fazla elektrik gittiği zaman bu adam ölecek. Elektrik kesintisi oluyor. TEDAŞ ile görüşüyoruz. Araç gönderiyor ama kontrol noktalarından içeri bırakılmıyor.
“Biz bir an önce bu yasağın kaldırılmasını ve normale dönülmesini istiyoruz.
“Evin Sokak’ta, Lale Sokak’ta camlar inmiş durumda. İnsanlar camlarını naylonla kapatmış. Gündüz biraz daha idare ediyorlar ama gece çok soğuk.
“Yasak bir an önce kalkmalı. Emniyet sokaklara rast gele gaz bombası atıyor. Şu ana kadar benim mahallemde iki vatandaş, biri Abdülaziz Taruk biri de 72 yaşında Salih Baygın Karacami Sokak’ta gazdan dolayı vefat etti. Böyle devam ederse bunlar daha da çoğalacak.”
Ürün: 40 yıllık savaşı kim kazandı?
“Bunu ancak Meclis’te bulunan dört parti bir araya gelerek çözer. Buradaki vali de diğerleri de yukardan emir alıyorlar. O yüzden buna bir siyasi çözüm bulmaları lazım.
“Ne olur, bütün büyüklere sesleniyoruz; elinizi koyun bu taşın altına. Yeter, bu insanlar ölmesin yazıktır.
“13 yaşındaki çocuk, 70 yaşındaki adam, hamile kadın… Kimse ölmesin… Bu savaşla nereye gideceğiz? 40 yıldır savaş var Türkiye’de ne oldu, kim kazandı? Oturun bunu bir konuşun.”
Alçı: Biz ne yapmışız?
“Okullarımız kapalı, halkımız göç etmek zorunda kalıyor. Kalmak zorunda kalanlar da var. İçeride epey insan var, herkes gitmiş değil.
“Diyarbakır halkı bunu hak etmemiş. Neden oluyor bunlar, niye oluyor? Biz ne yapmışız? Yetkililere sesleniyoruz, çözüm, çözüm, çözüm. Barış istiyoruz.”
Güler: Beştepe’deki insan bizi de çağırsın
“Bir an önce ben müslümanım, vicdan sahibiyim diyen insanların buna bir dur demesi lazım.
“Ben Beştepe’deki insana sesleniyorum. Hadi bir gün de Sur’daki muhtarları davet et. Biz gelip anlatalım.
“Aklı başında olan insan bu sorunu çözmeye çalışır. 24 saat elektrik kesmekle olmaz. 6 mahalle yasaklı olmaz.
“Bu insanları bu tür yaptırımlarla sindiremezsiniz. Biz çok yaşadık, kan çok gördük, gözyaşı çok gördük, alışkınız. Ben gözümü açtım savaş var, ben kapatırım, benden sonraki bir nesil de açabilir. O yüzden oturup bunu konuşmamız lazım.”
Şen: Bu kardeşlik değil
“Halk mahalleden çıkmak zorunda kaldı. Biliyorum ki onlarca ailenin gidebilecekleri yer yok, hastanelere sığınanlar oldu, camilere sığınanlar oldu. Halk çok perişan, mağdur bir halde.
“Yeter artık, artık yeter, vallahi millet perişan oldu. 19 günden beri aynı elbise üzerimde, evime gidemiyorum. Bu şekilde hiçbir şeyi başaramazsınız.
“Sizden ricam lütfen, bir an önce barış ortamının sağlanmasını istiyoruz. İçim kan ağlıyor, tutamıyorum kendimi. Ne istiyorsunuz bu halktan?”
“Bu şekilde yaparak ne Kürtlerin sevgisini kazanabilirsiniz, ne de Kürtleri kazanabilirsiniz. Kardeşlik bu değil, söylemde kardeşlik var ama pratiğe geldiği zaman kardeşlik yok. Yeter artık.”
Çelik: Ben halkın muhtarıyım, senin değil
“Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘muhtarlar benimdir’ diyor. Ben nasıl senin olacağım? Ben halkın muhtarıyım, senin muhtarın değilim.
“Halk ne sıkıntı yaşıyorsa ben de aynısını yaşıyorum. Ben halkın içindeyim, sen görmüyorsun. Gönder elemanlarını, senin imkanların var, gelsinler bir baksınlar. Bu Sur’un içinde yaşayan insanlara bir bakın.
“Ne günahımız var, ben ölüyorum, diğeri ölüyor, bu giden çocuklar hep bu vatanın çocuklarıdır.
“Bize niye farklı gözle bakıyorlar? Bunun çaresi barıştır, çözümdür. Yetkililer var, kamu var, cumhurbaşkanı, başbakan, muhalefet partileri var, konuşsunlar.” (EKN)