"Endişeliyiz" diyen; İHD Kadın Çalışma Grubu, Özgürlük ve Dayanışma Partili (ÖDP) Kadınlar, Halkevlerinden Kadınlar, Emekçi Kadınlar Birliği, İstanbul Feminist Grup, Demokrasi ve Barış Partili (DBP) Kadınlar, Özgür Kadın Dergisi, Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) Kadın Kolları, İstanbul Üniversitesi Öğrencileri Koordinasyonundan Kadınlar, yeni Demokrat Kadınlar, Jiyan Kürt Kadın Evi, Çağrı Dergisi'nden kadınların açıklaması şöyle:
* Biz kadınlar, tam 11 ay 9 gün önce, 13 Ocak 2001 Cumartesi günü burada buluştuk. "Kadınız biz" dedik, yalnız ve yalıtılmış bir yerde yaşamanın, şiddetten korkmanın ne demek olduğunu biliyoruz.
* 8 metrekarelik bir alanda yalnız bir hayatı sürdürmeye mahkum edilenleri anlıyoruz.
* Dört duvar arasının ne demek olduğunu en iyi bilenler olarak tecrite, şiddete maruz kalmanın ne demek olduğunu en iyi bilenler olarak "hayata dönüş operasyonu" na karşıyız.
* Bu ülkenin yurttaşları olarak, insan yaşamanın bu denli ucuz olmasından utanıyoruz. Sessizce karşılanan ölümlerden acı duyuyoruz.
Kadın tutuklu ve hükümlülere
* Böylece, ölümün kol gezdiği, cezaevlerinden hiç haber alınamadığı, o günlerde kadın tutuklu ve hükümlülere mektuplar göndermeye başladık. Onlar için ENDİŞE'lerimizi dile getirdik.
* 10 Aralıkta Adalet Bakanı toplumsal mutabakat sağlanıncaya kadar f tipi cezaevlerine sevk olmayacağını duyurmuştu. Kamuoyunun gözünü cezaevlerine çevirdiği o günlerde çözüm bulunacağına ilişkin beklenti artmıştı. Ama bu açıklamadan bir hafta sonra 19 Aralık 2000 tarihinde 20 cezaevine yönelik operasyon başlatıldı. 32 kişi öldü. Yüzlerce kişi yaralı olarak apar topar f tipi cezaevlerine sevk edildi.
* Bugün 19 aralık katliamının üzerinden bir yıl geçti. İddiaların aksine, cezaevlerindeki mahkumların kendilerini yakmadıkları, kimyasal maddelerle yakıldıkları, ölümlerin çoğunun kurşun yarasıyla olduğu, bizzat Adli Tıp Raporlarıyla ortaya çıktı. Keza sevkler sırasında ve daha sonrasında işkence, kötü muamele, taciz ve tecavüzün çok yaygın olarak uygulandığı bu raporlarla da belgelendi.
Kaç kişi tecrit yaşıyor
* Artık sayısını kimselerin bilmediği kadar çok tutuklu ve hükümlü tek kişilik hücrelerinde tecrit edilen bir hayatı sürdürmeye çalışıyor. Açlık grevi ve ölüm oruçları nedeniyle 42 kişi yaşamını yitirdi, yüzlercesi sakat kaldı.
* Sakatlananların bir kısmının tedavisi artık mümkün değil. Mümkün olanlarınsa parasının olması gerekiyor. Hükümet kendi gözetimi altındayken sakatlananların tedavi masraflarını üstlenmiyor, 6 aylık tahliye kararı ile onları ailelerine havale ediyor.
* Hepimiz biliyoruz ki, cezaevleri artık bu ülkenin gündemini işgal etmiyor. Ölenler, sakatlananlar sanki bu ülkenin yurttaşları değilmiş gibi davran ılıyor.
* Bir sene geride kaldığı halde katliamın sorumluları yargılanmıyor, onların yerine ölümlere karşı çıkanlar "teşvik ettikleri" gerekçisiyle yargı önüne çıkarılıyor. Şimdiye kadar akan kana gözlerini, diyalog ve çözüm çağrılarına kulaklarını kapatan Adalet Bakanı, Baro Başkanlarının, 3 kapı, 3 kilit önerisine de olumsuz yanıt verdi.
Çözüm için herkes mi ölsün?
* Soruyoruz. Bir çözüm bulmak için cezaevlerindeki herkesin ölmesini mi bekliyorsunuz? Ölümsüz çözüm yollarını niçin kabul etmiyorsunuz?
* Biz kadınlar 11 ay boyunca cezaevlerinde bulunan kadın tutuklu ve hükümlülere sürekli ve düzenli mektuplar gönderdik. Kimi zaman sesimizi balonlarla, kimi zaman çiçeklerle ulaştırmaya çalıştık. Sesimiz, onlara kimi zaman ulaştı, kimi zaman cezaevi denetimine takılıp, ulaşamadı.
* Bugün yine buradayız. Gelecek hafta burada olmayacağız, ama mektuplarımızı yazmayı sürdüreceğiz. Cezaevlerindeki kadınlarla dayanışmamızı artık başka etkinliklerle göstereceğiz.
* Buradan bir kez daha ilan ediyoruz ki, cezaevlerindeki tecrit ve izolasyon sona erinceye dek, kadın mahkumlarla dayanışmaya, onlar için ENDİŞELENMEYE devam edeceğiz.
* Hücreler kapanıncaya kadar, cezaevlerinin takipçisi olmayı sürdüreceğiz.
* TECRİTE KARŞI YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI! (NM)