Sunuculuğunu ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Masis Kürkçügil'in yaptığı toplantıda ÖDP Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Maden-İş Sendikası eski genel başkanlarından ve Türkiye Komünist Partisi (TKP) - Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) Merkez Komite Üyesi Mehmet Karaca, ÖDP Parti Merkezi (PM) Üyesi Atilla Aytemur konuştular.
Ege Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi, Doçent Dr. Neşe Özgen "Toplumsal Hafıza, Unutma ve Hatırlama Biçimleri Üzerine" bir sunuş yaptı. Toplantıda Sıtkı Coşkun'un 1976 1 Mayıs'ında kürsüde olduğu görüntülerin ve arkadaşlarının anılarının da yer aldığı bir sinevizyon gösterisi yapıldı.
Tuncer Duman'ın dinletisinden sonra, toplantı hep birlikte söylenen enternasyonal ile son buldu.
Toplantıda yapılan konuşmalar şöyle:
Masis Kürkçigil - ÖDP Genel Başkan Yardımcısı
"Burada Sıtkı'nın çocukluk, gençlik, olgunluk ve Ahmet Cemal'in söylediği gibi suskunluk döneminden arkadaşları bulunuyor. Birlikte Sıtkı'yı anacağız ve hafızamızı tazeleyeceğiz. Sıtkı ÖDP'nin temeline harç koyanlardandır. Oluşmasında emeği en çok geçenlerdendir. Ancak Sıtkı'nın uğruna mücadele ettikleri ÖDP'den önce de vardı.
Anma toplantımız bir dönem birlikte olan, ama şu anda birlikte olan olmayanların da ortak toplantısıdır.
Hayri Kozanoğlu - ÖDP Genel Başkanı
"Kısa dönem birlikte olduğum değerli bir arkadaşımdı. Heyecanını, solun birliği için gayretini, sosyalizm fikrine ve emek mücadelesine verdiği özel önemi hatırlıyorum. Kuruluşta hepimiz heyecanlıydık, ama en heyecanlımız Sıtkı idi. Benim de içinde bulunduğum çevre yeni çevrelerle ilişki için sosyalizm vurgusunu çok öne çıkarmıyorduk. Ancak Sıtkı bu vurgunun kuvvetlice altının çizilmesini öneriyordu. Bugün geriye baktığımda bu vurguya hak veriyorum. Sosyalizm fikrinin altının çizilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Elbette ki özgürlükcü, katılımcı bir sosyalizmin".
Mehmet Karaca DİSK Maden-İş Genel Başkanlarından, TKP-TBKP MK Üyesi
"Bizim kuşağımız savaş görmedi. Ama hergün 10-15 ölüme, katliamlara, toplu yakmalara şahit olduk. Bütün kaybettiklerimizi saygıyla anıyorum
Sıtkı'nın en önemli özelliği özverisidir. Yaz kış, gece gündüz demeden sırtında çantası ile üzerine aldığı işleri eksiksiz yerine getirmeye çalışan, hatta durumdan vazife çıkaran bir arkadaşımızdı. 50 yıldır süren 1 Mayıs yasaklarının kırılmasında, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin (DGM) kaldırılması mücadelesinde, DİSK'in yaptığı yığın eylemlerinin hepsinde Sıtkı vardı. Bir dönem TKP'nin sendikalar bürosunda Sıtkı ile birlikte çalıştım. O dönem emek hareketi tarihinde sendikaların en hızlı geliştiğini ve güçlendiğini dönemdir.
Sıtkı'nın evinde klasik batı müzik, Türk sanat müziği de dinlenirdi.Ama o halk müziğini daha çok severdi. Orhan Gencebay hayranı idi.
1990'larda dağılış hepimizi durumu anlamaya ve yeni arayışlara yöneltti. Sıtkı inançlarına bağlı kalarak yeni arayışlarla birleşmeye çalıştı."
Atilla Aytemur - ÖDP PM Üyesi
"Hepimizin Sıtkı ile ilgili bir hikayesi vardır. Doğrudan bir ilişkisi olmamışsa bile bir dinlemişliği, duymuşluğu vardır. Bu nedenle hepimiz hakkında bir şeyler söyleyebiliriz.
Sıtkı devrimci mücadelede çok sık rastlanan insanlardan değildir. Her birimizin gelişkin bir yönü vardır ve bu özelliğimiz ile harekete katkıda bulunuruz. Sıtkı ise az rastlanan çok yönlü insanlardandır. Çok alanla ilgilenir, bu alanların hakkını vererek, keyifle ve yoğunlaşarak çalışırdı. Gerçek bir 68'liydi. Ancak hiçbir zaman "68'li bir bilen" havasına girmedi.Yeniden öğrenen, hatasını kabul eden bir çizgisi vardı.
Zeki sıfatını hak edenlerdendi. Örneğin Sosyalist Birlik Partisi'nin (SBP) seçimlere katılabilmesini solun en dibe vurduğu dönemde yasayı ve uygulamayı inceleyerek zekasıyla sağladı.
Kin gütmez, çabuk unuturdu. İnsan ilişkileri devrimci için çok önemlidir. Sıtkı'nın Türkiye'nin 80 ilinde kapısını çalacağı, aşını paylaşacağı ve evinde kalacağı bir dostu mutlaka vardı.
Sıtkı ömrünü son 10 yılını mücadelesini farklı mecralarda sürdüren sosyalistlerin birliğine, harmanlanmasına adamıştı. Harmanlanma meselesinde bugün ne yazık ki bir mesafe alınamamıştır. Bu mücadeleyi Sıtkı'nı verdiği öneme uygun sürdüremedik.
Biz geçmişimizi, kaybettiklerimizi geleceğe taşımaya çalışıyoruz. Sol harekette vefa denen şeyin de olması gerekir. Sol hareketin vefa açısından durumunun parlak olduğu söylenemez. Buradan iki şeyi eleştiriyorum. Birincisi o kadar emek verdiği Bank-Sen'de Sıtkı'nın bir resmi yoktur. İkincisi bir ölüm yıldönümünde Özgürlük dergisinin arka sayfasına Sıtkı'nın resminin konulması tartışılmış ve reddedilmiştir.
Son yıllarda Sıtkı gibi bir insanı tanımış olmaktan mutlu olduğum kadar çok az şeyden mutlu oldum."
Neşe Özgen - Ege Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi, Doçent Dr.
Son dönemlerde ötekinin hafızası ve ötekinin hatırlama biçimleri üzerine çalışıyorum. Türkiye Sosyal Tarih Araştırmaları Vakfı (TÜSTAV) Yayınları'ndan "Toplumsal Hafıza, Unutma ve Hatırlama Biçimleri Üzerine" ismli bir kitabım çıktı.
Arkadaşlar benden merkezde olan kendine resmi söylem yaratırken, dışarıda olan kendi hafızasını nasıl toparlayacak üzerine konuşmamı istediler.
Son zamanlarda anmalar konusu hepimizi meşgul ediyor. Anmadan daha fazla hatırlamayı, hatırlamayı örgütlemeyi öne çıkarmalıyız. İsimsizlerin tarihinin nasıl yazılacağı konusunda yoğunlaşmalıyız. Bütün isimsizlerin tek bir potada eritmeden ama isimleri de fazla yüceltmeden ortaya koymalıyız.
Hatırlamanın mekanizmaları ve amacı da önemlidir. Eğer hafızamızı örgütlü kılamazsak belgeler halinde bir köşeye kaldırırsak, kaçınılmaz neden sonuç ilişkileri olarak anlatmaya devam edersek sosyalden de koptuğu için kaybolup gidecektir.
Son zamanlarda belgelerin yerine kişisel hafızanın ve hatıraların konulması eğilimi ağır basıyor. Belgeleri karşılaştırmalı biçimde ve belge olmak özellikleri koruyarak ilerlemek zorundayız. Belgeleri önemsemeyen veya önemsizleştiren yaklaşımlar hatalıdır.
Yine hatalı bir başka yanlış ise, yapısal neden sonuç ilişkilerine dayanan gerekirci tarih anlayışıdır. Bir iş yapılmışsa veya yapılmamışsa gerekirci sonucu budur, böyle olabilirdi yaklaşımıdır. Bu yaklaşım insanın katkısını ihmal ediyor. Bu merkezin, devletin izlediği yoldur. Bir başka tarihin de olabileceğini inkar etmektir.
Solun hafızasını oluşturmada gördüğüm hataları şöyle sıralayabilirim.
Hiçleştirme, yok sayma, tarihi kendinden başlatma, ötekileştirme, şeyleştirme - nesneleştirme, idolleştirme, doğallaştırma - normalleştirme, kategorize etme, evet, ama.. yaklaşımı, önemsizleştirme.
Sıtkı Coşkun'un anısı vesilesiyle bunlara değinmek istedim."
Arkadaşlarının gözüyle Sıtkı Coşkun
Sıtkı Coşkun'un anısına hazırlanan filmde arkadaşlarının anıları ve görüşler de yer alıyor.
Oral Çalışlar
"Birlik gerektiğini gördüğünde birlikten yana tavır aldı. Hemen Sosyalist Birlik Partisi faaliyetine katıldı ve birlikçi çabaları ondan sonra hep devam etti. Son yıllarında ölümcül hastalığı ortaya çıktıktan sonra bile hiç durmadan birlikçi çabalarına ve bağlı olduğu partisini güçlendirme çalışmalarına ara vermedi."
Fahri Aral
"Sıtkı türkü söyleyen, folklara çok meraklı, çok güzel Elazığ oynayan, soyadına uygun coşku veren bir insandı."
Ragıp Zarakol
"68 yılının en karizmatik liderlerinde biriydi. Gerçek bir öğrenci lideriydi. İktisat Fakültesinde yükselen "Sosyalist Karıncalar"ın en aktif militanlarından biriydi. Öğrenci kitlesinin büyük bir sevgisine sahipti."
Mehdi Beşpınar
"Sıtkı ile birlikte polisçe gözaltına alındık. Kelepçelendik. Sıtkı kelepçesini kaldırarak: "Kelepçemin demiri, seni pulluk yapacağız" dedi.
Yunanistan Komünist Partisi Temsilcisi Karokas
"Sıtkı daha ilk karşılaşmada karşısındakini kazanırdı. Bakışı temiz, güve verici ve doğruydu. Söyledikleri yerindeydi, hesaplıydı."
Enis Coşkun
(Mehdi Başpınarın 1968 yılında Sıtkı ile ayrı politik çizgilerde olmalarına karşın polisce birlikte gözaltına alındıklarını ve dövüldüklerini anlattığı anısına gönderme yaparak) "Kendi aramızda biz farklı farklı yaklaşımlarda olsak bile burjuvazi sizi ayırmıyor. Dayağa alıyor, birlikte dövüyor. Sen bir yerde Sıtkı bir yerde ama cop altında birarada."
Veysi Sarısözen
"Sıtkı'nın başucunda cizgi roman Çelik Bilek vardı. Sıtkı Das Kapital okurken bir yandan da Çelik Bilek okurdu. Ama onun okuduğu Kapital'in içinden devrimci mücadeleye yabancı bir kitap çıkmamıştır."
Bülent Forta
"Sıtkı benim ölçülerim açısından tuhaf bir insandı. Üç yıllık ÖDP pratiğinde o kadar çok tuhaf insan bir araya gelmiştik ki belki de bütün bu tuhaflıkların bileşkesinden doğan şey bizi bir arada tutan, bizi bir arada tutan bir şey olarak ortaya çıkıyordu."
Latif Şimşek
(SBP kuruluş çalışmalarında birlikte olduklarını anlatarak) "Gece dersine çalışıp neler konuşacağını, neler yapacağını düşünüp toplantılara gelirdi. Biz küçük notlarla gelirdik. Bu nedenle herzaman 1-0 galip başlardı. Ama biz yine de direnip akşama doğru onun galibiyetini kabul ederdik. Bize çok sabır gösterdi. Ben ondan sabrı öğrendim."
Masis Kürkçigil
"Kimileri bir çakmak yakmak derken bunu kuyruğu dik tutmak olarak telakki edebilir. Sıtkı'da bu böyle değildi. Birlikten söz ederken sıçramak için yeni bir zemin bulduğuna kesinlikle inanıyordu."
İlkay Demir
"Birdenbire döndüm ve yanıbaşımda Sıtkı'yı gördüm. Beş dakika öncesine kadar tartışmıştık. Ve ben Sıtkı'nın tartışmacı yönüyle ilk defa karşı karşıya geliyordum. Müthiş öfkeliydim. Gözlerine baktım ve gözlerim yandı. Sıtkı'da hiçbirşey kalmamıştı. Herşey beş dakika öncesinde kalmıştı. Sıtkı'nın gözleri bana bir çocuğun gözleri gibi bakıyordu."
Aslan Başer Kafaoğlu
"Aziz Nesin, ölüme layık olmak, ölümü hak etmek lazım derdi. İnsan yaşamının en büyük sınavını ölürken verir. Sıtkı ölümü hak edenlerdendi."
Seyfi Öngider
"Sıtkı ilk ortak kayıplarımızdandır. ÖDP için ortak kaybımızdır. Sıtkı ölümüyle bizi bir kez daha birleştirdi ve ne yapmamız gerektiğini gösterdi."
Atilla Aytemur
"Sıtkı'nın şahsında derin ayrılıkları unutmasını bilen, hayatı tercih ettiği doğrultuda yüksünmeden yaşayan, en küçük umuda büyük yatırım yapan, bıktırırcasına sarılan, bir insandı. Birliğimizi, yarattıklarımızı Sıtkı'nın bir emaneti olarak taşıma yükünü yüklendik. Bu emaneti her birlikte taşıyacağımıza inanıyorum.
Sıtkı Çoşkun Kimdir?
"Bu hayat, savaşsız ve sömürüsüz bir dünyaya adanmıştır."
1948 Yılında Elazığ'da doğdu. 65-70 arasında yığınsal gençlik hareketi içinde FKF ve TİP üyesi olarak yer aldı. İktisat Fakültesi Talebe Cemiyeti ve Fikir Kulüpleri Federasyonu'nda yöneticilik yaptı. 74'de TKP'ye üye oldu. 74-80 arası TKP MK üyeliği, TKP MK Sendikalar Bürosu Sekreterliği ve TKP MK PB Türkiye Yardımcılığı Komitesi üyesi olarak çalıştı.
12 Eylül 80 darbesinden sonra tekrar yeraltına geçti. 81 yaz başlarında yurt dışına çıktı. TKP 5. Kongresi'nde TKP Merkez Komitesi Politik Büro üyeliğine seçildi. 88'de TBKP 1. illegal Kongresinde MK üyeliğine seçildi. 90 Haziran'ında TBKP'nin yasal çıkışı ile beraber Türkiye'ye döndü. TBKP üyesi oldu ve SBP'nin kurucuları arasında yer aldı.
Çoşkun, SBP MYK üyeliği ve Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Birleşik Sosyalist Alternatif sürecinde yer aldı. Birleşik Sosyalist Parti'nin GYK, MYK üyelikleri ile Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 75-80 Yılları arasında DİSK'e bağlı sendikalarda çalıştı ve DİSK Bursa Bölge Temsilciliği yaptı. DİSK'in yeniden faaliyete geçmesiyle DİSK üyesi Bank-Sen'de uzman olarak çalışmaya başladı.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nin kuruluş sürecine aktif olarak katıldı ve 1. dönem PM üyeliği yaptı. 23-26 Ekim 1997 tarihlerinde toplanan ÖDP Konferans ve Kongresinde Parti Meclisi üyeliğine yeniden seçildi. 17 Temmuz 1998'de aramızdan ayrıldığında Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nde Merkez Yönetim Kurulu üyeliği görevinde bulunuyordu.(NK)