10 Kasım'dan beri her Pazar saat 14'de Amargi'de Türkiye'de kadın hareketinin tarihi ve mücadele deneyimleri tartışılıyor. Saadet Özkal, Şule Aytaç, Filiz Kerestecioğlu ve Gülnur Savran'dan sonra, beşinci haftanın konuşmacısı Stella Ovedia'ydı.
Birbirine benzeyen kadınlar
Türkiye'de 80 sonrası dönemde yeşermeye başlayan feminist hareketin ilk ve en önemli kadınlarından biri olan Ovedia, konuşmasına ilk yılları anlatarak başladı:
"İlk bir araya gelen kadınlar, birbirine benzeyen, yaşları, deneyimleri, eğitimleri birbirine yakın kadınlardı.
12 Eylül'ün baskısı sürüyordu Biz de yasaklardan etkilenip ürküyorduk, evlerde yarı illegal toplantılar yapıyorduk. Neyi ne kadar yapacağımızı bilmiyorduk. Somut dergisinde yazmaya başladığımızda da durum aynıydı. Somut dergisinde bir sayfamızın olması ve bizim düzenli olarak orada yazı yazmamız hareket açısından çok önemli bir kazanımdı."
İlk ayrılık tohumları
İlk bir araya gelişlerde özel yaşamlarımızı sorguluyorduk. Bu bizi birbirimize yakınlaştıran bir şeydi. Kadınların kurtuluşuna ilişkin çözümleri tartışmaya başladığımızda dünyadaki ayrılıklar gündeme geldi. İlk ayrılıkların tohumu atıldı. Radikal feministler, sosyalist feministler, eşitlikçi feministler tanımları ortaya çıktı. Kendini bu tanımlamalar içinde bulamayanlara da münferit feministler deniyordu.
Bu ayrılıkların ortaya çıkmaya başladığı yıllar, giderek harekete farklı kadınların da katıldığı yıllardı. Artık birbirine benzemeyen kadınlar bir aradaydı ve bu da hareketin durumunu değiştirdi.
Biz ilk yıllarda, kuyruğumuza basıldığı için politika yapıyorduk, giderek kuyruğuna basılan başkaları için politika yapmaya başladık.
Bekareti reddediyoruz diyemedik
O yıllarda değinilmeyen konulardan biri bekaretti. Devlet bekarete uzanınca, örneğin memur alımında bekaret kontrolü uyguladığında ses çıkarıyorduk ama bekareti reddediyoruz diye radikal bir şey yapılmadı.
Ayna, mor iğne, boşanma
En beğendiğim iş TÜYAP'taki aynalardı. 1986'da Kitap Fuarı'nın bir köşesine aynalar yerleştirdik, kadınlar üzerine yazılar yazdı. Ayna kadınların güzelleşme çabasıyla özdeşleşen bir nesne, bir elinde cımbız, bir elinde ayna sözüne karşı kadınlar aynaların üzerine "Böyle yaşamak istemiyorum," diye yazdı. Mor iğne ve boşanma eylemleri de çok önemli ve radikal eylemlerdi.
Sosyalist kadın kurultayı
1989'da gerçekleşen kadın kurultayına ben sosyalist kadın kurultayı diyorum. Feminizmi flulaştıran bir kurultaydı. Tarihteki en önemli buluşma ondan bir yıl önce Ankara'da gerçekleşen feminist hafta sonuydu.
8 Mart 1990:Bir dönüm noktası
Sol hareketten kadınlar hareket katıldıkça hareketin eylem biçimleri değişmeye başladı. Nitelik de değişti. 1990 8 Mart'ı kürsüden Clara Zetkin'lerin anıldığı bir gün oldu.
Evlilik meşrulaştı
Hareketin ilk yıllarında kadınlar evlenmek yerine boşanıyordu. Evlenenler de biraz mahcup davranıyorlardı. Şimdi kına geceleri, düğünler yapılıyor. Hiçbir şey sorgulanmaz oldu, her şey meşrulaştı. Zaten bilinç yükseltme grupları ortadan kalktı.
ÖDP ve feministler
Özgürlük ve Dayanışma Partisi iyi bir kazanım olabilirdi. Pek çok feminist ÖDP'ye üye oldu. Orada feminist bir platform kursalardı iyi olurdu. ÖDP'deki feministlerin hatası yüzünden feminist platform kurulmadı, feministler feminist bir güç olmayı reddettiler. ÖDP kötü bir deneyim oldu, var olan feminist potansiyeli de dağıttı.
Erkekler arkadan yürüyebilir
Erkekler feminist ideolojiyi benimseyebilir, bir yürüyüş sırasında destek için arkadan yürüyebilir ama kadın erkek el ele yürümek çok farklı bir şey. Kadın etkinliğinde erkekle el ele yürümek onun ezdiğini görmezden gelmek demek.
Hareket durgunlaşınca yaratıcılık azalır
Şimdi eskinin yaratıcı eylemleri yok. Hareket durgunlaşmışsa yaratıcılığını yitirir. Bir dinamik olduğunda yaratıcılık yeşerir."