Japonya tarafından Türkiye'nin ikinci nükleer santralinin yapımını öngören uluslararası anlaşma TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.
Sinop'ta inşa edilecek nükleer santralin 4,800 MW gücünde olması planlanıyor.
Atmea 1 tipi reaktörlerle çalışacak santralle ilgili anlaşma 2013’te yapılmıştı.
Santralin yapımını Japonya’dan Mitsubishi Heavy Industries, Itochu Corp. ve Fransa’dan GDF Suez şirketleri 22 milyar dolar bedelle üstlenmişti.
Reaktörleri de Mitsubishi Heavy Industries ve Fransa’dan Areva şirketi imal edecek.
Erdoğan üçüncüden söz ediyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan da dün Slovakya'da yaptığı açıklamada üçüncü nükleer santrali telaffuz etti.
"Nükleer santralin devreye girmesi belki bizim için 7-8 yılı bulacak.
"Bizimki ülkenin büyüklüğü sebebiyle sadece güney ve kuzeydeki ikisinin toplamı 9500 megavat gücünde enerji olacak.
"Belki ardından üçüncü bir nükleer enerjinin adımını atacağız. Türkiye'nin enerji günü her geçen gün arttığı için bu adımları atmalıyız."
Türkiye'nin ilk nükleer santralinin ise Mersin Akkuyu'da kurulması planlanıyor.
Halkın tepkisi
Nükleer enerjiye yönelik yatırımlar çevreci örgütler ve santrallerin yapılması planlanan bölgelerin halkları tarafından tepki görüyor.
Örgütler ve yöre halkı özellikle atık sorunun çözülememiş olması ve deniz dahil tüm çevrede yaratacağı geri dönüşsüz tahribatı dile getiriyor.
Geçen sene Nükleer Karşıtı Platform'un düzenlediği panelde Prof. Dr. Hayrettin Kılıç meseleyi şöyle özetlemişti.
"Santraldeki reaktörler denizden çektiği suyla ekipmanı soğutup denize geri veriyor. Kaliforniya’daki santralde denizden alınan su nedeniyle fok ve balıklar kütleler halinde ölüyor.
"Deniz suyu da 4-5 derecenin üstünde ısınıyor. Karadeniz’de balıklar lavralarını 20-30 metre yükseklikte bırakıyor.
"Santralin çektiği 1 metreküp suya 1bir lavra dahi düşse, ki çok daha fazla olacak, tüm lavralar santralde haşlanacak. Deniz hayatı tamamen bitecek." (YY)