Efendiden kaçış
Truth, 1820'lerde henüz genç bir kadınken, kendisini öldüresiye döven ve ailesini çocukları satmak yoluyla parçalayan New York'lu efendisinden kaçtı. 1840'larda köleliğe karşı en önemli protesto gösterilerine katıldı, belagat yeteneği ile insanları meydanlara topladı. Çektiği acıları, tanıklık ettiği olayları anlatırken, dinleyenleri dehşete düşürüyordu.
Onun cesaretle anlattıkları sayesinde, kimi kölelik yanlıları fikirlerini değiştirmeye başladılar. Özellikle siyah kadın ve çocukların çektiklerini dile getiriyordu. O zamana dek, acımasız ve zengin köle sahiplerinin sadistliğe varan davranışları çoğu zaman gizli kalmış, onlara karşı tanıklık yapabilecek çok az siyah çıkmıştı.
Kırbaç, direk ve çığlıklar
Sojourner Truth, çocuklarının pek çoğunu kaybettikten sonra, kaybedecek pek bir şeyi kalmadığına inanmıştı, bu nedenle mücadeleden hiç kaçınmadı. Kalabalık mitinglerde, çocukluğundan beri yaşadığı bütün baskıları, şiddeti gözünü kırpmadan anlattı. Anlattığına göre çocukken "efendisi" tarafından sık sık nedensiz yere prangalanıyor, blüzü yırtıldıktan sonra bir direğe bağlanıyordu. Adam, onu kırbaçlamaktan adeta zevk alıyor, çığlıkları artana dek vazgeçmiyordu.
Truth, kölelerin çalışma koşullarını da açık açık anlatıyor, bu insanlık dışı durumun derhal sona ermesi gerektiğini açıklıyordu. Küçücük koğuşlarda onlarca siyahın barındığını, sınırsız çalışma saatleri sonucunda kimi insanların açlık ve bitkinlikten öldüğünü, bütün gün çalışan siyahların çoğu zaman hayvanlara verilen küspe tarzı yemeklerle beslendiğini anlatıyordu.
Okula gitmeyen konuşmacı
Truth başarılı bir konuşmacıydı. Fikirlerini açık ve net ifade edebiliyor, protestocular karşısında başını dik tutmasını beceriyordu. Bu nedenle kısa sürede kölelik karşıtı hareketin önemli isimlerinden biri olmuştu. Hem siyah, hem de kadın olması, onun ırkının ezilmesiyle birlikte kadın olarak yaşadığı sorunları da dile getirmesini sağlamıştı. Hayatı boyunca hiç okula gitmemiş, hiç bir özel eğitim almamış bu kadının ifade gücü herkesi büyülüyordu.
Truth, aslında kendi kendini yetiştirmiş, mümkün olduğu adar bilgiyle iç içe olmayı tercih etmişti. Çevresindeki eğitimli insanlarla uzun sohbetler ediyor, dinsel konularda öğrendiklerini günlük hayattaki bilgileriyle birleştirmeye uğraşıyordu. Truth, hayatı boyunca hep bilinçli seçimler yaptı ve kalabalık meydanların büyüsüne kapılmadan mücadelesini sürdürdü.
Kadınlara oy hakkı mücadelesi
ABD'deki kadınların oy hakkı mücadelesi başladığında yine ön saflarda Sojourner Truth görüldü. İç Savaş boyunca da aktif olarak çalıştı. 1864 yılında Beyaz Saray'a davet edildi ve Başkan Lincoln tarafından kutlandı. Aynı yıl, Arfo-Amerikalılar'ın yaşam koşullarının düzeltilmesi ile ilgili bir dernekte çalışmaya başladı. 1870 yılında Amerika Kadın Hakları Derneği'ne katıldı ve ölene dek kadınların oy hakkı için mücadele etti.
Sojourner Truth, neyse ki köleliğin kaldırıldığını görecek kadar uzun yaşadı. Ama daha vereceği çok eşitlik mücadelesi olduğunu söylüyordu. Hemcinslerinin özgürleştiğini görmesi için sizce ne kadar daha yaşaması gerekirdi?