Birbirleri ile hep dost kalmış, dayanışma içinde olmuş Sendikamızın 8 genel başkanı, eski-yeni yönetim kurulu üyeleri ile bir araya geldik.
Elbette basından medyaya geçiş, sendikal örgütlülüğün etkili olduğu yıllardan, sendikasız, kuralsız çalıştırmaya dönüşüm sürecinin, gazetecinin özlük hakları ile birlikte kimliğinin yok edilmesi, toplumun haber alma hakkının katledilmesinin... yaşamımızdan çarpıcı örneklerle masaya yatırılması kaçınılmazdı.
50 yıllık geçmiş
Sendikamızın 50 yıllık geçmişinde emeği olan, mesleğin duayenlerinden eski genel başkanlarımızdan Hasan Yılmaer, içinde bulunduğumuz olumsuzluklara bir tepki olarak, 10 Ocak 212 sayılı Yasamızın 40. yıldönümünü anlamlı etkinliklerle yaşatmamız üzerine bir öneri ortaya attı.
Eski genel başkanlarımız Sedat Ağralı, Nail Güreli, aynı zamanda şimdiki Cemiyet Başkanımız Orhan Erinç, Semih Balcıoğlu, Eren Güvener, demirbaş eski genel sekreterlerimizden Acar Şölen, şimdiki genel sekreterimiz Ercan İpekçi, emektar yöneticilerimiz Şakir Süter, Hasan Ercan, Faruk Özakbulut, Bayram Yaşlı, Cemiyet'in genel sekreteri Turgay Olcayto, sağlık nedeni ile aramıza katılamayan, duygularını bizimle paylaşan Sadullah Usumi... Herkesin çorbada tuzu, katkısı oldu.
Öneri, öneriyi getirdi, katkı katkının üzerine bindi, bir önceki sayfamızda yer alan çağrı metnindeki geniş örgüt katılımı gerçekleşti. Yeri gelmişken en büyük yükü üstlenen Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, listedeki bütün gazeteci örgütleri, hele de doğrudan 212 ile bağlantılı olmadıkları halde bizimle özdeşleşen Yazarlar Sendikası ile Karikatürcüler Derneği'ne teşekkür edelim.
Nereden nereye yol aldığımızı görebilmek için, gazetecinin kimlik ve özlük haklarının savunulmasında bir dönemeç, mihenk taşı olan 10 Ocak 1961 tarihli, 212 sayılı yasanın yürürlüğe girişinden yola çıkıldı.
Basın gazetesinin kadrosu
Amacımız elbette onurlu geçmişimizin nostaljisini yaşamakla sınırlı değildi. Gazetecinin özlük ve kimlik haklarını getiren yasaya gazete sahiplerinin 3 günlük gazete kapatma gibi şiddetli eylemle karşı çıkışları ders vericiydi.
Ondan çok daha anlamlısı ise gazetecilerin işverenlerinin karşısında onurlu, bağımsız, sendikaları ile birlikte, halkın haber alma hakkına duydukları saygının gereği gazete çıkarmaları idi.
Hem de o tarihlerde Fikir İşçileri Sendikası olan gazetemizin üyesi olmayan teknik çalışanların tüm kadro desteği ile. Kapanan gazetelerin tümünün yazı işleri müdürlerinin sendikanın yanında olmaları, ortak bildiri yayınlamaları da, yerlerini kimliklerini bilme anlamında çarpıcı bir öğreti değil mi?
Sendikamızın "Basın" gazetesinin haber, yorum, röportaj, karikatür, çalışanlar kadrosunda kimler yok ki... Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Emil Galip Sandalcı, Turhan Selçuk, Ali Ulvi, Mıstık, Cafer Zorlu, Yurdagün, Suad Erginer, Cevat Fehmi Başkurt, Harun Sel, Ömer Sami Coşar, Ümit Deniz, İhsan Ada ilk dikkat çekenler. Yazı işleri müdürleri Abdi İpekçi, Vecdi Kızıldemir, Gökşin Sipahioğlu, Hikmet Çağlayan, Sami Karaören, Tevfik Erol, İlhan Turalı, Oğuz Akkan ile birlikte gazeteciliğin onurunu gazete sahiplerine karşı sonuna kadar savunmuşlar.
Haydi saflara
Onların bu onurlu savaşımından yola çıkıp, bugün rafa kaldırılmak istenen 212 sayılı yasa ile birlikte, meslek onurumuzu, kimliğimizi, özlük ve sendikal haklarımızı savunmak için yeniden yola çıkamaz mıyız? Uzun soluklu bir kamunun haber alma, kendimizin onur savaşımını başlatamaz mıyız?
Neyimiz eksik? Bir yerlerden başlamak üzere bugünlük 10 Ocak için düzenlediğimiz etkinliklere katılmaya...
Çalışanı, işsizi ile, 212 sayılı Yasa kapsamında ya da yasal hakları gasp edilmiş olarak çalıştırılan gazeteciler. Gazetecinin kimlik ve özlük haklarının korunmasının toplumun haber alma hakkı, demokrasi için anlamını algılayabilenler. Haydi saflara.. (NM)