NTV televizyonunda görüşlerini açıklayan İletişim hukukçusu ve BİA Hukukbirimi Danışmanı avukat Fikret İlkiz, gazetecilerin sorumluluğunun Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'nde açıkça yer aldığına işaret ederek, "Yasak Bilgi alma hakkı yasasındaki mantıkla çelişiyor" dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Bayrakdar ise özellikle yasak kararının geç aldığına dikkat çekti.
İlkiz: Anayasaya göre sansür konulamaz
Avukat Fikret İlkiz DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma çerçevesinde aldığı yayın yasağı kararını şöyle değerlendirdi :
* Basın Kanunu'nun 30. maddesi, doğrudan doğruya hazırlık soruşturması ile ilgili evrakların, yazılı bir yayın organında yayınlanmasını yasaklıyor.
* Yasanın 30. maddesini dikkate alarak var olan koşullarda bir yayın yasağı koymak mümkün değil. Genel bir değerlendirme ile, Türkiye'de sansür konulamayacağı yasalarla ve anayasa ile güvence altına alınmış durumda.
* İstanbul Valisi'nin yaptığı açıklamada soruşturma ile ilgili bir bilgi varsa, yayın organlarının sorumluları, "Bunu verirsek yasayı çiğner miyiz" gibi bir sıkıntıya düşerler. Asıl sorun, müşterek hareket etmenin ortak noktalarını bulabilmek ve gazetecilerin sorumlu gazetecilik çerçevesinde yayınlarına devam etmelerini sağlamak.
"Hak ve Sorumluluk Bildirgesi"ne gönderme
* Yabancı basın kuruluşlarına ve İnternete zaten yasak getirilmesi mümkün değil. Asıl olan yasak koymak değil, faillerin yakalanmasıyla ilgili hukuki bilinçle hareket etmeyi sağlayacak bir sorumluluk anlayışı getirmektir.
* Anayasada herhangi bir şekilde yasak getiriyorsanız, yayın yasaklayacaksanız, yasada tüm şekilleri ve halleriyle önceden bilinir olması gerekir. Yoksa, her olay için ayrı bir değerlendirme yaparsınız, o zaman da hukuk olaylara göre değerlendirilmeye başlanır...
* Gazetecilerin sorumluluğu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'nde açıkça yazılı. Gazeteciler, gerçeklere ve doğrulara saygı duymak ve ona göre yayın yapmak zorundadır. Barış, demokrasi ve insan haklarını gözeterek yayın yapmak zorundadır. Gazeteci, kışkırtıcı haber yapamaz.
"Bazı gizliliklere ihtiyaç var"
Gazetecilik hak ve sorumluluk bildirgesinde, evrensel kodlar baştan bellidir. Gazetecilerin bu kodlara uygun yayın yapması, yetkililerin de gazetecilere güvenmesi gerekir.
* Bazı gizliliklere elbette ihtiyaç vardır. Ama, eğer hukuki bir karar verecekseniz, bunu hukuk yoluyla yapmanız gerekir. Kararlarınızı önlemek, cezalandırmak, sınırlandırmak yolunda verirseniz, karar da tartışmalı hale gelir.
* Yargı otoritesini korumak için, bunu tartışmamak da gerekir. Hem gazetelere, hem dergilere, hem televizyonlara hem de radyolara yönelik böyle bir karar verilmesi, hukuka ve kanuna aykırıdır.
"Hem Bilgi Hakkı Yasası hem yasak"
* Bilgi Edinme Hakkı Yasası, altı ay sonra yürürlüğe girecek. Temel amaç, bilgi alma hak ve özgürlüğünü korumak, geliştirilmesini sağlamak. Bu yasanın kabul edilmesinde yatan zihniyet, bombalama eylemleri kapsamındaki soruşturma ile yasak koymanızı engelliyor zaten.
* Sınırlamalar, bu yasa ile getirilmiş. Oysa, böyle bir sınırlama yoksa, yayın yasağı koyamazsınız. Yasa ile getirilen yasak aslında, yayın yasağını yasaklamaktadır.
* Öbür yanda, mevcut yasalarla tartışmanın ve bilgi edinmenin önüne sınır koyacaksınız. Çelikli buradan kaynaklanıyor. Çelişkinin giderilmesi için de hazırlık soruşturmasının tamamlanmasında fayda var. Yoksa, yasağın ne zaman kalkacağı da belli değil.
Bayrakdar: Yasak kararı gecikti
Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Bayrakdar:
* Olayın üstünden beş gün geçtikten sonra haberlere ya da yayıncılığa böyle bir yasağın getirilmesinin doğru olmadığını düşünüyorum. Beş günlük gecikme, kararı tartışmalı hale getiriyor.
* 11 Eylül olaylarının ardından New York Valisi Gulliani, basından, bu konudaki yayınlarda daha dikkatli olunmasını istedi. Talebi çok kesindi. Amacı da, bu konudaki bilgiler ya da ipuçlarıyla birlikte terör odaklarının iştahını kapatmaktı.
"Bazı yayınlar ilkesiz"
* Türkiye'de ise yasaklamanın beş gün sonra gelmesi, şu ana kadar yapılmış yayınların neden yasaklanmadığı sorusunu gündeme getiriyor. Hukuki açıdan da çok mantıklı gelmiyor.
* Bazı ilkeler çerçevesinde yayın yapan gazeteler var ama, bunu yapamayan gazeteler ve yayın organları da var. Biz izleyici olarak bu olayın arkasında hangi güçlerin olduğunu merak ediyorum. (EÖ)