TBMM Genel Kurulu’nda dün (16 Mayıs) Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder ile AKP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi arasında ‘parmak sallama’ tartışması yaşandı.
Meclis Başkanvekili Önder, gündeme geçmeden önce üç milletvekiline gündem dışı söz verdi. CHP Giresun Milletvekili Elvan Işık Gezmiş, ilaç ve eczacılık sektörünün sorunlarını, yıllarca eczacı olarak giydiğini söylediği beyaz önlüğüyle anlattı.
Önder, Gezmiş'in konuşması sırasında Genel Kurul salonunda oluşan gürültü üzerine, söz almak isteyenlerin listesini yenilemek üzere toplanan AKP'li milletvekillerini uyardı.
Sisteme giriş yaparak söz isteyen milletvekillerinin bu taleplerini iptal ettiğini açıklayan Önder, sisteme tekrar giriş yapılmasını istedi.
Bunun üzerine AKP’li vekiller başkanlık kürsüsü önünde toplanarak Önder’le tartıştı. Yaşananlar, Meclis tutanaklar şöyle yansıdı:
HALİT YEREBAKAN (İstanbul) – Ne zaman gireceğimizi bilmiyoruz, bunu sıfırdan yapsanız olur mu acaba? En azından herkes gireceği zamanı bilse.
BAŞKAN – Arkadaşlar, ben vekillerin söz hakkını kullanması konusunda herhâlde gösterdiği yaklaşım tartışılmayacak bir arkadaşınızım.
NURETTİN ALAN (İstanbul) – Bugün tartışılır Sayın Başkan, bugün tartışılır.
BAŞKAN – Ama buranın ilkokul sınıfından da farkı olması gerek.
(AK PARTİ sıralarından “Ama bu şekilde bir ceza olmaz ki!” sesi)
BAŞKAN – İzin verin, ceza değil bu. İzin verin... Meclisin işleyişini, hatibin derdini anlatmasını… Hani diyorsunuz ya “Keyfî.” Keyfî değil. Benim için aslolan, o hatibin konuşmasını gözetmektir.
NURETTİN ALAN (İstanbul) – Başkanım, sıra dayağı atsaydınız bari daha iyi olurdu.
SÜLEYMAN ŞAYAN (Yozgat) – Bütün sıralardan itiraz gelirken aynı şekilde davranıyorsanız sorun yok.
(AK PARTİ sıralarından “Kazanılmış hak, Başkanım ya! Kazanılmış hak bu ya!” sesi)
BAŞKAN – Yahu, keşke bu kadar müktesebatı gözetecekseniz çok bahtiyar olurum.
Bir de bu kürsünün önünü boşaltalım lütfen.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Bu keyfiyet oldu Sayın Başkanım. Sizin yaptığınız keyfiyet oldu.
BAŞKAN – Efendim, benim yaptığımın…
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Yani “Ben kafama göre iptal ederim.” diye bir şey olmaz.
BAŞKAN – Benim yaptığımın ne olduğunu bırakın ben takdir ederim.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Burada her laf atanın sözünü mü keseceksiniz siz?
BAŞKAN – Ben sözünü keseceğim tabii, çünkü…
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Benim hakkımı alamazsınız bu şekilde yani.
BAŞKAN – Elini sallama bana!
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Bağırma sen de.
BAŞKAN – Elini sallama! Kime parmak sallıyorsun!
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Benim hakkımı alıyorsun.
BAŞKAN – Otur yerine!
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Bağırma!
MEHMET BAYKAN (Konya) – Böyle olmaz.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Haddini bil!
BAŞKAN – Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Önder: Ben parmak sallanacak bir insan değilim
Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, 15 dakikalık aranın ardından yaptığı konuşmada, AKP’li Çelebi’ye tepki gösterdi.
Önder’in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
“Bir arkadaşımız, bir sayın milletvekili parmak salladı. Değerli arkadaşlar, bakın, açılışta hiç bahsetmeden girdim. Şu anda 38 kez ağırlaştırılmış müebbet istemiyle yargılanıyorum; hakkımızdaki ferman yarım saat, bir saat içinde açıklanmış olacak. 38 kez ağırlaştırılmış müebbet; affedersiniz boru değil. Hele bugünkü ortamda böyle ‘Yahu, bir şey olur, olmaz, buradan adalet çıkar, çıkmaz’ diyecek bir tane vekil varsa ikincisi de ben olayım. Buna rağmen kendi sorumluluğumuzun müdrik geliyoruz, burada bu işi uhuletle suhuletle yürütmeye çalışıyoruz. Bu sayın milletvekilinin bilmesi gereken şu ki: Ben parmak sallanacak bir insan değilim. (CHP, DEM PARTİ ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar) 38 kez bu parmak değil, bir gürz olarak başımda sallanırken gelip burada görev ve sorumluluğumu yerine getirmeye çalışıyorum. Bana sökmez. Ama bütün arkadaşlarımızın o sayın milletvekili de dâhil olmak üzere, hepsinin hukukunu korumak, gözetmek benim tüm kişisel görüşlerimden ve hassasiyetlerimden daha önde gelir. Eğer var ise bir arkadaş ‘Ya, şurada şöyle bir buğuzla davrandın’ diyecekse boynum kıldan incedir. Onun için, herkesi bir tertipli olmaya davet ediyorum.”
“Ağır bir tedavi görüyorum”
“Bunu söylemek istemezdim ama benim beyne bir pıhtı attı Genel Kurulu yönetirken. Gittik -işte, her şer bir hayra gebedir- pankreasta tümör çıktı, gittik, aort anevrizmasını o beyne pıhtı atmasıyla beraber yaşadık. Ağır da bir tedavi görüyorum. Ona rağmen ben bu kadar tahammüllü, bu kadar saygılı ve bu kadar -ayıp bir şey insanın kendisi için bu tanımı kullanması da zarafetle yürütmeye çalışırken bu hoyratlık kabul edebileceğim bir şey değil. Yani acaba zarafetimizi, nezaketimizi, edebimizi başka bir şey olarak mı yorumluyorlar duygusuna kapılıyorum, incindiğim bir şey.”
(VC)