Su sağlıklı olmak için en temel gereksinimlerin başında geliyor. Suyun olmaması ye da yeterince ve güvenli suyun olmaması hastalıklara neden oluyor.
Aklımızdaki su ve sağlıkla ilgili soruları ve su kesintilerinde alınacak bireysel önlemlerle ilgili soruları işin uzmanına, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Çağatay Güler’e sorduk.
Su ve sağlıkla ilgili kaynaklarda “İçme ve kullanma suyu” ve “yeterli ve güvenli su” tabirlerine rastlıyoruz. Bu tabirlerle kastedilen nedir?
Fizyolojik gereksinimler, temizlik, günlük yaşam etkinliklerinde kullanılan her türlü suya “içme ve kullanma suyu” denir.
Sağlıklı ve temiz su, içerinde hastalık yapan minicanlılar ve toksik kimyasal maddeleri içermeyen ve gerekli mineralleri de dengeli biçimde bulunduran sudur. Genellikle toplumda içme ve kullanma sularının birbirinden farklı olabileceği biçiminde bir kanı vardır. Oysa kullanma suyunun yani temizlikte bulaşıkta ve çamaşırda kullanılan suyun da sağlığı tehlikeye düşürmeyecek özellikte olması sağlanmalıdır.
Miktar olarak yeterli ve kalitece elverişli suya “yeterli ve güvenli su” denmektedir. Tek bir su sistemi yeterli bir sistem oluşturmalıdır. Elverişli ve ekonomik olmalıdır. Bunun çok az bölümü içilerek tüketilse bile içilebilir nitelikte olması zorunluluğu bulunmaktadır.
Yetişkin bir insanın günlük ne kadar suya ihtiyacı var? Bu ihtiyaç nerelerde kullanılıyor?
Suyun kullanım alanları şöyle sıralanabilir:
1. İçme suyu ve yemek pişirme amacıyla
2. Kişisel temizlik, yıkanma ve bulaşık yıkama
3. Ev temizliği
4. Isıtma ve hava koşullandırma
5. Kentsel sulama
6. Sokakların temizlenmesi
7. Mesire etkinlikleri, yüzme havuzları ve oyun alanlarının sulanması
8. Süsleme amaçlı, çeşmeler, havuzlar, fıskiyeler vb
9. Su gücünden elektrik elde etme ve buhar gücü sağlanması
10. Ticari ve endüstriyel amaçlar, endüstriyel süreç suyu ve soğutma
11. Yangın söndürme ve korunma
12. Atıkların uzaklaştırılması
Bir toplumda bireylerin su gereksinimi bir kişi için 24 saatlik sürede litre olarak tanımlanır.
Yetişkin bir kişi günlük olarak iki buçuk litreye yakın suya fizyolojik olarak gerek duyar. Bunun yarım litreden fazlası katı yiyeceklerle birlikte alınır.
Fizyolojik olarak gerekli iki buçuk litre suyun yanı sıra yemek pişirme, çamaşır ve bulaşık yıkama, yıkanma ve ev temizliği için gerekli olan suyu da hesaba katmamız gerekir. Kişinin sosyoekonomik ve eğitim düzeyine göre su gereksinimi değişebilir. Kentsel yerleşim bölgelerinde kişi başına gerekli su miktarını hesaplarken endüstriyel gereksinimleri de hesaba katmamız gerekir. Bu durumda o bölgedeki sanayi kuruluşlarının sayısı ve niteliği, tarımsal amaçla kullanılan su miktarı, kişi başına gerekli su miktarının hesabı da göz önüne alınmalıdır.
Yapılan hesaplamalara göre, nüfusu beş bin ile elli bin arasında değişen yerleşim bölgelerinde yaşayanlar için 60-100 litrelik/gün suya gerek vardır.
Nüfusu elli binin üzerinde olan yerleşim bölgelerinde yaşayanların su gereksinimi ise 24 saatlik sürede kişi başına yüz ile bin litre arasında değişir. Kısal kesimde 20-25 litre/gün yeterli olabilir.
Tipik Amerikan toplumu için bu değerler ortalama kişi başına tüketim değeri olarak 600 litre/gün olarak verilmektedir. ABD’de kullanılan suyun yüzde 40’ı evlerde, yüzde 25’i endüstride, yüzde 15’i ticari amaçlı, yüzde 5’i kamuda, yüzde 15’i diğer yerlerde/alanlarda kullanılmaktadır. Evlerde kullanılan suyun kullanım yerlerine baktığımızda da yüzde 40 ile tuvalette kullanımın ilk sırada geldiğini görüyoruz. Bunu sırasıyla banyo yapma (yüzde 30), çamaşır yıkama(yüzde 15), bulaşık yıkama (yüzde 5), içme ve yemek pişirme (yüzde 5) ve diğer aktiviteler izliyor. Bu değerler ortalama yıllık değerlerdir. Yaz aylarında talep yüzde 50 daha büyük olabilir.
Kişi başına su tüketimini etkileyen faktörler nelerdir?
Kişi başına su tüketimini etkileyen etmenler:
1. Toplumsal belirleyiciler
-Ekonomik koşulları
-Kişisel alışkanlıklar ve sağlık eğitimi
-Yaşama standardı
2. Kentsel büyüme
3. Endüstriler
4. İklim koşulları
5. Su hizmetinin karakteristikleri
-Su kalitesi
-Su basıncı
-Maliyet
-Suyun ölçülmesi ya da kuruşlandırılması
-İyi işletme ve bakım sızıntılara, sistemdeki kırılmalara ve kopmalara bağlı su savurganlığının azaltılmasını sağlamaktadır.
Su kaynakları planlanırken neler esas alınmalıdır?
Su kaynakları planlanırken “ortalama günlük talebe”(averagedailydemand) göre değil “en yüksek su kullanım gününe”(maximundailyusage) göre planlanmalıdır. Genellikle yaz aylarında saptanan bir değerdir. Bu değer günlük talebin yüzde 150’sidir. Ayrıca her şebeke günün pik talebini sağlayacak biçimde planlanmalıdır. Bu değer en yüksek günlük talebin yüzde 150-300’üdür. Bu değer küçük topluluklarda ve yerleşimlerde yangın söndürme gereksiniminin eklenmesi gerekeceğinden daha yüksektir. “Güvenli su sunumu” (safeyield) tasarımlanırken belirlenen sürenin sonunda, ulaşılacak nüfusun gereksinimin sağlayacak su miktarıdır ve bu süre 10-50 yıllık bir süredir. Güvenli su sunumu yılların yüzde 95’i ya da 20 yıllık sürenin 19 yılı için yeterli miktardır. Endüstriyel bölgeler gibi güvenilirliğin çok önemli olduğu bölgelerde yılların yüzde 99’unda talebi karşılayabilecek sudur.
Normalde içtiğimiz ve kullandığımız suyun özellikleri genel olarak nasıl olmalıdır?
Bizde “İnsani tüketim amaçlı sularla ilgili esaslar geçerlidir. Sadece belirli genel özellikleri vermekle yetinebiliriz. İçme ve kullanma suyu, renksiz, kokusuz ve saydam olmalıdır. Ph’sı 6, 5-8, 5 olmalıdır. Sıcaklığı 8-16 derece olduğunda tadı hoşa gidici özelliktedir. Çok yumuşak olmamalıdır.
Lezzeti daha çok içerisindeki CO2 miktarı ve sıcaklığına göre değişim gösterir. Lezzete suyun içerisinde erimiş olan oksijenin de katkısı vardır. Genellikle 7 - 12 derece sıcaklıktaki suların susuzluğu giderici etkisi daha fazladır. Daha lezzetlidirler. 8 - 16 derece arasında bir dereceye kadar iyi bir lezzet olduğunu belirtebiliriz. 12 derece sıcaklıktaki su en lezzetli özelliktedir. 20 derecenin üzerindeki sular çok lezzetsiz ve bulantı verici olabilir. Aşırı sıcak sular haşlayıcı ve yakıcı etki yapabilirler. İçerisindeki CO2 miktarı 300 mg. az olmamalıdır. Kaynatılmış olan suyun içerisinden karbondioksit uçtuğundan lezzeti azalır. Bu gibi sular kaptan kapa boşaltılarak içerisine havadan CO2 ve O2 girmesi sağlanırsa lezzeti geri döner.
İçerisinde inorganik ve organik maddeler renk ve kokusunda önemli değişiklik yapmadan karışabilir. Ancak fazla miktarda katılmaları rengini ve kokusunu etkiler. İçimini zorlaştırabilir. Olanaksız hale de getirebilir.
Renkle bulanıklık birbirinden farklı özelliklerdir. Su bulanık bir su ise bu durum da suyun süzülmesi, renginin ondan sonra incelenmesi gerekir.
Su ve hastalıklar
Su hastalıkların oluşumunda rol oynar mı, ne tip hastalıklar su ile ilişkilidir?
Suyla ilişkili hastalıklar genellikle dörde ayrılarak incelenmektedir:
1. Subulaşık hastalıklar (water-bornediseases): Suya dışkı ve idrar karışması sonucu oluşan dışkı-ağız yoluyla bulaşma özelliğine sahip hastalıklarla, sudaki zehirli maddelerin yol açtığı hastalıklardır. Suyla yıkanan ya da su karıştırılan yiyeceklerle de bulaşır. Kolera ve diğer ishalli hastalıklar, tifo, çocuk felci, yuvarlak solucanlar ve kıl kurt, ağır metal etkilenimleri örnek verilebilir. Sudeğdi hastalıklar (water-washeddiseases) da bu gruba sokulabilir. Bu hastalıklar kirli suyun deriye, göze sürülmesi ya da değmesine bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklardır.
2. Sudangelen hastalıklar (water-baseddiseases): İçinde asalak bulunan suyun içilmesi ya da genellikle yaralı deriden geçmesi nedeniyle ortaya çıkan hastalıklardır. Şistozomiyazis ve ginekurdu gibi hastalıklar örnek verilebilir.
3. Suilişkin hastalıklar (water-relateddiseases): Suda ya da su yakınlarında üreyen sivrisinek gibi böceklerle taşınan hastalıklardır.
4. Sukıt hastalıklar (water-scarcediseases): Su yetersizliği nedeniyle kişisel temizlik uygulamalarının yetersiz olmasının yol açtığı hastalıklardır.
Yapılan birçok çalışma temizlik uygulamalarının gelişmesi ve evlere şebeke suyunun bağlanmasıyla hastalıkların görülme ve hastalıklardan ölüm hızlarında önemli azalma olduğunu göstermiştir. (CIY/HK)