Özkökün Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Avrupa Birliğinin (AB) gerektirdiği siyasi reformların sonuçlarına katlanmaya hazır olduğunu söylediğini vurgulayan Aktar, Bu, askeriyenin siyasetten elini çekmesi ve Türk siyasetinin sivilleşmesi sürecinde çok önemli bir kilometre taşı olabilir diyor.
Azrak ise, Orgeneral Özkökün açıklamalarının TSKnın Türkiyedeki bazı ulusalcı çevrelere yakınlık göstermediği şeklinde yorumlanabileceğini söylüyor.
Aktar: Gerçekçi, konulara hakim ve somut ifadeler
Özkökün beyanatının 5 Kasımda yayınlanacak Avrupa Komisyonunun Türkiyenin İlerleme Raporu öncesinde müspet bir etki yaratacağını söyleyen Aktar, şu noktalara dikkat çekiyor:
* Hilmi Özkökün TSKnın başında bulunması, Türkiye için bir şans. Fakat beyanatı ne dereceye kadar TSKnın tümünün Avrupa Birliği (AB) ile ilgili görüşlerini temsil ediyor, o ayrı bir konu.
* Demeçte altını çizdiğim satırda, Özkök, TSKnın ABnin gerektirdiği siyasi reformların sonuçlarına katlanmaya hazır olduğunu söylüyor. Bu, gözden kaçan ama son derece önemli bir beyan. Ve bu, askeriyenin siyasetten elini çekmesi ve Türk siyasetinin sivilleşmesi sürecinde çok önemli bir kilometre taşı olabilir.
* Dikkatimi çeken ikinci nokta, Özkökün olabildiğince gerçekçi, konulara hakim ve somut ifadeler kullanması.
* Üçüncüsü, 5 Kasımda yayınlanacak olan Avrupa Komisyonunun Türkiye İlerleme Raporu öncesinde, bu beyanat muhakkak müspet bir etki yaratacaktır. Türkiyenin 2004ün sonunda müzakerelere başlama kararı öncesinde Kıbrıs ve Ege kıta sahanlığı meselesini halletmesi gerekiyor. Bu iki konu askeri bürokrasiyi ilgilendiren konular. Özkökün yaklaşımları bu iki meselenin hallinde yapıcı rol oynayabilir.
* Son olarak da, beyanatında Eğer AB üyesi olursak Yunanistanla olan sorunlarımızı bir haftada çözeriz demesi ABnin bir barış projesi olduğunu ne kadar iyi kavradığının göstergesi.
Azrak: İlk açık beyan, olumlu bir gelişme
Türkiyede askeri çevrelerin bugüne dek AB konusunda net açıklamalar yapmaktan kaçındığını hatırlatan Azrak, Genelkurmay Başkanı Özkökün ilk açık beyanı ile basında yer alan bazı yorumlara da açıklık getirileceğini savunuyor.
Azrak, sözlerini şöyle sürdürüyor:
* TSK, ABye katılım konusunda bugüne kadar açık bir tavır sergilemedi; sadece basında bazı yorumlara rastlandı. O yorumlar da TSKnın, ABye girme karşılığında Türkiyenin vereceği bazı tavizlerden rahatsızlık duyduğu yolundaydı.
* Buna rağmen ne Genelkurmay Başkanı ne de kuvvet komutanları, bugüne kadar Türkiyenin AByi girmesi konusunda olumsuz ya da kuşkular içeren bir söz sarf etmemişti.
* Bu yorumlar biraz da, ABye üye ülkelerin bazılarının Milli Güvenlik Konseyinin kaldırılması ya da asker üyelerin oradan çıkarılması gerektiği şeklindeki tutumlarından kaynaklanıyordu.
* Ayrıca, Türkiye'nin çok hassas olduğu bazı konularda örneğin Öcalan konusunda ve Kürtlere karşı resmi politikası konusunda bu hassasiyeti biraz artırıcı beyanlar, söylemlerde bulunmuşlardı AB'ye dahil ülkelerin temsilcileri.
* Şimdi, Genelkurmay Başkanı'nın ağzından Türkiye'nin AB üyesi olmasının yararlı, hatta zorunlu olduğu yolunda bir beyan işitiliyor. Bu her halükarda son derece olumlu bir tutumdur ve ilginç bir gelişme olarak yorumlanmalıdır. (BB)