Ruanda’da soykırımdan kurtulanlar için kurulan Ibuka isimli örgütün Genel Sekreteri Naphtal Ahishakiye, soykırımda öldürülen kişilerin kalıntılarını bulmaya devam ettiklerini açıkladı.
Ahishakiye, ülkenin güneyindeki Huye bölgesinde soykırımda öldürülen 119 kişinin kalıntılarının bulunduğu toplu mezara ulaşıldığını belirtti.
Soykırımdan 30 yıl sonra dahi toplu mezarların bulunduğuna dikkati çeken Ahishakiye, soykırımı gerçekleştirenlerin suçları ortaya çıktığında yargılanmaktan korktuklarını ifade etti.
Ne olmuştu?
1922'den 1959'a kadar Belçika sömürgesinde yaşayan Ruanda'da, Tutsiler ülke siyasetinde etkili olmalarına rağmen bağımsızlık sürecinde sürgüne zorlandı.
1 Temmuz 1992'de bağımsızlığını kazanan Ruanda'da, Tutsileri göçe zorlayan diğer etnik grup Hutular Belçika'nın desteğiyle hükümet kurdu.
Sürgüne gönderilen Tutsiler, 1963-1967'de Ruanda'ya geri dönmeye çalıştı, ancak başarısızlığa uğrayan Tutsiler büyük bir katliama uğradı, 20 bin Tutsi öldü, 300 bini yerlerinden edildi.
Gregoire Kayibanda, 1961'de askerlerin ve politikacıların baskısı altında Ruanda'nın ilk Devlet Başkanı seçildi. Seçilmesinin ardından Hutuların desteğini kazanmak için Tutsilere karşı propaganda başlattı.
Bu durum Tutsilere karşı yeni bir şiddet ve zorla göç dalgasına neden oldu. Kayibanda, tüm yaptıklarına rağmen Hutulu askerler tarafından darbe ile indirildi.
Kayibanda'nın ardından göreve gelen Juvenal Habyarimana ise Batı ile iyi ilişkiler kurmayı denedi. Kayibanda kadar ayrımcı politikalar izlemese de onun döneminde okullarda, üniversitelerde ve iş alanlarında Tutsilere ayrılan yüzde 10 kotası devam etti.
1994'te Hutular, dönemin Devlet Başkanı Habyarimana'nın uçağının düşmesinden sorumlu tuttukları Tutsilere karşı soykırım başlattı. Ülkede 100 gün süren katliamda 800 binden fazla Tutsi hayatını kaybetti.
UCM’de yargılama
Ruanda soykırımından sorumlu tutulan Felicien Kabuga, Temmuz 1994'te İsviçre'ye sığındı ve bu ülkeden sınır dışı edildikten sonra Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ne gitti. Temmuz 1997'de ve 2003'te Kenya'nın başkenti Nairobi'de düzenlenen polis operasyonlarından kaçmayı başardı.
Mayıs 2020'de Paris'in banliyölerinden Asnieres-Sur-Seine'de sahte kimlikle yaşadığı evinde gözaltına alınan Kabuga, Paris Temyiz Mahkemesindeki adli işlemlerinin ardından soykırım ve insanlığa karşı suç işlemekten yargılanmak üzere Uluslararası Ceza Mahkemeleri Rezidüel Mekanizmasına (IRMCT/UCM) teslim edildi.
IRMCT nezdinde ilk kez 12 Kasım 2020'de hakim karşısına çıkan Kabuga, hakkındaki suçlamalara sessiz kalmış, avukatları ise müvekkilinin sessizliğinin, suçlamaları kabul etmediği anlamına geldiğini belirtmişti.
IRMCT Savcılığı, soykırımı finanse etmek ve kurduğu radyodan soykırım propagandası yapmakla suçladığı Kabuga'nın, Tutsilere karşı işlenen soykırımında kilit rol oynadığını iddia etti.
Savcılık, Kabuga'nın sahibi olduğu RTLM Radyosu'nun 8 Temmuz 1993 - 31 Temmuz 1994'te Tutsiler aleyhine yapılan propagandanın başlamasının yanı sıra Tutsilere karşı nefretin oluşması, yayılması ve soykırıma dönüşmesinde en etkili araç olduğunu belirtti.
Ruanda'nın en zenginlerinden olan ve dönemin yönetici elitleriyle yakın ilişki kuran Kabuga'nın, Ruanda Silahlı Kuvvetleri (FAR) ve Interahamwe Hutu milislerinin Tutsilere karşı işlediği suçları finanse ettiği aktarıldı.
IRMCT Dava Dairesi 6 Haziran 2023 tarihli kararında, Kabuga'nın, "şiddetli demans"a yakalanması nedeniyle mahkum edilmeyeceğini açıklamıştı.
Kararda, soykırım ve insanlığa karşı suçlardan yargılanan 88 yaşındaki Kabuga'nın sağlığını geri dönülemeyecek ve onarılamayacak şekilde kaybettiğine hükmedilmişti.
Savcılık ve Kabuga'nın avukatları kararı temyiz dairesine taşımıştı.
Uluslararası Ceza Mahkemeleri Rezidüel Mekanizması (IRMCT) Temyiz Dairesi, Ruanda soykırımından sorumlu tutulan Felicien Kabuga'nın, “şiddetli demans nedeniyle mahkum edilmeme” kararını onadı.
(AS)