Heinrich Böll Stiftung (HBS) Derneği Türkiye temsilciliğinin 15. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen panelde, Türkiye'de sivil toplumun son 15 yılda kaydettiği gelişmeler ve geçtiği süreçler de tartışıldı.
Açış konuşmasında büronun kurulmasında ve kurumsallaşmasında gösterdikleri çabalar nedeniyle Fügen Uğur ve Zeynep Taşkın'a teşekkür eden HBS Türkiye temsilcisi Dr. Ulrike Duffner, 15 yıllık gelişimi aktarırken Cumhuriyet bayramlarında Süleyman Demirel'in 1994'te Abdullah Gül'ün de 2009'da verdiği mesajları karşılaştırdı.
Demirel, terörle mücadele eden askerlerin rolü uzun uzun överken Gül, terör sorunlarında hiç değinmemiş, toplumsal çeşitlilikten de bir zenginlik olarak söz etmişti.
Yurttagüler: Kurumsallaşırken bizden neler gidiyor?
Bilgi Üniversitesi STK Eğitim Araştırma Birimi'nden Laden Yurttagüler, 1980 askeri darbesinden sonra, sivil toplumun "sosyal refah devletindeki dağılma" nedeniyle göreve çağrıldığını, 1986'da İnsan Hakları Derneği (İHD), 1992'de de Helsinki Yurttaşlar Derneği (HYD) kurulduktan sonra, sivil toplum çalışmalarının 2000'li yıllarla birlikte öğrenciler, sigortasızlar ve kadın emeği gibi diğer sosyal hak alanlarında da yoğunlaştığını söyledi.
Yurttagüler, Avrupa Birliği fonlarıyla birlikte projeciliğin gelişme gösterdiğini, STK'lar için "Üçüncü Sektör" denilen ve kariyer planlarının işin içine girdiği farklı bir alanı yarattığını ifade etti; olumlu proje örnekleri arasında Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG) ve Sulukule girişimini de saydı. Yurttagüler'in ortaya attığı sorulardan ikisi şunlardı:
"Örgütlenmelerin kurumsallaşması bir yandan iyiyken bizlerden neyi götürüyor? Kaynak arayışında projecilik dışında ne yapılabilir?"
Bilgen: Depolitize mi oluyoruz?
Günlük gazetesi yazarı ve insan hakları savunucusu Ayhan Bilgen de, Türkiye'nin AB aday adayı olduğu süreçte STK algısının bugüne göre daha güçlü olduğunu söyleyerek, "Depolitize olmak gibi bir sorun yaşıyoruz. STK alanını daha nezih, daha steril bir alan gibi tarif etme çabası var. Sivilliği, özgürlüğü korumak başka bir şey" şeklinde konuştu.
Yasal değişiklik süreçlerinde kadın örgütlerinin gösterdiği mücadele dışında zihninde sivil toplumun örnek oluşturabilecek bir çalışmasının kalmadığını, kadınların bugünlerde de cezaevindeki çocuklarla ilgili çok etkili çalışmalar yaptıklarının açıklayan Bilgen, STK'ların Kürt Sorunu'nun bundan sonraki durumu veya demokratik ve sivil bir Anayasa gibi konular karşısında konumlarının yeniden belirlemeleri gerektiğini ifade etti.
Demirkan: Hükümet faale almıyor
İskenderun Çevre Koruma Derneği'nden Oktay Demirkan da, hükümetin çevre örgütlerinin pek faale almadığını açıklayarak, "İki yılda bir yapılması gereken Çevre Kurultayları artık yapılmıyor bile" diye konuştu.
Soygüzel: Yetkimizin farkına varalım
Yalova Belediyesi'nden Hasan Soygüzel, Kent Konseyleri'nin STK'lara "Kentin hak ve hukukunu korumak" gibi geniş bir görev alanı sağladığını, bunu doğru algılanması durumunda, sivil toplum etkinliğinin oldukça artacağını söyledi.
Özgökçe: Gündemleştiren bizler, projelendiren onlar
Van Kadın Derneği'nden Zozan Özgökçe de, Van'da paravan dernekler kurulduğunu fark ettiklerini kayderek, "kadına dair sorunları gündemleştirenler bizleriz, bunu projelendirenler başkaları oluyor" dedi.
Paneli izleyenler arasında TİHV Diyarbakır Şube Başkanı Sezgin Tanrıkulu, Kadın Merkezi (KA-MER) başkanı Nebahat Akkoç, TİHV yönetim kurulu üyesi Hürriyet Şener, Uluslar arası İnsan Hakları Federasyonu (FİDH) yetkilisi Yusuf Alataş, Kadın Adaylarını Destekleme ve Eğitme Derneği (KADER) Ankara Şubesi başkanı İlknur Üstün, Başak Kültür ve Sanat Merkezi'nden Hümeyra Tusun ve Başkent Kadın Platformu'ndan Hidayet Tuksal da vardı. (EÖ)