* Fotoğraf: AA
Samsun 3. İdare mahkemesi, Türkiye'nin 2. Nükleer Santral projesi olan Sinop Nükleer Güç Santralinin (NGS) Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunun iptali istemiyle açtığı davayı reddetti.
Mahkeme kararı üzerine bölgede inceleme yapan bilirkişi heyeti, kaza durumunda acil tahliyenin güç, atıkların akıbetinin belirsiz, yer seçiminin hatalı, ÇED raporunun eksik olduğuna dikkat çekmişti.
Bilirkişi raporunun mahkemeye sunulmasının ardından karar duruşması 28 mart günü Samsun 3.İdare Mahkemesi’nde görüldü. Bilirkişi raporunu hatırlatan avukatlar, itirazlarını yineleyerek ÇED kararının iptal edilmesini istedi. 10 gün sonra kararını açıklayan mahkeme, Danıştay nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle ret kararı verdi.
Kararın gerekçesi
Ajans Sinop'un aktardığına göre; mahkeme, “ÇED Olumlu” kararını hukuka, mevzuata ve kamu yararına uygun bulduğu kararının gerekçesini şu ifadelerle açıkladı:
Dava konusu ÇED Olumlu kararı alınmadan önce usulüne ve mevzuata uygun olarak gerekli işlemlerin yapıldığı, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından görüşlerin alındığı, bilimsel raporlar hazırlandığı, bilirkişi raporunda da yer verildiği üzere ÇED Raporunun kapsamının asgari gereklilikleri kapsadığı, proje konusu yatırımın tanımı, özellikleri, ömrü, hizmet maksatları, önem ve gerekliliği ile projenin yer ve teknoloji alternatifleri ile proje için seçilen yerin koordinatlarının ÇED raporunda ayrıntılı olarak belirtildiği, diğer taraftan nükleer güç santrali projesinin çevresel etkileri ve ilgili çevre mevzuatı açısından hukuka ve mevzuata uygun olduğu, bazı hususlardaki eksikliğin ilgili mevzuat uyarınca lisanslandırma ve işletme sürecinde giderilmesi gerektiğinden ÇED Nihai Raporunda bulunmamasının dava konusu ÇED Olumlu kararını hukuka aykırı hale getirmeyeceği anlaşıldığından, dava konusu ÇED Olumlu kararının hukuka, mevzuata ve kamu yararına uygun olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Sinop NGS projesi hakkında
1990’lı yıllardan itibaren Sinop’a kurulmak istenen nükleer santral için, Japonya ile Türkiye arasında 3 Mayıs 2013'te uluslararası anlaşma ve işbirliği zaptı imzalandı. Anlaşmaya göre, Japonya teknolojinin tamamını ve finansmanın önemli bir bölümünü sağlayacaktı.
Anlaşma Nisan 2015’te TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Böylece 20 milyar dolar yatırımla kurulması planlanan Sinop Nükleer Güç Santrali Türkiye'nin Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'nden sonra projelendirilen ikinci nükleer santrali konumuna geldi.
4 bin 800 MW gücünde olması planlanan ve Atmea 1 tipi reaktörlerle çalışacak santralin yapımını Japonya’dan Mitsubishi Heavy Industries, Itochu Corp. ve Fransa’dan GDF Suez şirketleri 22 milyar dolar bedelle üstlenmişti.
Reaktörleri de Mitsubishi Heavy Industries ve Fransa’dan Areva şirketi imal edecekti.
2017'de inşaat başladı
Doğal yapısını bugüne kadar koruyabilmiş Akliman, Sarıkum ve Hamsilos Tabiat Parkı'nın kapsayan İnceburun'a yapılması planlanan santral için 2017'de inşaat çalışmaları başladı.
Bu kapsamda İnceburun'un yanındaki 2 bin nüfuslu Abalı Köyü de boşaltıldı.
Anlaşma bozuldu
Türkiye, Japonya'nın hazırladığı fizibilite raporunun hem maliyet hem de takvim bakımından başlangıçtaki anlaşma ile uyum içinde olmadığını belirterek, Japonya tarafıyla bu konudaki işbirliğine devam etmeme konusunda mutabık kalındığını açıkladı.
Projeyi hayata geçirecek olan Japon firmanın çekilmesine rağmen ÇED süreci işletilerek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Eylül 2020’de “ÇED Olumlu” kararı verildi.
Dava süreci ve bilirkişi raporu
Karara karşı, 59 Sinoplu, Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan, CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz, Sinop Nükleer Karşıtı Platform (NKP), TMMOB’ye bağlı odalar, KESK, Sinop Barosu ve birçok demokratik kitle örgütü dava açtı. TEMA Vakfı da karara karşı ayrı bir dava açtı.
Açılan ilk dava kapsamında Samsun 3. İdare Mahkemesi bilirkişi incelemesine karar verdi. Haziran 2021’de bölgede incelemeler yapan 15 kişilik heyet, Aralık 2021’de açıkladığı raporunda ÇED dosyasının eksiklikler içerdiğine ve “Türk Devleti’nin nükleer atıklara ilişkin bir çözüm üretemediğine” dikkat çekti. İzmir’in Gaziemir ilçesinde yıllardır gömülü olan nükleer yakıt çubuklarının hala bertaraf edilmediğini ve topraktan çıkarılmadığını hatırlattı.
Bilirkişiler yer seçiminin hatalı olduğunu, herhangi bir kaza durumunda da tahliye işleminin çok zor olduğunu belirtti. ÇED dosyasında, nükleer santralde kullanılacak ve ömürleri 10 yıl olan yakıt çubuklarının ne olacağının belirsiz olduğu da ifade edildi.
Deprem, heyelan ve tsunami konusunda birçok eksikliğe de dikkat çekildi. Dosyada Kandilli Rasathanesi’nin depremsellik çalışmasının olmadığı, heyelan bakımından yer raporu olmadığı, tsunami açısında da Karadeniz için ayrıntılı bir incelemenin eksik olduğu belirtildi.