Fakat Ermeni sorununa gelince, Atatürk'ün Nutukta Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti'nin amaçlarına işaret etmesi1 ve Misak-ı Millînin sonuna eklenen "Madde-i Müstakile" (2) gibi başlangıçtaki bir kaç çekince kaydına karşın zamanla, giderek yapılanları mazur gösterme yolunda bir tavır gelişti: "Osmanlı Ermenileri ihanetlerinden ötürü müstahak oldukları akıbete uğratılmışlardır."
Daha önceki yazı ve sunuşlarımda, (3) ben bu istisnaî tavrı ekonomik gerekçelerle yorumlamıştım. Temel olarak, Ermeni mallarına-mülklerine el koyanlar, erken Cumhuriyet dönemindeki egemen seçkinlerin nüfuzlu üyeleri olmaya devam etmişlerdi. Ben burada, son beş yıl içinde Ermeni Sorunuyla ilgili olarak yapılan toplantı ve yayınları gözden geçirmek istiyorum. Bu aktardıklarım elbette eksiksiz değildir; sadece kendi topladığım rastlantısal notlara dayanarak konuşuyorum.
2000
17-19 Mart günleri Chicago'da R. Suny'nin örgütlediği, "Ermeniler ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Sonu" konulu bir işlik toplantısı yapıldı. Buraya önemli birtakım Türk bilimadamları katıldı: Bochum Üniversitesi'nden Fikret Adanır, çeşitli Amerikan üniversitelerinden Taner Akçam, Engin Akarlı ve Müge Gökçek; Sabancı Üniversitesi'nden Halil Berktay, Boğaziçi Üniversitesi'nden Selim Deringil. Bu toplantı hakkında bildiklerim, yılda dört kez çıkan İngilizce Ermeni Forumu dergisinde editör Vincent Lima'nın "Ermeni Soykırımı: Sessizlik Duvarında Bir Çatlak Daha" başlıklı yazısına dayanmaktadır. Bu yazıyı İnternet'teki H-Türk tartışma forumundan indirip okumuştum.
Aynı yılın Haziran'ında biri İstanbul'da, öteki Paris'te iki toplantı yapıldı. Uluslararası Sözlü Tarih Derneği, 11. Dünya konferansını Boğaziçi Üniversitesi'yle ortaklaşa 15-19 Haziran günleri bu üniversitede yaptı.
Başlangıçta, benim de yönetim kurulunda olduğum Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı'nın da aynı düzenlemeye katılması tasarlanmıştı, fakat yönetim kurulu çoğunluğu hükümet baskısından endişe ederek çekildi. Yukarıda adını andığım Vincent Lima'nın, Prof. R. Hovannisian'ın "Ben Türklerle bir masaya oturmam" diyecek kadar şovence bir tutum içinde olduğu uyarısı, sanıyorum çekilme kararında etkili olmuştu.
Bu toplantıya çeşitli konu ve dillerde 200'e yakın bildiri sunuldu. Bunlar (y. 1400 s.) konferanstan önce üç cilt halinde basılmıştı: Kitabın başlığı, Tarihin Yolayrımları: Deney, Bellek ve Sözellik diye çevrilebilir. Bildiriler dokuz bölümde toplanmış, 16 da panel örgütlenmişti.
Hovannisian'ın "Acı Tatlı Anılar: Osmanlı Ermenilerinin Son Kuşağı", D. E. Miller'in de "Yirminci Yüzyılın Travmatik Olaylarını Anımsamak: Ermeni Deneyimi" başlıklı bildirileri, 1. ciltteki "Çatışmaları Anımsamak" adını taşıyan 2. bölümde basılmıştı.
Hovannisian'ın daha sonra verdiği bir mülakattan öğrendiğime göre -örgütleyicilerin bazı itirazlarına karşın- konferans sırasında bu iki bildiriyle J. Bornat vb'nin 1988 Ermenistan Depremi Kurbanları hakkındaki bir başka sunuşundan ayrı bir panel örgütlemeyi başarmış.
Ben o konferansta yoktum. Tam o günlerde Paris'te Senato binasında "Ermeni Diasporası Araştırma Merkezi" adına Jean-Claude Kebabdjian'ın örgütlediği "Bugünkü Ermeni Sorunu Üstüne Türk-Ermeni Diyalogu" toplantısına gittim.
Bu kollokyumda Ermenistan ve Türkiye'den üçer kişi vardı: Parseghian, Tchakerian ve Libaridian ile gazeteci Oral Çalışlar, yayıncı Ragıp Zarakolu ve ben.
9 Ekim'de Neşe Düzel'in Halil Berktay'la yaptığı uzun bir söyleşi Radikal'de çıktı. Bu, "soykırım" sözcüğünü kullanmamaya özen göstermekle birlikte, cesur bir açıklamaydı. Bütün milliyetçiler Berktay'a saldırdılar. Hatta onu üniversitesinden attırsın diye Sakıp Sabancı'ya başvuranlar bile oldu.
12 Aralık'ta aynı gazetecinin benimle yaptığı bir söyleşi, "Abdülhamid Zihniyeti Devam Ediyor" başlığıyla yine Radikalde yayımlandı. Ben de "ulusal çıkar" kavramını eleştirerek Berktay'in yaptığı analizi destekledim.
O yılın sonunda, emekli büyükelçi Bilâl Şimşir'in hazırladığı 1000 sayfalık bir kitap iki cilt halinde yayımlandı: Şehit Diplomatlarımız 1973-l994 (Ankara: Bilgi Yay.). Aynı yazar daha önce de Osmanlı Ermenileri hakkında bir kitap yazmıştı. Burada ise, 20 yıl boyunca başlıca Asala tarafından yürütülen ırkçı terörü suçluyordu. Yapılan saldırılarda birçok yaralının yanısıra 34 de Türk diplomatı öldürülmüştü.
Kıbrıs Türkü Prof. Dr. Salahi R. Sonyel, yarı-resmî Stratejik Araştırmalar Merkezi için küçük bir İngilizce kitap yayımladı: "Sahtecilik ve Yanlış-Bilgi-lendirme: Türk-Ermeni İlişkilerinde Olumsuz Etkenler. "
2001
Saygın bir tarihçi olan İlber Ortaylı'nın Popüler Tarih dergisinin Ocak sayısında "Soykırım İddialarının Arkasındaki Gerçek: Ermeniler Neden Göç Etmeye Zorlandı?" başlıklı bir makalesi çıktı.
Burada resmî tezi destekleyerek şöyle diyordu: "1915 Ermeni Tehciri, ihtimal dahilindeki bir isyana karşı düşünülmüş bir tedbir değildir. 1915'teki zorunlu göç kararı, fiilen ortaya çıkan isyana ve düşman orduyla işbirliğine karşı alınan ve günün şartları içinde kaçınılmaz olan bir karardır."
Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden genç bir araştırma görevlisi olan Dr. Faruk Alpkaya, 22 Ocak'ta özel bir İnternet çevriminde bir mesaj yayımladı. Ortaylı'nın adını anmadan, halkımızın bir sosyal psıkanalız"e ihtiyacı olduğunu iddia ediyor ve 1915 olaylarının 1948 tarihli BM sözleşmesinde soykırım tanımına pekâlâ uyduğunu söylüyordu.
Şubatın ilk haftasında Ceviz Kabuğu adlı televizyon programına telefonla katılan Taner Akçam, Türkiye nın "soykırım"dan ötürü özür dilemesi gerektiği görüşünü yineledi. Bu da yeni bir tepkiler dalgasına yol açtı.
14 Şubat'ta ben, Genç İşadamları Derneği'nde "Tarihte Türk-Ermeni İlişkileri" konulu bir konferans verdim.
TTK Başkanı Yusuf Halaçoğlu, sorumluluğu reddetmeci resmî tutumu yansıtan (ve hemen İngilizce'ye de çevrilen) Ermeni Tehciri ve Gerçekler 1914-1918 başlıklı bir kitap yayımladı [bu, Justin McCarthy'nin 1995'te yazdığı, Türkçesi de 1998'de İnkılâp Kitabevi'nce yayımlanan Ölüm ve Sürgün -Osmanlı Müslümanlarının Etnik Temizlenmesi adlı kitaptan pek farklı değildi. Halaçoğlu'nun kendisi de 1994'te Osmanlı Belgelerinde Ermeniler diye bir kitap bastırmıştı (Ankara: Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü)].
Devlet Arşivleri eski Genel Müdürü İsmet Binark, TBMM tarafından yayımlanan Ermenilerin Türklere Yaptıkları Mezalim ve Soykırımın Arşiv Belgeleri adlı bir kitap yazdı.
7-13 Haziran günlerinde Erivan'a hacca giden 150 Amerikalı, Ermeni, Doğu Anadolu'yu ziyaret etti. Bu ülkede onları, Türk-Ermeni İş Geliştirme Kurulu Eşbaşkanı Kaan Soyak ağırladı.
2002
8-11 Mart'ta R. Suny'nin örgütlediği ikinci işlik Michigan Üniversitesi'nde yapıldı. "Balkan Savaşlarından Yeni Türkiye Cumhuriyetine: Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Ermeni Deneyiminin Bağlamlandırılması" başlıklı bu toplantıya ben de katıldım.
Helsinki Yurttaşlar Derneği'nin benim de o sıralar yönetim kurulunda olduğum Türkiye şubesi, Ermenistan şubesiyle ortaklaşa, 29-30 Haziran'da İstanbul'da "Türk-Ermeni Diyaloguna Sivil Yaklaşımlar" diye bir toplantı yaptı. Düzgün katılımlı bu buluşma hayli yararlı oldu.
Şimdiki Milli Eğitim Bakanı'nın adaşı olan ve Fransa'da sosyoloji eğitimi görmüş bulunan Dr. Hüseyin Çelik ilginç bir kitap yazdı: Turkiye'nin Ermeni Sorunu: Yüzleşme / çözümler (BDS Yay., tarih yok, ama 2002 olmalı!) Bu geniş uluslararası literatüre dayanarak hazırlanmış, dengeli bir çözümlemedir. (6) Yazar cumhuriyet hükümetini öncellerinin sorumluluğunu üstlenmeye çağırmakta ve eldeki kanıtların nesnel bir biçimde değerlendirilmesi için yabancı bilimadamlarıyla birlikte çalışılmasını istemektedir. Fakat o da, soykırım kavramının bu olaya uygulanmasını doğru bulmamaktadır.
Paris'te öğretim üyeliği yapan İstanbul Rumlarından Prof. Stefanos Yerasimos, 29 Mayıs'ta TUBA tarafından İstanbul'da örgütlenen bir toplantıya "Birinci Dünya Savaşı ve Ermeni Sorunu" başlıklı bir bildiri sundu. Bu metin hem bir kitapçık halinde basıldı, hem de bizim Toplumsal Tarih dergimizin Eylül sayısında yayımlandı (Sayı 105, s. 10-18).
Yerasimos, konuşmasına sorunun hukukî ve tarihî yanlarının ayrılması gerektiğini vurgulayarak başlıyor. Kendisi bir tarihçi olarak, "Ermeni Soykırımı" tartışmalarında, karşıt görüşlerin tarihsel verileri seçmeci olarak kullanmakla tarihi istismar etmelerinden şikâyetçidir.
(...) Klâsik Türk musikisi uzmanı olan eşim Gönül Paçacı, Ermenistan'ın ülkemizdeki tek resmî temsilcisi (Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilâ-tı'ndan) arkadaşımız (Tarih doktoru) Arşen Avegyan'a, İstanbul Üniversitesi Konservatuvarı'ndan bir grup müzisyenin Kasım ayında Erivan'da Ermeni bestecilerin eserlerinden oluşan bir Alaturka müzik konseri vermesi için bir öneri getirdi. Dr. Avegyan'ın memnuniyet ve heyecanla karşıladığı bu öneriyi, onun hükümeti -güvenlik gerekçesiyle- onaylamadı.
2004
Türk Tarih Kurumu, başkanları da dahil beş akademisyenin yazdığı bir kitap yayımladı: Ermeniler: Sürgün ve Göç. Bu yapıt, arşiv malzemesine ve geniş bir kaynakçaya dayanan kapsamlı bir çalışmadır. Fakat esas itibarıyla, bize yöneltilen suçlamanın tevili yolunda savunmacı bir tutumu yansıtıyor.
28-30 Ekim'de Venedik'te Fondazione Giorgio Cini "Tarih ve Tarihin ötesi: Ermeniler ve Türkler" başlıklı bir toplantı düzenledi. Türk katılımcılardan Halil Berktay burada bir tebliğ sunmuştur: "Söylem ve Gerçeklik: 1915 Ermeni Trajedisinin ve Çağdaş Türk İmgeleminin Bazı Yanları." Berktay daha sonra, hayli radikal olan görüşlerini Nokta dergisine verdiği bir mülakatta da açıkladı
Daha önce de, Vahakn Dadrian'ın Bir Ulusal ve uluslararası Hukuk Sorunu olarak Jenosid kitabının Türkçe çevirisini basmış olan Belge Yayınları arasında, aynı yazarın toplu makaleleri çıkmaya başladı: Ermeni Soykırımında Kurumsal Roller.
Ben bütün liselerde okutulan TC İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük kitabı üstüne Radikal gazetesine yazdığım bir yazıda başka şeylerin yanısıra bu kitapta Rum ve Ermeni tehcirlerinin onaylanarak savunulmasını eleştirdim.
Erzurum Atatürk Üniversitesi'nden Dr. Betül Aslan, o üniversiteye bağlı "Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi" yayını olarak 1127 sayfalık bir kitap hazırlamıştır: Erzurum'da Ermeni Olayları 1918-1920: Hatıralar, Belgeler, Kazılar. Bu kitabın zaman açısından kapsamı Millî Mücadele ile sınırlı olmakla birlikte, daha önceki dönem üstüne geniş bir girişi de vardır.
Kahramanmaraş'tan Doç. Dr. Ahmet Eyicil, bir Dr. Nâzım Bey biyografisi yayımladı. Türkçe kaynaklara dayanarak hazırlanmış olan bu 400 sayfalık kitapta, Dr. Nâzım, Teşkilât-ı Mahsusa'nın (4) iki önderinden biri olduğu halde (diğeri, bir başka tıp doktoru: Bahattin Şakir), onun bu yanına hiç değinilmemiştir. Selânikli bir dönme ailesinden geldiği söylenen Dr. Nâzım Atatürk'e suikast girişimiyle ilgili olduğu gerekçesiyle 1926'da Ankara İstiklâl Mahkemesi'nce asılmıştı.
Bu taramada, Agos gazetesi ile özgün ve çeviri tarih ve edebiyat kitapları çıkaran Araş yayınevi gibi yerel Ermeni girişimlerini dikkate almadım. Bunlar, dikkatli olmaya özenmekle birlikte, hiç kuşkusuz topluluklar arası ilişkilerde daha anlayışlı bir havanın oluşmasına yaramaktadırlar.
(...) Geçmiş unutulmamalı, ama önce geleceğin güvenliği sağlanmalıdır. Benim ilk kaygım, Türkiye'de yurttaşımız olan 70.000 Ermeniyle ilgilidir. Onlar herhangi bir ayrımcılığa uğramadan bu ülkede rahatça yaşayabilmelidirler. İkinci kaygım, komşularımız Ermenistan Cumhuriyeti halkıyla ilgilidir. Onlarla barışçı ekonomik ve kültürel ilişkiler kurabilmeliyiz. (Elbette, Azerbaycan Sorununun farkındayım; ama inanıyorum ki, bir miktar uluslararası [Amerika ve Rusya'dan] baskıyla, Karabağ anlaşmazlığının çözümü mümkündür.)
Ancak böylesi bir "normalleşme"den sonra, tarihçiler 1915-1921 olayları hakkında varolan belgesel kanıtları sükunetle inceleyebilir ve onlar hakkında nesnel yargılar verebilirler. (MT/BA/EÜ)
* Mete Tunçay'ın "Çağdaş Türkiye son beş yılda Ermeni sorunu nasıl tartıştı-Tarihsel Bellek ve Aydınlar" yazısı kısaltarak Toplumsal Tarih dergisinin Mart 2005, 135. sayısından aldık.
** Mete Tunçay, Prof. Dr. İstanbul Bilgi Üniversitesi, Tarih Bölümü
(2) Ulusal And'ın 7. maddesi olarak savaş suçlularına yönelik bir "Tecziye Ahitnamesi" (Cezalandırma Andı) vardı. Burada "Genel Savaşı doğuran bunalımlardan başlayarak Meclisin açılmasına kadar savaşa katılmada, savaşı yönetip yönlendirmede ve genellikle iç ve dış siyasette 'devlet ve millete zarar veren1 bakanlar kurulu üyeleri ile onlarla işbirliği yapanlar" hakkında soruşturma açılması öngörülüyordu. Daha sonra, yalnızca "içedönük" nitelik taşıdığı gerekçesiyle bu madde metinden çıkarılmıştı. Bkz. Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi II (Ankara: Bilgi Yay., 1992), s. 86.
(3) Benim Ermeni Sorunu ile daha eski ilgim, 13-14 yıl önce Türkçe'ye çevirip yayımladığım iki kitaptan ibarettir: Cihat ve Tehcir: 1915-1916 Yazılan (İstanbul: Afa Yay., 199U ve A.Ter Minassian'dan Ermeni Devrimci Hareketinde Milliyetçilik ve Sosyalizm 1887-1912 (İstanbul: İletişim Yay., Cep Üniversitesi 95, 1992). Bunların ilki iki ayrı yazıdan oluşmaktaydı: Hollandalı Arabist Dr.Snouck Hurgronje'nin "Kutsal Savaş Made in Germany" makalesinin çevirisiyle İttihad ve Terakki 1916 Kongresine sunulan Merkez-i Umumî raporunun çevrimyazısı. İkinci kitabın sonuna da, ben 1908'de kurulmaya çalışılan "Ermeni Meşrutiyetperver ve Hukuk-u Avam Fırkası"nın beyanname ve programının çevrimyazısını eklemiştim.
(4 ) Neredeyse bundan otuz yıl önce, Albay "Kasap" Osman'la ilgili bir çalışma yaparken, 4 Mart 1915 tarihli bir Kanun-ıı Muvakkat metni görmüştüm. Bu yasa, Harbiye Nezareti'nin, hapishanelerdeki mahkûm ve mevkuflardan, haklarındaki hükmü ya da koğuşturmayı erteleyerek ve sadıkane hizmet ederlerse af edileceklerini vaad ederek asker almasını olanaklı kılıyordu. ["Ankara İstiklâl Mahkemesinde Bir Heyet-i Fesadiye Davası ve Kuva-yı Milliye," Birikim Sayı 33 (Kasım 1977)] Bunlar, genellikle kuva-yı tedibiye (cezalandırma) birliklerinde kullanılmıştır. Ben o vakte kadar böyle şeylerin Hollywood filmlerinin fantezileri olduğunu sanıyor ve bu uygulamanın hayli evrensel olduğunu ve Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlıların başlattığı böyle feci bir uygulamanın Millî Mücadelede de devam ettiğini bilmiyordum. Osman Bey bir belgede, 101 seneye mahkûm katilleri subay, 15 yıllıkları çavuş, 5 yıllıkları da nefer olarak atadığını açıklamıştır. Geçici yasanın tarihine bakarak, Ermeni Kıyımında bu birliklerin de, Balkan muhacirleri, Çerkez çeteleri ve yerel Kürt eşkıyalarının yanısıra kullanıldıklarını tahmin edebiliriz.