Şiddet ve düzensizlik olgularının tamamını kapsamayan bu yasal düzenlemeler Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) ve Avrupa Futbol Federasyonu'nun (UEFA) uluslararası futbol karşılaşmalarına dair uygulamalarıyla uyumlu değildir. Sporcuların ve diğer ilgililerin haklarının korunması ve sportif alanlarda ortaya çıkan düzensizlik ve şiddet olayları, basit bir asayiş sorununun ötesine geçmiştir. Artık spor karşılaşmalarında karşılaşılan "şiddet" kamusal düzen bağlamında ele alınması gereken konuların başında geldiği için yeni bir kanun yapılması zorunlu hale gelmişti.
Sporda şiddetin önlenmesi amacıyla hazırlanan tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından 2 Mart 2003 günlü oturumda kabul edilmişti. 5100 sayılı bu kanun 3 Mart 2003 tarihinde Cumhurbaşkanı'na gönderildi. Cumhurbaşkanı bazı maddelerin yeniden görüşülmesi isteğiyle yasayı TBMM'ne geri göndermişti. Nihayet yeniden yapılan görüşmeler sonunda Meclis 28.4.2004 kabul tarihli 5149 sayılı "Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun"u kabul etti. Kanun 7 Mayıs 2004 günlü 25455 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Bu kanunun gerekçesine göre; "Özellikle futbol ve taraftar kitlelerince izlenen diğer spor dallarında, spor yöneticileri ve medyanın olumsuz tutumundan kaynaklanan profesyonel sporculara yönelik şiddet ve saldırılar, sporcuların ve diğer ilgililerin kişilik haklarının ihlali ve hatta ortadan kaldırılması sonucunu doğuran eylemlerin önlenmesi ve ortadan kaldırılmasına yönelik kamusal önlemlerin ve cezaî yaptırımların yaşama geçirilmesi gereğini doğurmuştur. Spor mevzuatı, temel hukuk ilkelerine uygun olarak bütün ülkelerin iç hukuklarına etki edecek biçimde uluslararası niteliktedir. Uluslararası spor örgütlerine üye olan ülkeler bu kuruluşların benimsediği ilkelere ve talimatlara uyacaklarını peşinen kabul etmektedirler. Bu nedenlerle, özellikle Batı Avrupa ülkelerinde ortaya çıkan holiganizm ve ırkçılıkla mücadele, spor alanlarında düzenin sağlanması; hakem, sporcu ve diğer ilgililere karşı eylemli ve sözlü saldırılar, bu kişilerin can güvenliği konuları, salt ulusal bazda değil, uluslararası alanda da sporun temel sorunu olarak algılanmaya başlanmıştır."
Bu nedenlerle spor karşılaşmalarında ve futbol müsabakalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesi ile ilgili geniş kapsamlı kanun hazırlanmıştır.
Yine yasanın gerekçesinde; "Sportif Karşılaşmalarda ve Özellikle Futbol Maçlarında Seyircilerin Şiddet Gösterilerine ve Taşkınlıklarına Dair Avrupa Sözleşmesi"ne de atıf yapılmıştır. 25.9.1986 tarihinde imzalanmış olan bu Sözleşmenin onaylanması 3608 sayılı Kanunla uygun bulunduğundan Anayasanın 90. maddesine göre bu Sözleşme kanun hükmündedir.
Kabul edilen yasanın amacı spor müsabakalarının yapıldığı alanlar ile bunların çevresinde, müsabaka öncesinde, müsabaka esnasında veya sonrasında, patlayıcı, parlayıcı, yanıcı, yakıcı, kesici veya delici maddelerin kullanılmasının, şiddet ve düzensizliğin, kişilik haklarına, ailevi veya manevi değerlere yönelik küfür ve aşağılayıcı sloganların yer aldığı, sporun ruhuna, ilke ve kurallarına uymayan kötü tezahüratın önlenmesi suretiyle; huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığı ve kamu düzeninin sağlanmasına yönelik olarak alınacak önlemler ve uygulanacak yaptırımlarla ilgili usul ve esasları düzenlemektir. (Madde 1)
Yasa; spor müsabakalarının yapılacağı alanlarda uygulanacak güvenlik önlemlerini, yasak fiil ve davranışları, bunlara uygulanacak yaptırımları, spor klüplerinin, taraftarlarının, taraftar derneklerinin, taraftar temsilcilerinin, spor federasyonlarının, yayın kuruluşları ile diğer ilgili kişi ve kurumların spor müsabakalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesine ilişkin hususlardaki görev ve sorumlulukları kapsamaktadır. (Madde 2)
Yasa böyle bir düzenleme ile seyircileri, ilgili tüm kişi ve kurumları, spor kulüplerini, taraftarlarını, taraftar derneklerini, taraftar temsilcilerini, spor federasyonlarını, yayın kuruluşları ile diğer ilgili kişi ve kurumlarını kapsama almıştır.
Yasanın 3. maddesinde yer alan "Tanımlar" bölümünde "yayın kuruluşları" ile "diğer ilgili kişi ve kurumların" kimler olduğu yazılı değildir. Ancak Yasanın kapsamına göre Basın Yasası ve 3984 sayılı (RTÜK) yasalar gibi yayınlardan sorumluluk üstlenmiş olanlarla birlikte, yayın kuruluşlarında "spordan sorumlu" yayıncılarda "diğer ilgili kişi" tanımından dolayı bu yasaya bağlamış olabilirler.
Sporda şiddetin önlenmesi için yasa kabul edildi ama bazı maddeleri gazeteler, radyo ve televizyonlar için sorun yaratacak düzenlemeler içermektedir. Uygulamada görülecektir. Ancak hukuki ve cezai sorumluluk; yayınlarla ilgili özel düzenlemeler içeren Basın Yasası ve diğer yasalardaki sorumluluk sistemine göre çözümlenmelidir. (BB)