2019, AKP'nin 17 yıllık iktidarında sandıktaki en önemli kaybı yaşadığı ve parti içi muhalefetin parti dışına çıktığı yıl oldu.
31 Mart yerel seçimlerinde AKP ve öncüllerinin 25 yıldır belediye başkanlığına sahip olduğu İstanbul ve Ankara dahil olmak üzere 11 büyükşehir belediyesini CHP kazandı.
Ancak muhalefetin İstanbul'daki seçim galibiyeti Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) çok tartışılan kararı nedeniyle yaklaşık üç ay ertelendi. YSK, CHP'nin İstanbul'da 13 bin oy civarında bir farkla kazandığı seçimi oy sayımındaki "usulsüzlükler" nedeniyle geçersiz sayarak 23 Haziran'da yeni bir seçim yapılmasına hükmetti. İtiraz sürecinde AKP'li Ali İhsan Yavuz'un seçimde hile olduğunu iddia ederken söylediği "Hiçbir şey olmasa bile kesin bir şey oldu" sözü hafızalara kazındı. İptal kararının ardından yapılan tekrar seçimini CHP'nin adayı Ekrem İmamoğlu 800 bin oyun üzerinde bir farkla kazandı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul ve Ankara belediye meclislerinde Cumhur İttifakı'nın çoğunluğuna işaret ederek seçimleri "kazandıklarını" öne sürdü.
AKP'nin sahip olduğu il ve büyükşehir belediye sayısı bir önceki seçime göre dokuz azalırken, MHP belediye sayısını üç artırdı.
AKP bölündü
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan yeni partiler kurmak için AKP'den istifa etti. Eylülde partiden ayrılan Davutoğlu 12 Aralık'ta Gelecek Partisi'nin kuruluşunu ilan ederken, temmuz ayında AKP'den istifasını duyuran Babacan'ın partisinin kuruluşu 2020'ye sarktı. Erdoğan, partisinin iki eski önemli ismini "ümmeti bölmekle" suçladı.
İki yeni partinin AKP'den "ne koparabileceği" ve Erdoğan'ın MHP desteğine rağmen 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanı seçilmek için gerekli olan yüzde 50+1 oy oranına ulaşıp ulaşamayacağı ise önümüzdeki dönemde yanıt bekleyen sorular haline geldi.
Kurucu ekibinin hemen hemen hepsi istifa eden veya aktif görevde olmayan AKP'nin 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana tedricen bir ittifak ilişkisi geliştirdiği MHP ve Vatan Partisi (VP) ise güncel gelişmelere ilişkin tavırları merak edilen ve belirleyici olan partiler konumuna geldi.
MHP: Ne "beka meselesi," ne değil?
AKP'nin "Cumhur İttifakı" adı altında birlikte hareket ettiği MHP, Suriye'nin kuzeyine düzenlenen "Barış Pınarı" operasyonunda ve Erdoğan'ın yıl sonuna doğru tekrar gündeme getirdiği Kanal İstanbul tartışmalarında iktidar partisini destekledi. Yine AKP'nin ekonomik krizi "dış güçlerin saldırılarına" bağlayan açıklamaları de MHP'den destek buldu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli geride kalan yılda Suriye'ye sınır ötesi operasyon, yerel seçimler, İstanbul'daki seçimlerin tekrarlanması, Libya'ya asker gönderilmesi, "beka sorunu yok denilmesi," beklenen İstanbul depremi gibi konuları "beka meselesi" ilan ederek gündeme yön verdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin eylül ayında hastaneye kaldırılması ve yaklaşık üç hafta kameraların karşısına çıkmaması ittifaka ilişkin dedikodulara neden olduysa da parti kasım sonunda Bahçeli'nin tedavi sürecinin sona erdiğini açıkladı.
Vatan Partisi: Yüzde 0.23 oyla 'koalisyon ortaklığı'
2019 yılında Doğu Perinçek'in genel başkanı olduğu VP de AKP'ye desteğini açıktan ifade etmeye başladı. "Avrasyacılık" adını verdiği bir strateji çerçevesinde Türkiye'nin NATO'dan ayrılması ve AB üyelik sürecini sonlandırması gerektiğini savunan parti, muhalefetteki CHP, HDP ve İYİ Parti'yi ise "Atlantikçi" olmakla itham ediyor.
VP, doğu Akdeniz ve Suriye başta olmak üzere dış politika meseleleri ile HDP'nin kazandığı belediyelere kayyum atanması gibi konularda iktidara destek veriyor.
Parti 2018 genel seçimlerinde yüzde 0.23 oy almış, lideri Perinçek ise 100 bin imza toplayarak cumhurbaşkanı adayı olmaya hak kazanmasına rağmen 98 bin 930 oy alabilmişti.
CHP'de Yavaş ve İmamoğlu'nun yükselişi
Anamuhalefet partisi, yerel seçimlerde HDP ve İYİ Parti'nin de desteğiyle İstanbul ve Ankara'yı kazanmasının yanı sıra 14 olan il ve büyükşehir belediye başkanlığı sayısını 21'e yükseltti.
Ancak iktidar bloğunun yaşadığı oy kaybı ve ekonomik sorunlara rağmen genel seçim anketleri CHP'nin oyunda önemli bir değişimin olmadığını, önümüzdeki seçimlerde iktidar olmaya namzet ve ülke siyasetine yön veren bir parti haline gelemediğini gösteriyor.
CHP adına öne çıkan isimlerse İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş oldu. Seçim döneminde şeffaflık ve "israfa son vermeyi" vaadeden İmamoğlu ile Yavaş'ın dikkat çeken icraatlarının başında belediye meclisi toplantıları ve ihaleleri internet üzerinden canlı yayınlamak geliyor.
Yavaş, görevdeki 100 ve 200 gününün sonunda yayımladığı bültenlerde ihale bedellerinin düşmesi, bütçenin fazla vermesi, toplu taşıma kartlarının kapsamının genişletilmesi, makam araçlarının sayısının azaltılması gibi konulara yer verdi.
Diğer yandan seçimden önce "sahte senetle alacak takibi" yapmakla suçlanan ve bu yüzden Erdoğan'ın seçildiği takdirde "bedel ödeyeceğini" söylediği Yavaş, geçen haftalarda iş insanı Sinan Aygün tarafından TOGO kulelerindeki mühürlerin kaldırılması karşılığında kendisinden rüşvet talep etmekle suçlanmıştı. İki tarafın da birbirlerinden şikayetçi olmasının ardından soruşturmalar sürüyor.
Ekrem İmamoğlu ise İstanbul'da beklenen depreme ilişkin önlemlerin artırılması, finansman sorunu nedeniyle yavaşlayan metro inşaatları için kaynak bulunması, hükümete yakınlığıyla bilinen çeşitli vakıflara belediye bütçesinden yapılan yardımların iptal edilmesi gibi icraatlarıyla öne çıktı.
Ayrıca son haftalarda yeniden gündemi meşgul etmeye başlayan Kanal İstanbul tartışmalarına da "ya kanal, ya İstanbul," sloganıyla dahil oldu. Toplu taşıma araçlarındaki ekranlarda da bu sloganla videoların gösterilmesi dikkat çekti.
İmamoğlu ve Yavaş'ın ortak sorunlarından biri ise belediyelerin kamu bankalarından kredi alamamaları oldu. Daha önce "Kazandın ya, hadi yönet bakalım" diye konuşan Cumhurbaşkanı, kredi bulmanın belediyelerin işi olduğunu söyledi, "Nereden bulursan bul" dedi.
ABB ve İBB'de iktidar kanadının çoğunlukta olduğu meclis toplantılarında zaman zaman gerginlikler yaşansa ve bakanlıklar tarafından Boğazlar Yasası ve bazı mevkilere atama yapılması konularında belediye başkanının yetkileri kısıtlansa da belediye bütçeleri ve bazı kurumlarının faaliyet raporları onaylandı.
CHP'li belediyeler şu ana kadar iktidar tarafından "iş yapamaz" hale getirilmese de bu konu önümüzdeki yıl takip edilecek başlıklardan biri.
İYİ Parti: Muhalefet ne onunla ne onsuz
Meral Akşener'in 2017'de kurduğu İYİ Parti, 2019 yerel seçimlerinde muhalefet cephesinin önemli bir parçası olduysa da kendi adına başarı gösteremedi. CHP, kazandığı yedi büyükşehirde İYİ Parti tarafından desteklenmişti. HDP'nin de bu şehirlerde aday göstermemesiyle seçimde geniş bir muhalefet cephesi ortaya çıkmıştı.
CHP'nin İYİ Parti'yi desteklediği şehirlerde ise Cumhur İttifakı'nın kazanmasıyla Akşener'in partisi seçimleri herhangi bir şehirde belediye başkanlığı alamadan kapatmış oldu.
İktidar kanadı tarafından "HDP ile aynı çizgide olmakla" suçlanan İYİ Parti'nin önümüzdeki dönemde nasıl bir çizgide devam edeceği ülke siyasetinde önemli bir unsur olacak.
HDP seçmeninin iradesi 'hükümsüz'
2019, Kürt siyasetinin iktidar bloğu tarafından "terör örgütünün uzantısı" yaftası, kayyım atamaları ve tutuklamalarla siyaset dışına itilmeye çalışıldığı, birçok Kürt siyasetçinin yanı sıra HDP'nin önceki eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın AİHM kararı ve sağlık sorunlarına rağmen hapiste tutulmaya devam ettiği bir yıl oldu.
Darbe girişiminin ardından kayyum atanan belediyelerin çoğunu 31 Mart'ta geri kazanan HDP'de seçime katılmasına izin verilen altı belediye başkanı, daha önce KHK ile kamu görevinden ihraç edildikleri gerekçesiyle YSK'dan mazbata alamadı.
Devam eden süreçte 31 belediyenin eşbaşkanları haklarında "terör soruşturması" bulunduğu gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınarak yerlerine kayyım atandı. Benzer şekilde onlarca belediye meclis üyesi de görevden uzaklaştırıldı. 10 belediye eşbaşkanı ise sözkonusu soruşturmalar sebebiyle tutuklu bulunuyor.
Kürt siyaseti açısından bu yıl yaşanan bir diğer önemli gelişme ise PKK lideri Abdullah Öcalan'ın aile fertleri ve avukatlarıyla yıllardır görüştürülmemesi nedeniyle HDP Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde Kasım 2018'de başlatılan açlık grevlerinin sonuç vermesi ve Öcalan'ın 22 Mayıs'ta avukatlarıyla tekrar görüşebilmesi oldu. Eylem sürecinde beş mahpus yaşamına son vermişti. (VK)