Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 2023’ün son gününde (31 Aralık) babası Tahir Demirtaş’ı kaybetti.
4 Kasım 2016'dan beri Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan Demirtaş, yaşadığı hukuksuzluğu “protesto etmek” için babasının cenazesine katılmayacağını belirtti: “Bunlardan bir şey istemeyeceğim, yasımı cezaevinde yaşayacağım.”
Demirtaş’ın babasının cenazesine neden katılmadığını Rûdaw’a anlatan avukatı Mahsuni Karaman, şöyle dedi:
“Geriye dönüp bakarsanız neredeyse Kobanî davasında yargılanıp rehin tutulan siyasetçilerden annesini, babasını, kardeşini veya bir yakınını kaybetmeyen kalmadı.”
Geriye dönüp baktığımızda Demirtaş’la aynı yazgıyı paylaşan siyasilerin birçoğunun, kaybettikleri yakınlarıyla vedalaşma haklarının ya gasp edildiğini ya da sancılı bir şekilde “son görevlerini” yerine getirdiklerini görüyoruz.
Selahattin Demirtaş'tan babasına veda: Merak etme baba, yüreğimiz bu hücreden büyüktür
Aysel Tuğluk
Bu minvalde aklımıza gelen ilk örneklerden biri sanırım Aysel Tuğluk. Dönemin HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk, 13 Eylül 2017’de hayatını kaybetti.
Tuğluk, "silahlı terör örgütü yöneticiliği" ve "silahlı terör örgütü üyeliği" suçlarından tutuklu bulunduğu cezaevinden cenazeye katılmak için özel izinle çıktı. Hatun Tuğluk, vasiyeti üzerine defin için Ankara'da bulunan İncek Mezarlığı'na getirildi.
Cenazenin defnedilmesinden kısa bir süre sonra bir grup, mezarlığa saldırmaya çalıştı: “Burası Sünni mezarlığı, Aleviler buraya defnedilemez. Burası Türk toprağıdır, Ermeni toprağı değil, burada Ermenileri istemiyoruz.” Oğlu Alaattin Tuğluk’un deyimiyle saldırı olunca “mezardan çıkarılan” Hatun Tuğluk, Dersim’de defnedildi. Aysel Tuğluk’un yaşadığı sağlık sorunlarında annesinin mezarına yönelik saldırının etkisi hem yakınları hem de hekimler tarafından dile getirildi.
Onur Hamzaoğlu
Dönemin Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun annesi Saliha Hamzaoğlu, 5 Mayıs 2018’de hayatını kaybetti.
Sincan F Tipi 2 No’lu Cezaevi’nde tutuklu bulunan Hamzaoğlu, annesinin cenazesine katılabildi.
Hamzaoğlu, annesinin tabutunun başında bir süre bekledi. Defin işleminin ardından taziyeleri kabul eden Hamzaoğlu, gazetecilerin sorusu üzerine "Çocuklar ölmesin dediği için annesi ile beraber Deran bebeğin tutuklandığı bir ülkede neler diyebilirim ki?" dedi.
Jandarma, Hamzaoğlu'nu açıklama yapmaması için uyardı.
Selçuk Kozağaçlı
Çağdaş Hukukçular Derneği'nin (ÇHD) tutuklu genel başkanı avukat Selçuk Kozağaçlı, 26 Ocak 2019'da babası Ayhan Kozağaçlı’yı kaybetti.
Silivri Cezaevi'nden Konya'daki cenazeye ring aracıyla götürülen Kozağaçlı, cenaze töreninde, yanındaki görevliye kelepçelendi.
Kozağaçlı'nın babasının cenazesine kelepçeli getirilmesiyle ilgili Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) yaptığı başvuruda yüksek mahkeme, Kozağaçlı'nın yaptığı hak ihlali başvurusunu kabul etmedi.
Figen Yüksekdağ
Kandıra F Tipi Cezaevi'nde 4 Kasım 2016 tarihinden bu yana tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın babası Mevlüt Yüksekdağ, 21 Ağustos 2021’de geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.
Cenazeye katılmak için avukatları aracılığıyla savcılığa başvuran Yüksekdağ, babasının cenaze törenine katılmak üzere Adana’ya getirildi.
Yüksekdağ, 1 Kasım 2023’te ise kardeşi Necmi Yüksekdağ’ı kaybetti.
Ring aracıyla mezarlığa getirilen Yüksekdağ, cenaze töreninin ardından hapishaneye götürülmek üzere Adana Şakirpaşa Havalimanı'na doğru yola çıkarıldı.
Gültan Kışanak
Yaklaşık 8 yıldır tutuklu olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eş Başkanı Gültan Kışanak, 8 Ağustos 2023’te yaşamını yitiren ablası Zeynep Özer'in cenazesi için Elazığ'a götürüldü.
Cemevine götürülen Kışanak'a çok sayıda jandarma eşlik etti.
Ablası henüz defnedilmişken mezarı başından apar topar götürülen Kışanak, Elazığ Havaalanı'ndan uçağa binerek İstanbul ve ardından Kandıra'ya döneceğini düşünürken, kendisine hiçbir bilgi verilmeden Elazığ Cezaevi'ne götürüldü: “Size cenaze için 4 saat verilmiş, süre doldu, o nedenle cezaevine gidiyorsunuz.”
Başka bir cezaevine, oradan da Sivas’a götürülen Kışanak'ın bu süre boyunca yanında ne kullanması gereken ilaçları ne de gecelemek için ihtiyacı olan eşyaları vardı.
Leyla Güven
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve HDP eski Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’in annesi Cevriye Güven, 4 Ocak 2019’da yaşamını yitirdi.
Leyla Güven'in taziyeye katılması için izin çıktı; fakat Güven, açlık grevinde olduğu için sağlık durumundan dolayı cenazeye katılamadı.
Güven, 15 Ocak 2011 tarihinde KCK Ana Davası kapsamında tutuklu olduğu dönemde de babası Hacı Güven’i kaybetmişti.
Mine Özerden
25 Nisan 2022’de tutuklanan ve Gezi Davası'ndan 18 yıl hapis cezası alan belgeselci Mine Özerden'in babası, "proleter şoför" Ahmet Yalkın Özerden 25 Mayıs 2022’de hayatını kaybetti.
Özerden'e babasının cenaze törenine katılması için 4 saatlik izin verildi. Jandarmalar arasında camiye getirilen Özerden, kalabalıktan ayrı bir yerde tutuldu.
Jandarma, Özerden'e başsağlığı dilemek isteyenlerin yaklaşmasına izin vermedi ve sadece bir süreliğine annesi Halide Özerden ile görüşmesine izin verdi.
“Arkadaşlarımızın yaşadığı büyük acı”
Kobanî Davası’ndan tutuklu olan arkadaşlarının, kaybettikleri yakınlarına veda ederken yanında olan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, yaşananların hem psikolojik hem de politik boyutunu bianet’e değerlendirdi.
Beştaş, arkadaşlarının, yakınlarının cenaze törenlerinde yaşadıklarını şöyle anlattı:
“İnsanın bir yakınını kaybetmesi yeterince acı verici değilmiş gibi, arkadaşlarımız bu acıyla bir de cezaevinde yüzleşiyor. Son görevlerinizi yerine getiremediğiniz ve yakınlarınızla vedalaşamadığınız çok acı bir süreç bu. Aysel Tuğluk bu nedenle çok büyük bir travma yaşadı. Annesinin mezardan çıkarıldıktan sonra Dersim’e götürülme sürecinde de oradaydım. Aysel'in yaşadığı acıyı tarif etmem mümkün değil.
“Tanıklıklarımdan yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki, bu insanlar zaten haksız yere tutuklu. Üstelik Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak gibi arkadaşlarımız tek bir yakınını da kaybetmedi. Kayıplarının üzerine bir de haksızlığa uğramışlık hissi ekleniyor ve yaşanılanlar, arkadaşlarımız için daha can yakıcı hale geliyor. Devletin yaklaşımı korkunç. Yakınlarının cenazesine katılmasına izin verilmeyenler oluyor. Örneğin yasal olarak müebbet hapis cezasına çarptırılanların böyle bir hakkı yok. Devlet, sen o duyguyu yaşayamazsın, diyor yani.
"Batı’da Gezi’yi, Kürtler için ise Kobanî Davasını devreye soktular"
“Yakın dönemde diğer siyasi mahpuslar için ise yeni bir uygulamaya gittiler: Saat sınırı. Figen Yüksekdağ’a kardeşinin cenazesine katılabilmesi için 4 saat izin verdiler. Aynı şekilde Gültan Kışanak’a. Arkadaşlarımız cenazelerine cezaevinin ring araçlarıyla, kelepçeli bir şekilde ve yüzlerce asker, kolluk eşliğinde getiriliyor. Bu haliyle hem yakınları hem de kendileri için ayrı bir eziyete dönüşüyor cenazeler. Bazen kelepçeyi çıkarmamayı bile dayatıyor kolluk. Yüksekdağ’ın babasının cenazesinde denemişlerdi bunu son olarak.
“Bu hukuksuzlukların hiçbirini, arkadaşlarımızın rehin alındığı ve bizim Kumpas Davası dediğimiz Kobanî Davası’ndan ayrı değerlendirmemek gerekiyor. Bir hukukçu olarak çok iyi biliyorum ki, o davanın hukuki hiçbir çıktısı yok. Bir tweet’ten onlarca kez müebbet istenen bir dava bu. İktidarın kendi sorumluluğunu örtmek, siyaseten toplumu kutuplaştırmak ve yine Kürt düşmanlığını yükseltmek için kullandığı bir dava.
“Şunun altını da özellikle çizmek istiyorum, Kobanî protestoları esnasında Çözüm Süreci devam ediyordu. Bu ekseriyetle gözden kaçıyor. Bu davanın kapatılması, beraat kararlarının verilmesi sadece iç hukukun değil, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin de kesin ve bağlayıcı hükmü gereğidir, Anayasa gereğidir.
“Bu dava, tıpkı Gezi Davası gibi iktidarın yürüttüğü siyasi bir dava. Muhalefeti susturmak, protestoları önlemek, halka gözdağı vermek için Batı’da Gezi’yi, Kürtler için ise Kobanî Davasını devreye soktular. Herkesin Kobanî Davası için söz söylemesi ve tutuklu arkadaşlarımıza ses olması, bu davanın boşa çıkmasını sağlayacaktır diye düşünüyorum.” (TY)